⌜4⌟

3.1K 319 256
                                    

Ufaktan bir kaos yapmaya başlasam mı ne xjxnxb

Jungkook gözlerini kırpıştırarak açtı. Yanında bir şeyin kıpırdanmasıyla oraya doğru döndü. Taehyung'u görmesiyle şaşkınlıkla ona baktı.

"Burada ne-" Taehyung onu susturmak amaçlı dudağına küçük bir öpücük bıraktı. Jungkook şaşkınlıkla dudaklarını araladı. Nasıl onu özgürce öpebiliyordu?

"Öyle bakma tatlı görünüyorsun. Daha çok öpmek istiyorum." Taehyung kıkırdayarak sırtını yatak başlığına dayadı ve Jungkook'u tutarak kucağına oturttu. Jungkook olanların şaşkınlığıyla konuşmak istiyordu ama sanki bir güç onun konuşmasına izin vermiyordu.

"Bugün çok sessizsin." Taehyung kahverengi saç tutamlarını gencin gözünün önünden ittirdi ve gözlerini onun yüzünde dolaştırdı. Ellerini yavaşça kalçasına indirip sıktı ve kendisine bastırdı. Jungkook kalçasının altında hissettiği sertlikle istemsizce inledi. Bu lanet hareketleri isteyerek yapmıyordu ki.

"Vazgeçtim birazdan daha çok ses çıkaracaksın." Taehyung dilini dudaklarında gezdirerek ona şeytani bir şekilde baktı. Yaklaşarak yavaşça çene kemiğini öperek boynuna kadar ilerledi. Ufak öpücükler yavaş yavaş sulu öpücüklere dönmüştü. Jungkook hala hareket edemiyordu. Sabit bir şekilde durması sinirlerini bozmuştu. Burada ne döndüğünü şuan hiç ama hiç anlamıyordu.

Jungkook boynunda büyük bir acı hissettiğinde dudaklarını aralamıştı ama hiçbir ses çıkaramamıştı. Taehyung geri çekilerek ona baktı. Dudağının kenarında akan kanı görmesiyle Jungkook ne yapacağını bilemedi. Ne yani bu sikik herif onu ısırmışmıydı?

Sivri dişlerini göstererek ona gülümsüyor hiçbir şey olmamış gibi elleri gencin belinde dolaşıyordu. Jungkook titreyen elini boynuna götürdü ve ıslaklığı fark edince göz yaşları hızlıca akmaya başladı. Canı fazlasıyla yanıyordu ama hiçbir ses çıkaramıyordu. Titreyen eline baktığında buğulu gözleriyle kanı gördü. Ağladığı için etrafı göremiyordu.

"Artık ölmenin vakti gelmişti Jeon. Sinirlerimi bozuyordun. Cehennemde görüşmek dileğiyle." Taehyung kıkırdayarak ona baktı ve azı dişlerini göstererek ona yaklaşmaya başladı.

Jungkook ani refleksle yattığı yerden kalktı. Derin nefesler alarak etrafına baktı. Sadece bir rüya mıydı? Korkudan elleri titriyor bir yandan da odasının içine bakmaya devam ediyordu. Odanın dışarısından gelen tıkırtılarla hızlıca kapıya doğru baktı. Kapının açılmasıyla siyah saçlı genç kapının arasından kafasını uzattı.

"Günaydın. Neden uyanmıyorsun geç kalmak istemezsin. Eğer yoksa yatak da kalıp çeşitli şeyler yapmak istersen burdayım."

Jungkook işittiği sözlerle yattığı yastığı alıp kapıya fırlattı.

"Odamdan defol." Taehyung kıkırdayarak kapıyı kapattı. Jungkook hala gördüğü rüyanın etkisindeydi. Ya gerçekten ona böyle yaparsa? Bir şeytana güvenemezdi. Dün geceyi de unutamıyordu. Siyah saçlı arsızca boynunu yalamıştı ve Jungkook ona yumruk atması gerekirken utançla kaçmıştı.

Jungkook düşüncelerini bir kenara iterek lavaboya doğru ilerledi. Günlük işlerini hallettikten sonra tekrar odasına girdi. Bu zaman da Taehyung'u görmemişti. Zaten bir süre görmek de istemiyordu. Ne zaman yanına yaklaşsa ona sapık sapık hareketler de bulunuyordu. Jungkook utançla kızaran yanaklarını tuttu. Kesinlikle saçma sapan şeyler düşünmeyi bırakmalıydı.

Hızlıca dolabının karşısına geçerek siyah okul pantalonunu giydi üstüne de hiç sevmediği beyaz gömleği geçirdi. Dolabında asılı duran siyah okul ceketini aldı ve salon da unuttuğu çantasını hatırlayarak odasından çıktı. Banyo da saçlarına düzen vermişti bu yüzden hiç dokunma gereği duymadı.

"Bu lanet şey nasıl çalışıyor!?" Jungkook mutfaktan gelen sesle oraya yöneldi. Elinde ki ceketi de koltuğun üstüne fırlatmaya unutmamıştı. Taehyung'u kahve makinesinin önünde görünce ona doğru ilerledi.

"Ne yapmaya çalışıyorsun?" Taehyung arkasından gelen sesle ona baktı.

"Sadece kahve içmek istedim ama bu küçük şeyi çalıştıramadım." Jungkook onu onaylayarak kahve makinesini çalıştırdı.

"Bu kadar basit miydi? Şu küçücük düğmeye basınca çalışıyor muydu?" Jungkook omuz silkip dolabın kapağını açtı. Hızlıca ekmeğin üstüne reçel sürerek ağzına tıktı. Bir yandan yiyip diğer yandan Taehyung'un kahve içişini izliyordu.

"Bu yemekler, içecekler falan sana zararlı değil mi?" Taehyung kendisine yöneltilen soruyla elinde ki bitmiş kahve bardağını bıraktı.

"Hayır. Neden zararlı olsun. Sonuçta burada normal insan gibiyim."

"Aman ne kadar normal." Jungkook söylenerek mutfaktan çıktı ve koltuğun üstünde ki ceketini aldı. Bu süre içerisinde de Taehyung çoktan onun yanına gelmişti. Kısacası onu süzdü. Siyah okul pantalonu sanki onun bir parçasıymış gibi bacaklarını sarmalamıştı. Beyaz gömleği ise altında ki sıkı göğüsü kapatmamıştı. Siyah ceket ise onu tamamlamıştı. Saçma sapan okul kıyafetleri bir insan da çekici durabilir miydi?

"Artık gitsek mi?" Taehyung ona bakarak konuşmuştu. Jungkook düşüncelerinin içerisinden sıyrılarak onu onayladı. Kesinlikle lanet bir okulu ve içinde ki saçma sapan insanları çekmek istemiyordu.

Sessizlik içerisinde yürüdükleri yolu bitirip okula varmışlardı. Okulun bahçesinin içerisine girdikleri gibi bütün bakışlar onlara dönmüştü. Jungkook emindi ki bütün bakışlar yanında ki beden için onlara dönmüştü. Fısıltıyla yanında ki bedeni uyardı.

"Okulda sakın sorun çıkarma ve milletle de çok takılma."

"Bunu sorun etme ufaklık." Taehyung bu zamana kadar gördüğü insanları hiç unutmazdı. İnsanların hareketlerini davranışlarını artık çözmüştü o yüzden kendisi hiç sıkıntı etmiyordu. Yavaşça yürüyerek okulun kapısından girdiler.

"Biliyorsun senin için buradayım. O yüzden sana karışanı gördüğüm gibi yumruğu suratlarına geçiririm." Jungkook tam ağzını açmıştı ki Taehyung onu bakışlarıyla susturmuştu.

"Bu konuda itiraz istemiyorum. Bunun için buradayım." Jungkook onu onaylamak zorunda kaldı. Umuyordu ki kimse ona bulaşmazdı.

"Benimle uğraşmayı bıraktıklarında gidecek misin?" Jungkook aslında bu soruyu sormak istemiyordu. Birden içine sıkıntı çökmüştü.

"Bunu eve gidince konuşalım." Jungkook tamam diyerek kafasını salladı. Sınıfın önüne vardıklarında Jungkook derin bir nefes verdi. Her güne apayrı lanetler ederek başlamıştı ve bugün de aynı şey geçerliydi. Sınıfın kapısından girecekken önünde duran bedenlerle durmak zorunda kaldı.

"Nereye gidiyorsun böyle elini kolunu sallayarak?" Aptal insanlar yine onunla uğraşmaya başlamıştı. İlk zamanlar arkadaş dediği insanlar karşısında gevşekçe gülüyordu. Kesinlikle ailesi tarafından sevilmeyen aciz insanlardı Jungkook'un gözünde.

"Çekil önümden." Jungkook sinirle dişlerini sıkarak söyledi. Karşısında ki daha da gevşekçe gülmüş ona doğru eğilmişti.

"Çekilmezsem ne olur ufaklık." Kesinlikle yumruğu ağzının üstüne çakmak istiyordu. İri beden elini Jungkook'un omzuna atarak sıktı.

"Elini çek." Ortamda farklı bir sesin duyulmasıyla Jungkook onun Taehyung olduğunu anlamıştı.

"Sen de kimsin ve ne yapacağıma karışamazsın."

"Eğer benim olan birisine dokunuyorsan o elini kırarım. Ayriyetten sakın ona ufaklık diye seslenme." Taehyung sinirle Jungkook'un omzunda ki eli tuttu ve bükerek gencin bağırmasını sağladı.

"Bir daha dokunmaya cürret etme." Taehyung sinirle eli itekledi ve Jungkook'un omzundan tutarak sınıfa doğru sürükledi.

"Teşekkür ederim."

"Her zaman ufaklık." İkilinin sıraya oturmalarıyla etrafta dönen dedikodular çoğalmaya başladı. Eli ağrıyan genç ise sinirle Jungkook'a baktı. İntikamını en kısa sürede alacaktı.

Şeytani yazar gülüşü yapmak istiyorum ehehe xjdkxjxn

Immoral ⌜TaeKook⌟Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora