1.Bölüm

569 27 19
                                    

Derslerden beynimden alevler çıkarken aklıma böyle bir kurgu geldi ve ben de bunu yazmalıyım diye düşündüm. Umarım severek beğenerek ve eğlenerek okursunuz çünkü ben yazarken çok eğlendim.

Yazım yanlışlarım varsa şimdiden özür dilerim.

Keyifli okumalar....

*******

"Hayır"

Başım şişmişti. Şu an neden onunla arkadaşlık kurduğumu sorguluyordum. Tam bir baş belasıydı. Onun yüzünden birkaç saatte bitireceğim editimi bilmem kaçıncı kere düzenliyordum. Onu evden kovmama çok az kalmıştı.

"Ama neden? Lütfen ne istiyorsan yaparım. Lütfen lütfen lütfen." diye belki onuncu kez aynı cümleyi kurmuştu.

Şu an o kadar bunalmıştım ki kendimi pencereden atmamak için kendimi zor tutuyordum. Bilgisayarı sinirle kapattım ve ayağa kalkıp mutfağa gittim ama tatbiki benim canım arkadaşım beni takip etmişti. Şu an acaba hangi akılla onunla arkadaşlığımı sürdürmeye devam ediyordum.

"Yah velet seninle konuşuyorum. Büyüğüne saygılı ol!" diye çemkirdi en sonunda gerçek yüzünü göstererek. İki gündür bana yalakalık yapıyordu en sonunda gerçek yüzünü göstermişti çirkef arkadaşım.

"Hayır gitmeyeceğim." diye bilmem kaçıncı kere aynı şeyi söylüyordum anlamıyordu. Onun yerine bir yere gitmek istemiyordum.
Elime kesme tahtasını aldım ve dolaptan marul, domates ve roka çıkardım. Kendime tek bildiğim yemek olan salata yapmak için. Normalde canım arkadaşım yapardı yemekleri ve gerçekten de çok güzel yapardı ama şimdi ondan istesem benim yerime o etkinliğe gidersen sana yemek yaparım diyeceğini bildiğim için kendime salata yapmaya karar vermiştim.

"Sana ömrünün sonuna kadar yemek yaparım."

"Hayır. Yeter artık! O etkinliğe gitmeyeceğim." diye bağırmıştım. Kesme tahtasındaki domatesi de elimdeki büyük bıçakla ikiye ayırmıştım.

"Ama neden? Söz veriyorum ne istersen yapacağım..." Bir süre sustu ben de uğraştığım domatesten kafamı kaldırdım ve bana sinsi sinsi baktığını gördüm yüzü dede o sinsi gülümsemesi vardı. Şimdi sıçmıştım.
"... Hani senin aylarca peşinde koştuğun o film galası bileti var ya. Sanırım bende fazladan bir bilet vardı. Sana vermeyi düşünüyordum ama madem benim için bir etkinliğe katılamayacak kadar meşgulsün o zaman ben de başkasına veririm." dedi ve benim ağızım o şeklini almıştı. Elimdeki bıçağı bırakmadan üstüne doğru yürüdüm.

Benim o galaya ne kadar çok gitmek istediğimi biliyordu. Ben kaç gün beklemiştim o bileti ama internetim yüzünden bana sattı gösterdikleri bileti aynı anda başka biri de alıp benden önce onayladığı için bilet alamamıştım. Zaten biletler de birkaç dakikada tükenmişti.

"Ne! Sende bilet vardı ve bana söylemedin mi?" diye üstüne yürümeye başlamıştım. O galanın benim için ne kadar önemli olduğunu biliyordu.

Benim YouTube kanalım vardı ve iyi de bir izleyici kitlesi vardı. Her şey güzel gidiyordu ama YouTube'un saçma saçma tribini yemiştim. Videolarımın izlenmesi yedi milyon ile beş milyon arasında gidip geliyordu ama son attığım videoların konusundan dolayı izleme sayımda düşüş olmuştu bunun için de YouTube süslü sözlerle beni uyarmıştı. Ben de o galaya gidersem eski izlemelerim geri gelir ve YouTube'un saçma mesajlarında kurtulmuş olurum diye düşünmüştüm.

"Iııı Tae elindeki bıçağı bıraksan da öyle mi konuşsak." dedi tedirginlikle Jin.

Jin'in sırtı duvara dayanmıştı ve ikimizin arasında elimde tuttuğum bıçak vardı ve ben onu şu anda şişleyip yemek istiyordum o bu yaşadıklarımın hepsini biliyordu ama bana yine de söylememişti kendisi de fazladan bir bilet olduğunu.

YouTube <<TaeKook>> MinificWhere stories live. Discover now