15: taehyung'un şefkati.

1.8K 259 189
                                    

Telefonuma gelen "kantine gel" mesajıyla sınıftan çıkmıştım. Mesaj anlaşılacağı üzerine Taehyung hyungtandı. Zaten telefonumda bir tek onun, annemin, kardeşimin ve babamın numarası vardı.

Merdivenleri teker teker inerken ilk defa kimsenin laf atmadığını hissettim. Cidden kimse umursamıyordu beni, hoşuma gitmişti.

En sonunda kantine indiğimde büyük bir kalabalık gördüm, sıraya ve masalara baktığımda görememiştim. Belki de burada buluşacaktık. Kantin sırasına yakın bir yere geçip merdivenlere bakmaya başladım.

"Demek geldin." Sağımdan gelen daha önce duyduğum sesle o tarafa döndüm. Taeyong. Kolumdan sertçe tutup merdivenlere yönelttiğinde ne yapacağımı şaşırmıştım. "Bırak beni, ne yapıyorsun?!" Kimsenin bize dönüp bakmaması da çok ilginçti, insanlar görmüyor muydu?

En aşağı kata beni sürüklediğinde bunu neden yaptığına anlam veremiyordum. Ben ona hiçbir şey yapmamıştım oysa. Demir bir kapı karşımıza çıktığında durmuştu şimdi, konuşmasını bekliyordum.

Arkadan iki, üç kişi daha geldiğinde kaşlarımı çatmıştım. Dertleri neydi bunların? Benimle ne işleri vardı?
"Ne oluyor anlamıyorum, ne diyeceksiniz neden buraya geldik?" Beklemediğim bir anda Taeyong yakamı kavrayıp demir kapıya hızlıca çarpmama neden olurken, arkadaki çocuk da gülerek lafa girmişti.

"Bizim için kolay lokma olacak, bence bizim zarar vermemize bile gerek kalmaz." Gözlerimi büyülttüğümde Taeyong yakamı bırakmıştı. "Taehyung artık senin yüzünden yüzüme bile bakmıyor seni bücür, onunla konuşmanı istemiyorum." Acınası bir tavrı vardı, sanki ben istiyordum onunla görüşmemesini.

"Bu senin karar verebileceğin bir şey değil, istediğim kişiyle konuşabilirim buna sen karışamazsın." Gözlerini sakince kapatıp sırıtmaya başladığında bu sefer sinirlenen taraf bendim. Bıkmıştım artık insanlardan. "İstediğim gibi karışırım, istesem bütün hayatını alabilirim elinden seni aptal. Dediklerimi dinle, pişman ederim."

Kendini üstün göstermeye çalışıyordu ama bana göre şuan en diplerdeydi. Ben küçük görülmeye alıştığımı söylemiştim değil mi? Aslında hiçte öyle değildi. Daha fazla kırılıyordum sadece.

"Beni dinliyor musun?" Yüzümü sertçe kavrayıp kendi yüzüne çevirdiğinde kendime hakim olamayıp suratına tükürmüştüm. Arkadaki iki arkadaşı kendine hakim olamayıp güldüğünde, tam dudağımın kenarına sert bir yumruk yemiştim. "Tam bir orospusun, seni piç." Dudağımın kenarına yediğim yumruğu da, bu muameleyi de hak etmiyordum. "Bak seni sike-" Ben de elmacık kemiğine yumruğumu geçirdiğimde arkadaki esmer beni tekrar demir kapıyla buluşturmuştu.

Sırtım ve elim yanarken gözlerimin dolmasına hakim olamıyordum. Sinirlenince gözlerimin dolmasından nefret ediyordum. Kendimden ve hepsinden nefret ediyordum. Kapıdan kayıp yere düştüğümde son 5 yıldır yaşadığım şeylerin zorluğuyla ve etkisiyle ağlamaya başlamıştım. Acınacak haldeydim.

Hayatımda ilk defa birine zarar vermiştim... her iki yönden de. Merdivenlerden adım sesleri gelirken Taeyong doğrulmuş, bana doğru bir hamle yapmaya hazırlanıyordu.

"Sikeyim seni Taeyong." Tanıdık gelen sesle kafamı yukarı doğru çevirmeme bile gerek kalmamıştı. Taehyung benim kolumdan kavramış ve ayağı kalkmamı sağlamıştı. "Taehyung!" Taeyong arkasından bağırdığında da merdivenlere yönelmeden önce ona dönmüştü.

"Senin yanına bırakmayacağım Taeyong, şuan bir şey yapmadığıma şükret. Ama ilk fırsatta sikeceğim seni." Merdivenlerden çıkmaya başladığımızda kolumu ne kadar sıktığının farkında değildi. Sanki küçücük bie çocuktum ve yaramazlık yapmıştım, o da annemdi. Tabii annem büyük ihtimal çoktan tokatı indirmiş olurdu yanağıma.

En sonunda yukarı çıktığımızda kolumdaki elini elime indirmişti. Şimdi elimi tutarak kantinin ortasına sürüklüyordu beni. Neredeyse herkesin gözü bizdeydi. "Bakın bu çocuk size ne yaptı bilmiyorum, hiçbir şey yapmadığına eminim. Kimseyi ona takışırken veya yaklaşırken görmek istemiyorum anladınız mı? Ben mezun olduğumda bile burada olacağım. ANLIYOR MUSUNUZ?" Bir sürü kişi kafasını sallarken bazıları hâlâ şaşkınlığından çıkamamıştı benim gibi.

Taehyung'un gerçekten çok güzel bir kalbi vardı. Onun gibi bir arkadaşı asla kaybedemezdim. Gösterdiği şefkati geç anladığıma gerçekten şaşırıyordum, oysa şuan bile elimin üstünü okşamıştı baş parmağıyla...

unadulteratedWhere stories live. Discover now