17. Bölüm Klasik Karahan

Start from the beginning
                                    

''İşte ben tamda buyum güzelim'' Konuşmanın arasın da kalan adam şaşkın şaşkın bakarken gözlerini bana kilitledi. Her ne kadar bana baksa da Asiye hitaben konuştu.

''Madem busun'' Yavaş hareketlerle cebinden müthiş görünen ve keskinliğini her şekilde belli eden bıçağı aldı ve Asiye uzattı. ''Ne kadar cani olduğunu kanıtla hadi'' Kafasıyla beni işaret ederken, ne kastettiğini anca anlayabilmiştim. Koca bir hassiktir çekerken gözlerim korkuyla büyüdü. Yaparmıydı. 

''Önce adamını çek gerisini bana bırak'' dedi Asi keskin ses tonuyla. Bu kadar karanlık bakma, korkuyorum. Adam bir el hareketiyle adamınını geri çekerken olduğum yere çivilenmiş gibi duruyordum. Korksam da bunu belli etmedim. Yapmazdı dimi, yapmazdı. Yanıma ağır adımlarla yaklaştı ve gözlerimin önüne düşen saçlarımı kulağımın arkasına itti. Bıçağı tenime sürterken ürperdim. Korktuğumu belli etmedim. Etmicektim. Asla!

''Yapma'' dedim en az titreyen sesimle ''Yapma!'' buğazıma yapışan elleriyle beni duvara savurdu. Sırtımın sertçe duvara çarpmasını aldırmasam da buğazımı sıkan elleri inlememe sebep olmuştu. Elini yavaşça çekerken buğazımı okşayarak öksürmeye başladım. O sırada gözlerim kollarını birleştirmiş bizi merakla seyreden adama kaydı. Bıçağı boynumun sağ tarafına bastırdığı zaman gözlerimi sımsıkı kapadım. Ben buydum işte kötü bir şey olucağı zaman gözlerimi sımsıkı kapatır engellemek için hiç bir şey yapmazdım. Bıçakla derimi sertçe temas ettirirken dişlerinin arasından konuştu.

''Bana hakaret edilmesinden nefret ederim'' Kanayan boynuma aldırmadan, bıçağı koluma sabitledi yeşil damarlarım ince ve açık renk kolumda belli olurken fısıldayarak ikinci yarayı sağ kolumda açmıştı.

''Bana ses yükseltilmesinden nefret ederim'' Ve bıçağın ucuyla kıyafetimde delik açarak keskin kısmı tenimde hissettiğim de yavaşça aşşağı sürterek karnımda diğerlerinden daha derin bir yara açtı.

''Sözümün ikiletilmesinden nefret ederim'' Bunu uyarır gibi her kelimesine vurdu yaparak söyledi. Elimle karnımı tutarak duvara sırtımı sürterek aşşağı düştüm. Canım çok yanıyordu. Vucudum da açtığı yaralar yakmadı canımı onlar nasıl olsa geçer. Kalbime sapladığı o görünmez bıçak, işte bunun acısı asla geçmicek. Arkasını döndüğün de adam sayısının 7 8 kişi arttığını fark etti. Ben de fark etmiştim ama söyleyemedim. İçeri aniden dalan Kuzeye şaşkınlıkla baktım. Nasıl bulmuştu burayı, ya da niye bu kadar geç kalmıştı. Belki o beni kurtarırdı. Üzerimde ki tüm elbiseleri kanla kaplı görünce karşı taraftaki hiç bir adamı umursamadan yanıma koştu. 

''Burcu!'' dedi endişeli sesiyle ''Ne oldu sana böyle'' Bir süre sonra gözleri Asi'nin tuttuğu kanlı bıçağa kaydı. Bana yardım etmek için eğildiğin de bıçağı görünce hemen ayağa kalktı.

''Senmi yaptın!'' Asi cevap bile vermedi, belki de veremedi. Karşıda ki adam hem gülüyor hem alkışlıyor. Derdi ne bu karı sesli adam kılıklı esmer bombanın. Evet ben böyleyim işte en kötü zaman da bile aptal düşüncelerimle kendimi güldürebiliyorum. Babam en çokta bu yüzden vururdu, güldüğüm için daha sert daha acımasızca vururdu. Hiç aldırmadan gülmeye devam ederdim çünkü ben inatcı bir kızım. Sonuna kadar kendim olarak kalıcam.

''Vay be bu alkışlar sana güzelim, Karahan kardeşlerin ikisini de kendine nasıl aşık ettin hayret ediyorum. Gönderdiğim onca kız bunu başaramamışken senin bunu başarman harika bir şey.'' Asi sinirle elindeki bıçağı daha çok sıktı. 

''Ben ona aşık felan değilim, onu kız olarak bile görmüyorum sadece küçük bir çocuk gibi gözümde. Ve seni temin ederim en ufak bir değeri bile yok.'' Hıçkırarak ağlamaya başlamıştım bile. Yaralar acımıyor lanet olası söylediğin her kelime vücudum da açtığın yaradan daha çok acıtıyor. 

BELALI SERSERİMWhere stories live. Discover now