üç | çentik

4.2K 266 52
                                    

"Sonunda, hepimiz birer hikayeye dönüşeceğiz,"

Başımı gömdüğüm sıradan kaldırdığımda zil çalmıştı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Başımı gömdüğüm sıradan kaldırdığımda zil çalmıştı. İki gün önce bana gönderdiği fotoğraftan sonra ona yazmamıştım. Yazamamıştım. Hâlâ kim olduğunu çözemiyordum ama garip bir şekilde onu tanıdığımı hissediyordum. Sınıfın kapısı gürültülü bir şekilde açıldığında görüş açıma önce kıvırcık saçlar girdi. Ardından Eflah sınıfa girdiğinde arkasından arkadaşları da girmişti. Kaşlarım çatık bir şekilde onları izlerken önümde oturan Kardelen hızla bana dönmüştü.

"Bunların burada ne işi var?" dedi fısıldayarak. Kahverengi gözleri merakla ama aynı zamanda sinirle bakıyordu.

"Pişt," dedi Eflah arka sıralarda oturan adının Burak olduğunu bildiğim çocuğa doğru. Burak bir dönemdir Kardelen'in peşinde koşuyordu ama arkadaşım onu kesin bir dille reddetmişti.

"Hayırdır?" dedi Burak. Oturduğu sıraya iyice yayılırken ellerini cebine koymuştu.

"Dışarı gelsene." Eflah üzerindeki ceketi düzeltirken başıyla kapıyı işaret etmişti. Burak güldü. Ortamın gerildiğini sınıfta oluşan sessizlikten anlayabiliyordum.

"Bana emir mi veriyorsun zengin çocuğu?" Burak okulu burslu olarak kazanmıştı ama garip bir şekilde ailesi oldukça varlıklıydı. Bunu hiçbirimiz tam anlamıyla çözememiştik.

"Uzatma lan işte." Bartu ters bir ifadeyle konuştuğunda Burak'ın sırasına doğru eğilip yakalarından tuttuğu gibi onu ayağa kaldırmıştı. Birkaç kızdan tiz çığlıklar yükselirken Burak yakasını tutan elleri silkeledi. Araya girmek istemesem de kendimi bir anda onlara ilerlerken bulmuştum. Tam ağzımı açıp konuşacaktım ki bir el kolumu yakalayıp beni çekti. Kolumu tutan kişiye döndüğümde kaşlarım çatılmıştı.

"Sen karışma," dedi tok sesiyle. Asil. Grubun en havalı çocuğu.

"Asıl sen bana karışma," dedim hızla kolumu çekerken ama kolumu daha sıkı tuttu.

"Bu senin meselen değil. İyilik meleği gibi herkesin yardımına koşup durma," dedi aşağılayıcı bir tavırla. Beyaz bir teni vardı. Biçimli düzgün bir burna sahipti. Dudakları yüzüyle inanılmaz orantılıydı. Ve gözleri, itiraf etmeliydim ki gözleri etkileyiciydi. Simsiyah gözleri aynı renkteki saçlarıyla uyum içerisindeydi. Üzerinde koyu gri bir sweat vardı.

"Bunun seni ilgilendiren kısmı ne? Arkadaşın sınıfıma gelip istediği gibi hareket edemez," dedim sinirle.

"Ve bu seni ilgilendirir öyle mi?" Güldü. Afalladım. "Tam olarak hangi vasıfla?" Sınıftaki gürültüler artmıştı ama benim odaklandığım tek şey onun gözleriydi. Bana öfkeyle bakıyor gibiydi. Öfkeli miydi? Neye?

"Bir daha beni durdurmaya çalışma," dedim kolumu elinden kurtarırken. Kısa bir an gözlerime baktı ardından bakışlarını arkadaşlarına çevirdi.

"Beyler!" Gür sesi sınıfta yankılandığında herkes ona dönmüştü. "Bu kadar yeter. Gidiyoruz." Ardından arkasını dönüp sınıftan çıkmıştı. Arkadaşları da onun arkasından çıkarken sınıfta bir uğultu oluşmuştu.

"Sonra görüşeceğiz," dedi Eflah sınıftan çıkmadan önce Kardelen'e doğru.

"Bu da neydi?" Ahsen hızla yanımıza geldiğinde ben hâlâ kapıyı izliyordum.

"Yalnız Asil inanılmaz seksi değil miydi?" Arka sıralardan bir kız konuştuğunda başımı sol omzuma yatırdım. Onunla asla yıldızlarımız barışmıyordu. Sırama oturduğumda telefonuma mesaj geldiğini görmüştüm.

+054****: Saçlarının kokusunu sevdim.

Kaşlarımı çattım. Ne diyordu bu?

Gece: Ne diyorsun?

+054****: Gözlerin diyorum Lilyum.

+054****: Daha kaç paket bitirteceksin bana?

Gece: Sen okuldan birisin değil mi?

Gece: Beni görüyorsun.

+054****: Bu halka açık bir bilgi. :)

Gece: Ateş grubundan biri olduğunu düşünmeye başlayacağım.

Gece: O kadar delirmediğimi söyle bana.

Yazıyor...

Yazıyor...

+054****: O kadar delirmedin, Gece.

Şaşkınlıkla başımı kaldırırken etrafıma bakındım. Bana ilk defa adımla sesleniyordu. Sınıfa Derya Hoca girdiğinde telefonun tuşunu kilitledim.

"Buzlar," dedi bize doğru. Hocalar da dahil bize herkes böyle seslenirdi. "Basket takımında üç kişi eksikmiş. Murat Hoca sizi istiyor." Bu işime gelirdi çünkü kafamı dağıtmaya ihtiyacım vardı ve basket oynamayı çok severdim. Kızlarla ayaklanıp okulun büyük spor salonuna ilerlemeye başladık.

"Allah'ım teşekkürler bizi fizik belasından kurtardığın için!" Ahsen neşeyle kıkırdadığında Kardelen saçma hareketler yaparak dans etmeye çalışıyordu. Spor salonuna girip soyunma odasına yöneldik.

Altıma dizlerimin üzerinde biten taytımı ve arkasında adımın yazdığı kolsuz formamı giyip kısa saçlarımı arkadan topladım. Okulun basketbol takımında olduğumuz için kendimize özel formalarımız vardı. Maçın yapılacağı alana geldiğimde kaşlarım şaşkınlıkla havalanmıştı. Karşımızdaki rakip takım tam olarak Ateş grubundan başkası değildi.

Lilyum | TextingWhere stories live. Discover now