on | çentik

3.6K 287 20
                                    

(Sen tam olarak Lilyum için çekilmiş bir fotoğrafsın!)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


(Sen tam olarak Lilyum için çekilmiş bir fotoğrafsın!)

Sinirle topu potaya doğru fırlattığımda top filelerden geçip yere düştü. Kendimi tam bir aptal gibi hissediyordum. Tam bir aptal gibi yüzünü dahi görmediğim bir insanı hayatıma almıştım. Benim gibi geçmişinde tonlarca hata yapmış bir insanın yapacağı en son şeydi ve ben o hatalara bir yenisini daha eklemiştim. Yerdeki topu alıp sertçe sektirmeye başladığımda burnumdan soluyordum. Numarasını engellememin üzerinden bir hafta geçmişti. Günlerden cumartesiydi daha fazla evde duramayacağımı anladığımda kendimi okulun kapalı spor salonuna atmıştım. Basketbol oynamak her zaman bana iyi gelmişti. Sektirdiğim topu potaya atacakken spor salonunun kapısı hızla açıldı. Kaşlarım çatılırken elimdeki topu kolumun altına aldım. Asil kafasındaki bereyi çıkarıp saçlarını karıştırırken beni fark etmemişti. Neden her gittiğim yerde onu görüyordum? Omzundaki çantasını bir kenara fırlatırken hiç beklemediğim bir anda ceketini ve tişörtünü de çıkarıp çantasının yanına bıraktı. Gözlerim şaşkınlıkla büyürken yapılı vücuduna baktım.

"Yuh artık," diye mırıldandığımda sesim beklediğimden fazla çıkmış olacak ki kafası bir anda bana doğru döndü ve sahanın ortasında duran beni gördü.

"Ah," dedi şaşkınlıkla bana bakarken ardından çıkardığı tişörtünü alıp bir çırpıda üzerine geçirdi. Kabul etmeliydim ki çok hoş bir vücudu vardı. "Burada olduğunu bilmiyordum."

"Dağ ayısı gibi gelip soyunduğun için olabilir mi acaba?" dedim topu yeniden sektirmeye başlarken. Sırıttığında gözlerimi devirip potaya doğru koşmaya başladım. Sertçe sektirdiğim topu Hafifçe sıçrayıp potaya atarken beni izlediğini biliyordum.

"Bugün burada kimse olmaz sanıyordum. Genelde öyle oluyor." Top potadan içeri girerken dönüp ona baktım.

"Halka açık bir yer," dedim tek kaşımı kaldırırken. Başını aşağı yukarı sallarken sahaya doğru yürümeye başlamıştı.

"Seninde mi unutman gereken şeyler var?" Anlamayarak ona baktım. "Genelde kafamı dağıtmak istediğimde basket oynarım. Sen de öyle misin?" Elimdeki topu alırken çevik bir hareketle topu sektirdi ritimli bir şekilde koşarken potaya bir üçlük attı.

"Öyle de denilebilir," dedim ardından yürüyüp elinden topu almaya çalışırken. Sağa doğru atıldığımda sola kaçtı.

"Böyle anlarda sanki beni rahatsız eden o düşünceyi topun altında eziyormuşum gibi hissediyorum," dediğinde aklıma gelen görüntüyle güldüm. O da bana bakıp sırıtırken hala topu elinden almaya çalışıyordum. "Ne gülüyorsun?"

"Hiç," dedim omuzlarımı indirip kaldırırken ardından kolunun altından geçip topu hızla yakaladım ve potaya doğru koşmaya başladım. Bana yetişemeden topu filelerden geçirmiştim. Ona doğru dönerken sırıtıyordum. "Sadece bir an kafanı top olarak sektirdiğimi düşündüm." Şaşkınlıkla yüzüme bakarken bir anda kahkaha atmaya başladı. Onunla birlikte ben de gülerken başını iki yana salladı.

"Kafamı top olarak sektirmenin bu kadar hoşuna gideceğini düşünmemiştim," dedi topu alıp sektirirken.

"Biliyorsun Ateş," dedim arkasından koşarken. Şimdiden nefes nefese kalmıştım. "Ben bir Buz'um." Duraksar gibi oldu ama duruşunu bozmadan topu potaya hızla fırlattı.

"Doğru," diye mırıldandı hızlı nefesler alırken. "Saçma bir düşmancılık oyunu oynadığımızı unutmuşum." Kaşlarım çatılırken yere düşen top birkaç kez sekti ardından sahanın bir köşesine doğru gitti ama ikimiz de topu almak için hamle yapmadık. Kendini yere bırakırken sahanın ortasına uzandı. Yanına gidip yukarıdan ona baktım.

"Bunu başlatan arkadaşlarındı. Biliyorsun değil mi?" Onun bir suçu olmadığını biliyordum ama o gün bu durumu değiştirmek için hiçbir şey yapmamıştı. Bu onun da bizimle düşman olmak istediğini göstermez miydi?

"Boşver, bunları konuşmak istemiyorum." Kollarını iki yana açarken bana alttan bir bakış attı. "Gelsene." Bir iki saniye öylece durup ona baktım ama sonra dediğini yapıp yanına uzandım. Tavanı izlemeye başladığımızda ikimiz de nefes nefese kalmıştık.

"Kızlar şu an bunu yaptığımı görseler beni öldürürler," dedim kıkırdarken. Bana baktığını hissettim ama dönüp ona bakmadım.

"Beni büyük ihtimalle bir hafta boyunca köleleri yaparlar," dedi Asil. Bu söylediği beni daha çok güldürürken kahkaham boş spor salonunda yankılanmıştı. Birkaç saniye bana konuşmadığında başımı sağa doğru çevirdim ve o an göz göze geldik. Simsiyah gözleri ışıl ışıl parlıyordu. Siyah saçlarından birkaç tutam terden dolayı alnına yapışmıştı.

"Kafamı dağıtan sadece basket oynamak değilmiş sanırım," diye mırıldandığında sırıtışım silinmişti.

"O ne demek?" diye sordum anlamayarak.

"Daha çok gülmelisin, Gece."

Asil, çok garip ve karmakarışık bir çocuktu.

İyi okumalar! Oy vermeyi unutmayın!

Lilyum | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin