17. Bölüm Klasik Karahan

8.6K 351 44
                                    

Size kendimi affettirmek için uzun bir bölüm daha, Şarkıyı dinlemenizi tavsiye ederim. Mültide Burcu'nun okul kıyefeti. Keyifle Okuyun tatlı baş belalarım :3 Yorum ve voteleri unutmak yook.

                                                                                                            Öpücükler ve bukleler..

Nasıl toparlayacağım şimdi? Adamın ateş etmek için hazırlandığını gören Asi kıvrak hareketlerle yanında ki iki adamdan kurtuldu ve silahı ateşlemek üzere olan adamın üzerine atıldı. Silahtan kurşun kolumu sıyırarak duvara isabet ettiğin de olaylara sadece şaşkınlıkla bakıyorum. Bu kadar kısa zaman içerisin de nasıl böyle olaylar oldu.  Adamın üzerine çıkıp onu ölesiye yumruklayan Asi, geriye savrulmuş 2 dev gibi adam ve olaylara koca gözlerimle bakan ben. Adamlardan teki ayağa kalkar gibi olduğun da bir şey yapma mgerektiğini anladım. Eski püskü sehpaların üzerin de duran vazoyu en hızlı şekilde aldığım da koşar adımlarda yerde kalkmaya çalışan adamın kafasına vurdum. Tüm enerjisi boşalıyormuş gibi kafasından akan kanla yere yığıldı. Diğer adam benim büyük bir tehlike olduğumu fark edince, hızla doğrulup bileğimden tuttu. Ne ara ayaklandın sen koca oğlan. Sırtımı kendi bedenine yasladığın da buğazıma bir bıçak sabitlediğini hissettim. İşte şimdi işin ciddiyetine varabiliyorum. Vazo elimden kaydı ya, arkadaşına zarar vermek istememiştim.. Sanırım dram filmi gibi olan hayatımı özlüyorum. Yediğim dayakların çoğu ölümcül değildi. Yerde Asi'nin yumruklarıyla cebelleşen adamın dudakları yukarı kaydı. Kanla dolup taşmış dişlerini umursamadan 32 diş sırıttı. 

''Eğer bir yumruk daha atarsan kız ölür.'' Asi omzunun üzerinden arkasına baktığın da gözlerinin mavisi lacivert gibi görünüyordu. Gözlerini boynumda nefes almamı zorlaştıran bıçağa sabitlediğin de Lacivert gözleri bi an siyah olucak zannettim. Yavaşça adamın üzerinden kalkarken bir an aklımdan beni ölüme terketeceği geçmedi değil. Niye bu adama bu kadar sinirli anlamıyorum. Onu gerçekten sinirlenicek ne yapmış olabilirki. Adam üzerini düzeltirken ayağa kalktı. Asi hareket bile etmiyor. Yavaş adımlarla üzerime yürürken ağzında birikmiş kanı tükürdü ve elinin tersiyle yanağımı okşadı. Yumşak ellerini reddeder gibi yüzümü yana çevirdim. Elleri boynuma indiğin de buz gibi sesiyle konuştu.

''Demek bu açık sözlü kız meşhur Asi Karahan'ın zayıf noktası'' Asi yumruklarını sıkarken olduğu yerden konuştu.

''O benim için değersiz, sadece boşuna insanların ölmesini istemiyorum'' Bi an gözlerim Asi'nin gözlerine kaydı. Bomboştu, yüz ifadesinden ne düşündüğü belli olmuyordu ama söylediği ilk 4 kelime, işte bu kalbimde bir yerlere kazık gibi saplanmıştı. Niye bu kadar acı verdi ki. Onun için değersiz olduğumu başından beri biliyordum. 

''İnsanların ölmesini istemiyor musun?'' dedi karı sesli adam kılıklı yavşak herif.'' ''Öldürdüğün onca insan ne olucak peki?'' Bu cümle her ne kadar önceki cümleler kadar canımı acıtmasa da kanımı dondurmuştu. Onca insan, öldü mü? Asi yüzünden mi? Sesli bir şekilde yutkunurken Karahanları gerçekten fazla küçümsediğimi fark ettim.

''Hakeden herkes ortadan kalktı, birazdan sende onların arasında olucaksın'' Kendimi tutamadım ve bağırdım.

''Kimsin sen! Sen Asi değilsin, çok uzun bir süredir seni tanımasam da sen şu an tanıdığım kişi değilsin! Lanet olsun tereddüt etmeden bir insanı nasıl öldürebilirsin. Bir insanın yaşamına nasıl son verebilirsin! Onlar canlı seni cani, ailelerini, çocuklarını kurulmuş hayatlarını nasıl ellerinden alırsın. Nasıl bu kadar boş bakabilirsin! Sen bu değilsin..'' Son cümlemi fısıltıyla söylesem de eminim ki odada ki herkes duymuş olmalı. Sahte gülüşlerinden birini bana atarak bir adım ileri geldi.

BELALI SERSERİMWhere stories live. Discover now