14. Bölüm : Umut Getiren, Tehdit Edilir

768 122 134
                                    

[şu anda ağzımdaki bezi ısırmakla meşgul olduğum için bölümü düzenleyemiyorum ahahaiwmsixbqiwbxiqbs yanlışım falan varsa görmezden gelin]

🕊️🐇🕊️

Karanlık bastırmıştı ve ay ışığı gökyüzüne bekçilik yapıyordu. Yıldızlar durgun denize dökülmüş, nazik dalgalarla kumsala vuruyordu. Denizin kokusu rahatlatıcıydı. Yere konulmuş, birkaçı devrilmiş içki şişeleri kuma gömülmüştü. Liu Shen onların hemen yanında oturuyor ve başını iki yana sallayarak ikiliyi izliyordu.

" Buna inanmamı beklemeyin benden!"

Söylememeleri gerekiyordu ama açıklamak zorunda kalmışlardı. Nasıl olsa genç adam onları görmüştü ve hemen hesap sormaya başlamıştı. Wang Yibo kızıla dönüşen gözlerini ondan hiç ayırmadı. Xiao Zhan'ın rahatsız olduğunu hissedebiliyordu ve bu canını sıkmaya başlamıştı.

" Sana yalan söyleyecek halimiz var gibi mi görünüyoruz? Evimiz yok, sığıntı halde yaşıyoruz." Wang Yibo'nun acımasız cümlelerini göğsüne sıkışmış kalbi yalanladı. Hayır, evin var. Hemen yanında oturuyor. Ona bir şeyler fısıldıyor, mantığını devre dışı bırakıyordu. Parmaklarını birbirine kavuşturup Xiao Zhan'a kaçamak bir bakış attı. Genç adam irileşmiş gözlerle Liu Shen'i izliyordu.

" Sen... O kanatları sana nasıl koydular? Lanet, içkiyi fazla kaçırmadım değil mi?" Genç barmen bir an evden hiç çıkmaması gerektiğini düşündü. Böylece bu tuhaf ikiliyle karşılaşmayacak, sırlarına ortak olmayacaktı.

Xiao Zhan rahatsızca yerinde kıpırdanırken kaşlarını çattı. " Ben bir alet değilim, onları bana monte etmediler. Yıllardır uğraştıkları bir deney bu." Bir dalga kumsala, sonra da zihnine vurdu. Canı yanmıştı ama belli etmemeye çalıştı. Bir ucube olduğu bu kadar açık mıydı? O da onlar gibi insan değil miydi?

" Tamam, yani siz kaçaksınız ve bunu kimseye söylememem gerekiyor değil mi? Sırrınıza ortak oldum."

Wang Yibo başını onaylar anlamda salladı. " Ve normal hayatına devam et. Bize karışma, başın derde girer."

" Hala inanamıyorum. Geceleri ansızın güneş gözlüğü falan takıp gelmenin sebebi buydu değil mi? Ya da Xiao Zhan'ın pelerin takması? Kanatlarını gizliyordu. Ah Tanrım, bunu nasıl yapabildiler?" Liu Shen onların kaderi için üzülmüştü ve bir şeyler yapmak istiyordu. Hemen çaprazında oturan kanatlı adamın bakışlarındaki hüznü görebiliyordu.

Xiao Zhan onlar konuşurken sesini çıkarmadı ve çenesini dizlerine doladığı kollarına yasladı. Kimsenin onları öğrenmesini istememişti ama olmuştu işte. Şimdi ne olacaktı? Ya Yibo'ya zarar gelirse, diye düşündü. Ya kanatlarım yüzünden başına dert açarsam? Ya görünmemize sebep olursam? Ah, az önce oldum bile!

" Xiao Zhan... O kanatları vücuduna nasıl dahil ettiler? Aklım almıyor." Liu Shen bu sorusunu sorarken samimiydi. Gerçekten merak ediyordu. Bir şahesere, bir başyapıta bakıyor gibiydi. Gökten düşmüş bir meleğe.

Genç adam sıkıntılı bir nefes aldı.
" Beynimle kontrol edebilmem için omuriliğime bağladılar. Zor bir iş olduğu için bunca insan öldü zaten. Kanatları nasıl kontrol edebildiğini onlara canlı olarak gösterebilmen için bazı ameliyatlarda narkoz vermediler. Kanatları kontrol ettiğimi görünce deneyler yaptılar. Ne kadar açık durabiliyorum, ne kadar kapalı kalabiliyorum, yaralarım nasıl iyileşiyor, onları ne kadar çırpabiliyorum? Bunları test ettiler. Tabi ilk başlarda mükemmel değildim ve her şeyi kırıp döküyordum. Makinelere ve beni tutan insanlara zarar veriyordum. Onlar da karşılık olarak bana zarar veriyorlardı."

Wang Yibo oturduğu yerde bütün öfkesine teslim oldu. Xiao Zhan'ın acı dolu yıllarını aklına getirmek istemiyordu. Her geçen gün korkusunun arttığını, vahşileştiğini, çaresizliği ve kanı ezberlediğini düşündü. Parmakları yumruk haline geldi. Kendisi onu kırmamak için ne söylediğine bile dikkat ederken onlar onu ne kadar üzmüşlerdi? Ne kadar ağlatmışlardı? O pis çukurda neler olmuştu? Kendinden neler olduğunu bilebilirdi aslında ama tahmin etmesi bile kalbini acıtıyordu.

Kan ve Kanatlar [Yizhan]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin