10. BÖLÜM KABUL MÜ?

373 23 0
                                    

           Rıza her bulduğu fırsatta bana olan sevgisini dile getirir ve ona bir şans vermemi isterdi. O şansı verirsem benim çok fazla bir şansım kalmayacağını anlatamadım bir süre Rıza'ya. Ben reddettikçe o daha hırslandı, gözünde büyüttü, ilk dönemlerde nasıl olsa kabul eder bu kız beni iken, çetin ceviz olmuştum gözünde. Nasıl anlatırdım ki seninle olmam demek okuldan ayrılmam demek diye...

    Anlatamadım bir 6 ay kadar hep kaçtım Rıza'dan. Ben kaçtıkça o kovaladı,vazgeçmedi. Vazgeçer nasıl olsa dediğim adam beni de kendine hayran bırakıyordu bu ısrarlı tavırları ile. Rıza oldukça uzun boylu ve yakışıklı biriydi. Ben ise öyle alımlı ve güzel değildim ki. Kara kuru bir kızdım. O kumral yüzü, yemyeşil gözleri ile bir bakanı bir baktıran adam bende ne bulmuştu ki? Hevesi geçer desem de tam bir yıl boyunca vazgeçmedi benden. Teklifini kabul etmemin sadece bir şartının olduğunu söyledim ona bir gün. Rıza ise hiç sormadı bile şartımın ne olduğunu. " Kabul ne istersen kabul! Ama bana şartının ne olduğunu hafta sonu okulun karşısındaki kafede söyleyeceksin! Ben de kabul edeceğim. Cumartesi öğlen iki de orada bekleyeceğim seni!" dedi ve sevinçten zıplayarak, önüne gelene sarılarak ayrıldı yanımdan. Deli midir nedir dedim kendi kendime. Ne şartın var bile demedi. Gitti öylece.
Akşam anneme olanı biteni anlattım. Kimdir nedir, sordukça sordu annem. En sonunda aklına geldi bana asıl sorması gerekeni "Nergis'im senin gönlün var mı bu çocukta?" Gönlüm var diyemedim ki utancımdan. Başımı yere eğdim kızararak. Anladı annem. Ben bir babana söyleyeyim de geleyim kızım dedi ve gitti odadan beni çaresizce bırakarak. Babamın onay vermeyeceğinden adım gibi emindim. Sanırım haftaya da okuldan kaydımı alıp, evde devam edecektim kalan ömrüme.
Annem bir saat kadar sonra yattığım odaya geldi ve babamın onay verme koşulunu söyledi. "Kabul ederse görüşün, başka türlü onay vermeyecek baban. Kabul etmeyip, görüşmekte ısrar ederse bana seni memlekete halanın yanına yollayacak. Orada da okul yok ki kızım gidip devam edesin!" Anneme onay verip, yarın nerede ve saat kaçta görüşeceğimizi söyledim. Bitmişti işte başlamadan bizim hikayemiz. Sabah kahvaltıdan sonra nasıl anlatacağımın provasını ayna karşısında yaptım bir süre. Vakit gelince de ayrıldım evden. Öyle cep telefonu falan yok o zamanlar. Varsa ev telefonu, yoksa buluşulacak yerde beklersin gelecek kişiyi belki bir kaç dakika belki saatlerce. Zaten bana verilen izin süresi gidiş geliş dahil iki saat. Evimizden okula gidip gelmek bir saat sürüyorken umarım sorun çıkmadan eve dönerimin gerginliği ile ulaştım kafeye. Oldukça şık giyinmiş ve masada bir saksı çiçeği ile bekliyordu Rıza. Geldiğimi görünce ayağa kalkıp yanıma geldi, sarılmak istese de ben sadece elimi uzatıp, sadece " Merhaba" diyebildim ve aynı karşılığı alınca oturdum sandalyelerden birine. Masadaki çiçek o kadar güzeldi ki, pembe çiçekleri ile mest etti beni. Bana hediye olarak getirdiğini ama adını bilmediği söyledi utanarak. Zamanımın az olduğunun farkında olmama rağmen şartımın ne olduğu konulu konuşmaya gelemiyordum bir türlü. Hayatımda ilk defa karşı cinsten biri ile bir yerde buluşup, oturuyordum ki bu nasıl davranmam gerektiğini bilmediğim anlamına da geliyordu. Heyecandan bir türlü konuşmaya geçemiyordum. Rıza da benden farklı değildi. Gülümseyen yüzü ile bana derin derin bakıyordu. Ne kadar zamanın geçtiğini fark edemediğimiz bir süre sonra garson gelip ne sipariş vermek istediğimizi sordu. Dışarıda bir şeyler içmeye pek alışkın olmayan ben sadece çay diyebildim. Rıza da aynısını isteyince toplarlanıp sözüne başladı:
- Nergis beni ne kadar mutlu ettiğini bilemezsin inan! Çok uzun zamandır seninle vakit geçirebilmenin hayalini kuruyordum. Bu hayalin devam etmesi için her şeyi yapmaya hazırım. Bir şartın olduğunu söylemiştin bana. Neyse şartın kabul ediyorum şimdiden! Ama sen yine de söylemek istersen dinlerim. dedi.
Daha duymadan yine kabul diyordu deli çocuk! Azalan zamanımın tedirginliği ile başladım konuşmaya:
-Seninle belki ilk ve son defa görüşüyoruz bu gün. Ben rahat bir aile yapısına sahip değilim. Ailem oldukça mutaassıptır. Ben ailemin yapısından rahatsız değilim ama sen rahatsız olabilirsin. Babam seninle görüşebilmemiz için nişanlanın şartını koydu. Gelsinler istesinler seni, nişan söz ne ise yapılsın, sonra okullarınız bitip iş sahibi olunca evlenirsiniz dedi. Biliyorum sana saçma gelebilir, bana da saçma geldi.Biz daha 16 yaşındayız ve okuyoruz. Başka türlü ailemin onayı yok. Kabul etmez ama görüşmekte ısrarcı olursan beni memlekete yollayacaklar ve ben orada okuyamayacağım çünkü okul yok! Karar senin. Kabul etmezsen anlarım ve kırılmam sana. Büyük bir karar vermen isteniyor senden farkındayım ama bu konuda benim seçme şansım yok. dedim. Adım gibi emindim kabul etmeyeceğine. Ben erkek olsaydım kabul etmezdim. Boğazını temizleyip, konuşmaya başladı Rıza:
           - Kabul ediyorum Nergis! Seni zor durumda bırakıp, gönül eğlendirmek değil benim niyetim. Öyle olsaydı pes ederdim. Şu güne kadar da ne senden ne sana olan sevgimden vazgeçmedim. Sonunda sen varsan herşeye kabul derim ben. Sadece senin için zor olmaz mı diye düşünüyorum. Belki sen beni sevmeyeceksin beni. Sevmediğin bir adamla bir ömür geçirebilir misin Nergis? Ben seni gördüğüm ilk andan beri seviyorum. Bir ömür seni sevmeye razıyım ben. Peki seni beni bir ömür sevmeye razı mısın? Senin cevabın olumlu olursa ancak kabulüm. Olumsuz olursa seni öleceğimi bilsem bana mahkum edemem Nergis! Sen ister misin bir ömür boyu benimle olmaya?
                   Nasıl derdim ki ben de seni seviyorum diye. Söyleyemezdim ki. Ellerimle oynamaya başlayıp başımı yere eğdim sadece. Cevap verecek kelime bulamazken sadece başımı aşağı yukarı salladım. Anlardı umarım. Yüzüne bakıp söyleyemezdim ki.
                - Bunu kabul ediyorsun olarak anlıyorum Nergis. En ufak bir tereddüdün olursa hiç çekinme lütfen. Beni seninle mutlu olmak istiyorum, seni mutsuz etmek değil. Ailene kabul ettiğimi söyle lütfen. Pazartesi okulda hangi gün seni istemeye gelmemiz gerekiyorsa ailenin uygun gördüğü günü öğrenip, gel lütfen. Ben de artık senin yüzüne doya doya bakabileceğim günleri saymaya başlasam iyi olur diyerek gülümsedi.
Deli adam hem beni sevdiğini söylüyor hem de sevmezsen senden ayrı kalmaya katlanırım diyordu. Dünyalar benim olmuştu birden. İlk ve son defa buluşacağız derken evlenmeyi bile göze almıştı Rıza. İyi ki beni sevmişsin Rıza diyordum. Ne yüce gönüllü bir adamdı böyle. Saate bakınca süremin azaldığını fark edip, kalktım masadan. Rıza da benimle çıktı ve sokağın başına kadar gelip, yol boyunca hayallerinden bahsedip, bana da hayaller kurdurdu...
   Usulca yüreğimdeki kelebekleri uçurdu Rıza.Gelecek hayallerimde ikimiz vardık. Artık ne korku ne de keder vardı benim için. Umurumda bile değildi artık ailelerin durumları, uyumları ya da uyumsuzlukları. Bir ömür için yola çıkmıştık ya ikimiz var mıydı daha ötesi, daha güzeli. Bir tek biz vardık...

Yorumlarınızı bekliyorum arkadaşlar...

AÇELYA ZAMANI (TAMAMLANDI)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora