#25

5.3K 395 38
                                    

_

Jeongguk:

Açık attırmadan çıkarken
Jin mücevheri sana vermiş.

Taehyung:

Evet bende.
Getireyim mi?

Jeongguk:

Hayır sen getirme. Jin'e
söyle o getirsin.

Taehyung:

Ne fark eder?

Jeongguk:

Çok şey fark eder. Getirme
dediysem getirme

Taehyung:

Jeongguk son bir haftadır
odandan çıkmıyorsun.
Yemekte yemiyorsun.

Tanrı aşkına, sen ne
yapmaya çalışıyorsun?

Jeongguk:

Kendimi hayattan soyutlamaya
çalışırken bazı şeyleri unutacağımı düşünüyorum|

Kendimi Kendimi hayattan soyutlamaya çalışırken bazı şeyleri |

Bir şey yaptığım yok. Getir artık şu mücevheri. İşim var.

Taehyung:

Getiriyoru'M'

Jeongguk:

Hassijktjr ya|

***

Taehyung telefonunu bir kenara atıp dolabındaki siyah mücevheri aldı. Odasından çıkıp emin adımlarla bir haftadır yüzüne bakmayan Jeongguk'un odasına ilerledi. Kapıyı sadece bir kez tıklatıp içeri girdi. Gözleri Jeongguk'u ararken tuvaletten bir ses yükseldi.

"Kutuyu masama bırak ve git!"

Taehyung kaşlarını sinirle havaya kaldırdı. Sesin geldiği tarafa doğru ilerlerken oldukça emin ve kararlı görünüyordu.

"Jeongguk?"

Sesi kısık çıkmıştı. Ardından tuvaletten gelen kırılma sesiyle esmer daha da çok endişelenmişti.

"Git Taehyung!"

"Gitmiyorum!"

"Tanrım,"

Mırıldanma ile kolu eli tuvaletin kulpuna uzandı. Tam açacakken kapının diğer taraftan açılması ile Taehyung bocalamış ve ön tarafa doğru savrulmuştu. Kafasını kaldırıp Jeongguk baktığında yutkundu. Karşında eski Jeongguk'tan çok uzak birini görmüştü. Gözleri kan çanağına dönmüş, altları morarmıştı. Teni çok fazla solgun görünüyordu. Yanakları içine çökmüş elmacık kemikleri daha çok ortaya çıkmıştı.

Jeongguk, tam anlamıyla çökmüş görünüyordu. Ve bunu yapan da kendisiydi.

"Sen,"

Demişti fakat konuşamadı. Ne diyeceğini bilmiyordu. Boğazı düğümlenmiş, yutkunamıyordu. Taehyung yüzüğün takılı olan elini kaldırdı ve Jeongguk'un yanağına koydu. Sıcak teninin yerine buz gibiydi. Esmerin gözlerini yanmaya başlamıştı bile.

"Naptın kendine böyle?"

Çıkık elmacık kemiğini okşayan baş parmağına Jeongguk'un acı dolu göz yaşı temas etti.

"Jeon-"

"Yalvarırım git Taehyung."

Fısıltı ile çıkan sesi ile Taehyung, sarsıldı. Dili gitmesini söylüyor olabilirdi ama şuan ki hali resmen 'kal' diye bağırıyordu.

"Gitmiyorum. Seninle kalmak istiyorum."

"Canımı yakıyorsun, uzaklaş benden."

Zayıflayan kolları ile Taehyung'u ittirmeye çalıştı. Fakat elleri titriyordu ve bir gram gücü yoktu. Kendisini bitmiş hissediyordu. Fakat hala vücudunda Taehyung için atan bir kalp barındırıyordu.

"Hayır, birisine ihtiyacın var. Bu kişi ben olmak istiyorum. İzin ver yardım edeyim sana."

"Yardımını istemiyorum, git sadece. İki güne toparlanırım. Sadece biraz fazla... yorgunum."

"Hadi canım öyle mi?"

Taehyung dalga geçerek mırıldandığında Jeongguk göz devirmişti. Yorgun olduğuna Taehyung zerre inanmıyordu. Taehyung bir an kanında akan deliliğin verdiği hissiyat ile Jeongguk'un elini kavradı. Onu kendi odasından çıkartırken Taehyung, kendi odasına sürüklemişti.

Kapıyı açıp Jeongguk'u içeri ittirdiğinde karşı gelememişti. Ardından kapıyı kapatıp kilitledikten sonra Jeongguk isyan dolu haykırışlarını duymuştu. Anahtarı cebine attıktan sonra salona indi. Jin ve Namjoon ona bakıyordu. Taehyung koltuğa oturduğunda gözler ondaydı.

"Tae, Jeongguk neden böğürüyor?"

"Çünkü, onu.. odama kilitledim."

"Ne?!"

"Bi' sakin Seokjin ya. Taehyung, yaptıysa mantıklı bir açıklaması vardır."

Namjoon'a gülümseyerek baktı esmer olan. "Tabi ki var." diyerek koltukta doğruldu ve onlara anlatmaya başladı. "Ben şimdi bunun odasına gittim. Jeongguk çok kötü görünüyordu, çökmüş gibiydi. Zombiden bir farkı yoktu yani. Bende kendisine gelen kadar onu odamda ağırlayacağım."

Jin, 'e pes yani' diyerek geriye yaslandı. Taehyung yaptığı şeyi doğru buluyordu. Ona inanmasalar da, kendisine inanıyordu Taehyung.

Taehyung, Jeongguk'un kendisine gelmesini sağlayacak ve neden bu halde olduğunu öğrenecekti.


_

Gem × TaeKook✔Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora