glad that i have you on my side. 2/2

41 7 140
                                    

Yazar notu:

Dediğim gibi bu bölüm bir önceki bölümün devamıdır. Yani arada bir gün atlaması falan bulunmamaktadır. Umarım yine ve yine söylediğim gibi keyifle okursunuz. Uzun bir bölüm yazmak istedim canınız sıkılmasın diye de biraz kesiyorum. Hepinize güzel bir hafta diliyorum. Günaydın, iyi öğlenler, akşamlar ve geceler. Görüşürüz.

____

Aynı paralel evrenin başka bir zamanında barmen charlés , iş arkadaşı olan alex ile barda çalışmaktaydı. Charlés eldivenli elini kafasına atarak kaymış olan kırmızı bandanasını düzeltti.

Oldukça yorulmuştu bu yüzden derin bir nefes alarak verdi. Ardından önüne yeni oturmuş olan müşterisinin istediği kokteyli yapmaya koyuldu.

Alex ise elindeki kovaya masalara dağıtmak amacıyla buz dolduruyordu. Her ikiside bu barda çalışmaktan oldukça memnundu ama daha ilk dakikadan burası çok ünlü bir mekan olduğu için fazlalaşan müşteri sayısı dolayısıyla darlanmışlardı.

Sanki önlerinde içecek bekleyen insanlar, içkileri siktir edip onları birazdan yiyecek gibi hissediyorlardı.

Alex, Charlés'a hemen döneceğini belirtip gümüş renkli kovayı kolları arasına aldı. Kovayı metal, yüzeyi düz sepet gibi arabanın üzerine koydu ve el arabasını tutma yerlerinden itekleyerek sürmeye başladı.

Etrafındaki insanlar çok eğleniyor gibi gözüküyordu. Bu onu gülümsetirken yaptığı
işe devam etti. Sonra bir iki masa derken arkasından birisinin ona doğru yaklaştığını hissetti.

İçerdeki ter ile karışmış belirgin kokusundan anladığına göre bu kişi Renouarddı.

Alex arkasına dönerek yanına doğru gelen adem oğluna baktı. Terden alnına yapışmış saçları ve sıfır kollu atleti dolayısıyla gözüken kol kaslarıyla oldukça ıslak ve davetkar duruyordu.

Ayrıca arkada çalan yavaşlaştırılmış 'talk dirty' şarkısı onun için hiç iyi bir kurtarış değildi. Aklına kirli düşünceler birbir dolarken nefesi hızlanmıştı. Reniorda o sırada Alex hakkında düşünüyordu.

Çalışan çocuk adının seslenilmesiyle ellerini tutamaçtan çekti. Asla karşısındaki kişinin patronu olduğu ve onun için çalıştığı gerçeği değişmeyecekti. Boşa hayallere kapıldığını düşündü.

Muhtemelen az önce sahne aldığı için yorulmuş olan Renior Alex'e yaklaşıp bir elini onun omzuna yasladı ve nefesini düzenlenmeye çalıştı. Aslında yorgunluk bahane gibiydi, birazda ona yakın olmak istemişti.

"Alex, şey ben kıyafetlerimi bulamıyorum da bana yardımcı olabilir misin? Odama en son senin girdiğini söylediler."

"Tabi, ben şu işimi bitireyim hemen yanına geliyorum."

Renior ve Dylan'ın isteği üzerine çalışanların hiçbirisi tek başlarına iken resmi bir şekilde konuşmuyorlardı.

Onlara, onların patronları olduklarını değil arkadaş olduklarını söylemişti dylan ve ren ikilisi.

Bu yüzden kimse 'emredersiniz efendim' kafasında değildi ve zaten olmalarını gerektirecek bir durumda yoktu.

Renior, maalesef bardaki ses kirliliğinden meleğini yani pardon işte Alex'i duyamıyordu. Alex'in sesini daha iyi duyabilmek için kulağını çocuğun ağzına yaklaştırdı.

Ki yaptığı, alex'in kalbi için oldukça tehlikeli bir hareketti. Çocuk yakınından gelen kokuyu derince içine çekti ve bir daha konuştu.

Renior sonunda Alex'in sesini daha yakından aldığı için onu anladığını kafasını sallayarak belirtti ve ani gelen bir istekle çocuğun yanağından bir öpücük çaldı.

ellery's love | ᵛᵐⁱⁿ.Where stories live. Discover now