9. Bölüm : Kesikler

865 129 18
                                    

Wang Yibo biliyordu. Yaralarının ne kadarlık bir sürede kapandığını görebilmek için vücudunda kesikler açılırken, kendisini kurtaracak olan ışığın çok uzaklarda olduğunu. Yüz on ikinci deneği. Onun gerçeküstü kanatlarını. Onun kaçışını.

Xiao Zhan biliyordu. Yalnızlık hissiyle, korkudan titrerken oralarda bir yerlerde onunla aynı kaderi paylaşan birinin olduğunu. Kırk birinci deneği. Ve o zamandan beri içinde bir umut vardı. Belki onunla buluşabilirdi. Bunu istemişti.

Ve şimdi buluşmuşlardı. Aralarında hiç mesafe yoktu, tenleri birbirine değiyordu. Fark etmeseler de hayatlarındaki tek amaçları buydu ve onu gerçek kılmışlardı. Şimdi birlikte olmayı başarabilmeleri gerekiyordu. Bunu yapmak zorundalardı. Huzurlu olabilmeleri için. Ne zaman onları almaya geleceklerini düşünmeden uyuyabilmeleri için.

Wang Yibo kolları arasında duran bedeni uzun süre bırakamadı. Hayatında birisi ona ilk defa böyle içten sarılıyordu, bütün karmaşık hisleri titreyen vücudunda hissedebiliyordu. Adeta bütün dengesi alt üst olmuştu.
" Yibo, özür dilerim." diye fısıldadı genç adam.

" Neden özür diliyorsun?"

Xiao Zhan yavaşça ondan ayrıldı. Kanatları omuzları gibi yere doğru eğilmişti. Kızarık gözlerinden artık gözyaşları süzülmüyordu. Güzel yüzü ona çok yakındı ama Wang Yibo bu çekimin etkisinden çok kendini Xiao Zhan'ın hüznüne kaptırmıştı. Onun ne kadar çekici olduğunu daha sonra düşünebilirdi. Şimdi o acı çekiyordu ve onu rahatlatabilmesi gerekiyordu.

" Çünkü... Bilmiyorum. Sana aniden sarıldım. Rahatsız olabileceğini düşünemedim."

" Rahatsız olmadım. Kendini her şey için suçlu hissetmene gerek yok." Yibo ellerini onun kanlı ellerine yerleştirdi. Neyse ki tenine batmış cam parçaları yoktu, bir pansumanla iyileştirebilirdi onu.
" Kolay şeyler yaşamadık. Şimdi seni bunun yüzünden asla suçlayamam."

Xiao Zhan oturduğu yerde birleşmiş ellerine baktı. Onun yanında olduğu hissi... Benzersiz bir şeydi. Uzansa tekrar ona sarılabilecekti. Yine de yapmadı, acısını yeni yeni hissetmeye başladığı parmaklarını oynattı. Nasıl böyle bir aptallık yapabildiğini sorguladı. Üstelik onu da endişelendirmişti. Bu sefer daha dikkatli olmaya çalışarak, yerdeki cam kırıklarını kavradı.

" Ben toplarım."

" Ama ben kırdım."

Yibo bakışlarını ona doğru kaldırdı. Keskin parçaları hızla avucuna doldurmaya başladı. Onun bu işi bırakması için de cümlesini tekrarladı. " Ben toplarım Xiao Zhan."

Bir süre onun bu işi yapmasını izledi. Yibo ona karşı çok nazik ve ölçülü davranıyordu, onun bu önemseyen hisleri kalbini ısıtıyordu. Ama yine de onun evinde sadece bir gece kalmıştı, böyle düşünmesi doğru muydu? Yani... Sonuçta o... Hayır, ona yabancı kelimesini yakıştıramıyordu. Sanki onunla karşılaştığı bu iki gün bütün hayatını kapsamıştı. Onu tanıyordu işte. Bu yüzden ona güvenmesi bir hata değildi.

Yibo yavaşça ayağa kalktığında karşısındaki genç adam da onunla birlikte doğruldu. Cam kırıklarını çöpe attıktan sonra ona döndü. Kanatları içine kapanmış, bakışları da aynı kanatları gibi sakindi.
" Ellerini yıka, pansuman yapayım."

Daha önce bunu bir kez yapmıştı, ama kendi üzerindeydi. Deneylerin yapıldığı üsten kaçarken karnına bir yara almıştı. Yaraları ne kadar hızlı iyileşirse iyileşsin bu seferki derindi. Onu sarmıştı, ertesi gün baktığında ise yara zaten kaybolmuş, yerinde pembe bir iz bırakmıştı. Bu yüzden sayılmaz bile denebilirdi. İlk yardım malzemelerini dolaptan çıkarıp salona girdiğinde onu siyah koltuğun üzerinde otururken buldu. Beyaz kanatları oturduğu yere büyük tezat oluşturuyordu. 

Onun yanına yerleşirken Xiao Zhan sesini çıkarmadan onu izliyordu. Yibo merhemi açıp onun ellerini nazikçe tutarken de sesini çıkarmadı. Kızaran yanakları neler olduğunu zaten bas bas bağırıyordu. Wang Yibo parmaklarındaki merhemi onun avuçlarına sürerken konuşmadı, aralarındaki suskunluk yeminine uydu. Xiao Zhan'ın elleri saten dokusu veriyordu ve zarifti. O ellerindeki naifliği dokunarak hissederken genç adamın git gide daha çok kızardığını fark etmemişti.

" Acımıyor değil mi?"

" Hayır." diye cevapladı. Acıyan şey kalbiydi. Tatlı bir sızı vardı ama sebebini anlamamıştı. Mutlu olması gerekmez miydi? Onun yaralarını saran birisi vardı sonuçta. Bu tür hislere bir isim koyabilmek için henüz çok toydu. Daha sonra düşünmeye karar verdi.

" Bu arada sana yeni kıyafetler ayarlamak istiyorum. Sanırım kazakların sırtında düğmeler kullanıyorsun, değil mi?" Sesi fazla ilgili çıkmıştı. 

" Evet, onları kesip sırtına düğmeler dikiyorum. Sonra kanatlarımın geçmesi için bir bölümünü kesiyorum. Neden sordun ki?" 

" Dikiş malzemesi almamız lazım." 

" Ne zaman?"

Wang Yibo yüzünü camdan tarafa çevirdi. Şimdi hazırlansalar geriye dönene kadar gece olacaktı. Gözlerinin diğer insanlara görünmesini istemiyordu, ayrıca bu zamanlarda caddelerin kalabalık olma ihtimali de vardı.
" Yarın diye düşünmüştüm ama..." 

Xiao Zhan ışıklarla süslenen sokakları düşündü. Birbiri içine geçmiş güzel kokuları, dükkanları, güzel denizin serin havasını. Işıkların içinde yürüyen iki genç adam hayal etti, gülüşüyorlardı ve kalplerindeki huzur sokaklardan daha aydınlıktı. " Şimdi gidelim!" demekten kendini alıkoyamadı. 

Genç adam Xiao Zhan'ın heyecanlı haline karşı gelemedi. Gözlerini gören insanlara makyaj ya da hastalık diyebilirdi. Ayrıca şehrin ışıkları yeteri kadar parlak olacağından gece görüşlü gözlerinin açığa çıkacağını sanmıyordu. Başıyla onu onaylarken gülümsedi.
" Tamam, gidelim öyleyse."

🕊️🐇🕊️

Bok gibi bölümdü. Yine de bir geçiş bölümüydü, yani bir sonraki bölüm daha uzun olacak. Şimdilik bununla yetinin ://

[bu arada diyecek bir şey bulamadım.]

Biraz moralim bozuk o yüzden fazla bir şey aklıma gelmiyor, hemen bölümü yayınlamak istedim sadece.

[offff cidden... söylemek istemiyordum ama yeni bir yizhan hikayesi yazmak istiyorum, gelişmelerden sizi haberdar ederim. bence kurgu güzel oldu ama asıl sorun içini doldurabilmek. eğer bunu başaramazsam hikaye güme gidecek :( neyse, şans dileyin 💫]

[bu arada bir çizim kitabı yayınladım. belki ilginizi çeker, bir bakın 🌈]

neyse neyse teşekkürler... iyi günler! 🖤

Kan ve Kanatlar [Yizhan]Where stories live. Discover now