🥥21🥥

1.9K 155 6
                                    

Kapıyı açtığı gibi Jungkook dengesini kaybedip içeri düşmüştü. Beyaz tişörtünde kusmuk lekeleri vardı. Gözleri şiş ve kıpkırmızıydı. Jimin, onun bu zavallı haline gülse mi üzülse mi bilemedi. Omuzunu ayağı ile dürttü.

"Uyaan. Kime diyorum?"

Biraz homurdanıp yan döndü ve duvardan destek alarak doğruldu.

"Jimin!" Diye bağırdı yayvan ağzıyla apartmanda.

"Jungkook?"

"Özür dilerim... Hadi barışalım. Bir kere sarılayım mı?" Jimin sinirden gülünce, Jungkook bunu olumlu anlamış ve ona doğru sarılmak için bir adım atmıştı. Ama Jimin onu sertçe ittirince kapının dışına, apartmanın pis zeminine düşmüştü.

"Bana dokunursan, öldürürüm seni."

Jungkook'un ağladığını gördüğünde göz devirip kapı eşiğine geldi. Çöküp kollarını bacakları etrafına sardı ve yerde yatan adama bakmaya devam etti.

"Yemin ederim ki, ertesi günü pişman olmuştum Jimin. Çok sarhoştum... Çok."

"Ben senin suyunu biliyorum Jungkook. Kasalarca içmeden bırak sarhoşu, çakır keyif olmazsın. İçtiğin bir şişe birayla mı kafan uçmuştu yani? Senden cidden tiksiniyorum."

"ŞUNU SÖYLEME!" Avazı çıktığı kadar bağırınca, Jimin ayağa kalktı.

"Benden tiksinme. Nefret ediyorum bunu söylemenden. Kendimden nefret ediyorum. Çok ciddiyim. Nefret ediyorum Jimin. Sana sarılmak istiyorum."

Jimin dolu gözlerini inatla kırpmadı. Ona sarılmak falan istemiyordu. Sadece canı yansın istiyordu. Polis birazdan gelirdi. Bu yüzden kapıyı yerde yatan oğlanın yüzüne çarptı. Sinirli bir hıçkırık koptu dudaklarından. Girişteki aynaya sağlam bir yumruk attı.

"Nefret ediyorum senden Jeon Jungkook. Senden tiksiniyorum!"

Scorpio√Where stories live. Discover now