9. BÖLÜM KAZANAN KİM?

395 27 0
                                    

Ben kazandım diye düşünürken aslında nasıl da çuvalladığını kabul eden kadın, tüm günahlarını itiraf edip öylece istediğini yapacağını zannediyor. Aklı sıra beni zamanında mahrum bıraktığı mutluluğa kavuşturarak kendi diyetini ödeyip, asil bir kadın olarak zihinlerde mi kalmayı planlıyor? Hala hiç değişmemiş ve olgunlaşamamış bir zavallı ile karşı karşıyayım. Hep kazanma hırsı ile dolu biri yine kendince kazanacağını zannediyor. Bu hikayenin kazananı var bence....
Bu hikayenin kazananı benim her ne kadar vazgeçmiş ve pes etmiş, korkak biri olarak algılansam da 30 yılımı bu iki kadından uzakta kalarak kazandım. Uzun ve hayal kırıklığı ve güvensizlik dolu yıllardan sonra Halit ile hayatımı birleştirerek güvenli bir hayatı kazandım. Her an elimden kayıp gidecek derdi olmayan sıcak bir yuvayı kazandım. Hayatımın anlamı haline gelen pırlanta gibi iki evlat kazandım. Evlatlarımın ve eşimin sevgisini kazandım. Güvenli bir liman olan ailemi kazandım. Daha ne olsun ki! Kazandıklarım ile kaybettiklerimi bir kefeye koysam hangisinin ağır basacağı öyle aşikar ki.

Kendince ikimizi de eşit durumda görüyor Çiğdem Hanım. Ona tepki vermeden dinlememi garip buluyor kendince. Devam ediyor anlatmaya:
- Rıza annesine düşkün bir evlattır, bilirsin. Annesi de ona. Annesinin geçirdiği kaza sonrası onunla tartışmamaya özen gösterir ve isteklerini yerine getirmeye çalışırdı konu sen oluncaya kadar. İlk defa annesine senin için karşı geldi. Senin Rıza'nın teklifini kabul ettiğin gün ben de onu bekliyordum evlerinde. O gün ilk defa bana sarıldı. ' Nergis benimle çıkmayı kabul etti, inanabiliyor musun Çiğdem, hayatımın aşkı beni kabul etti! Seninle bu mutluluğumu paylaşmayayım da ne yapayım? Sen annemin kızı benim de kız kardeşimsin Çiğdem!' dediğinde dünya başıma yıkıldı. Sevdiğim adam senin için ilk defa bana sarılıp kardeşim diyor. Bunun canımı nasıl yaktığını anlayamazsın Nergis! Annesi de son cümlelerini duyunca hali ile sinirlendi ve senin kim olduğun ile ilgili sorular sormaya başladı Rıza'ya. Aldığı cevaplardan rahatsız olan Sevim Hanım ' Ailemize böyle bir kızı mı layık görüyorsun Rıza? Asla kabul edemem böyle bir gelini!' dedi ve Rıza'dan aldığı cevap hepimiz için de yıkıcı oldu: ' Anne sen kabul etmiyorsan, sadece Nergis'i değil beni de kabul etmiyorsun sayarım! Daha bir saniye bile görmediğin birini nasıl da reddettin öylece! Ya kabul edersin Nergis'i ya da beni de yok sayarsın!' Duyduklarım her geçen dakika beni mahvediyordu. Sevim Hanım mantıklı davranmaya çalışarak, seni tanıma çabasına girdi. Ya sana iyi davranacaktı ya da oğlundan olacaktı. İstemeye istemeye kabul etti ilişkinizi. Aslında kabul etmiş gibi göründü demek daha doğru idi. Benim de yanlış yapmamam için sürekli olarak kontrol edilme görevini de devam ettirdi Sevim Hanım. Seninle ilk buluşma gününde ne giyeceği ile ilgili hazırlığı birlikte yaptık Rıza ile. Sevdiğim adamı sevdiğine ben hazırlayıp, yolladım, içim kan ağlarken gülümseyip, keyifli akşamlar diledim. Sevim Hanım da sana vereceği çiçeği almıştı bir gün önceden. Rıza'ya muhakkak sana kendisinin aldığı çiçeği vermesini, gidip gül, papatya gibi klişe çiçekleri almamasını söyledi. Elinde çiçeği ile seninle buluşmak için çıkan Rıza'nın ardından sordum Sevim Hanım'a çiçeğin adını. Çiçeğin adı Açelya imiş. Neden bu çiçekte ısrarcı olduğunu sorduğumda anlatmaya başladı Sevim Hanım Açelya Çiçeği'nin hikayesini: 'Açelya çiçeğinin hüzünlü hikâyesinde aşkı ve tutkuyu arayanlar için bol bol özlem ve acı vardır. Açelya birbirine kavuşamayan iki aşığın hikâyesini yüzyıllardır anlatan bir çiçektir. İki gencin birbirine olan sonsuz aşkı, tutkusu sonrasında yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen direnmesi fakat sonunda umutsuzca ayrılmalarını anlatan çiçek ayrılığa ithaf edilmiş olsa da sevgiyi, tutkuyu, hasret anlamını taşır. Ayrılığın sonrasında sevdiği kızın adını bu çiçeğe veren aşığın her kavuşamayana çiçeğini armağan etmesi ile dilden dile dolanan hikâye aşkı ve sonsuz sevgiyi anlatır. Eğer Rıza bu çiçeğin anlamını biliyor olsa idi hayatta alıp, onu götürmezdi. Ama Nergis muhtemelen merak edip, öğrenecek çiçeğin anlamını. Akıllı ise onu kabul etmeyeceğimi anlar ve vazgeçer bu işten. Değil ise yaşayacaklarına göğüs gerecek artık. Rıza'nın bana gelin diye getirdiği kız bakalım yeterince akıllı mı değil mi? Kayın validesi ona ayrılık çiçeğini yolluyorsa o da kavuşmayı beklemesin artık bu saatten sonra!' Sevim Hanım'ın hırsı beni bile şaşkına çevirmişti. Ama olsun en azından tarafımız aynı idi ve kendimi hiç de kötü hissetmiyordum. Karşısında olanlar düşünsün diyordum işte bende.' dedi ve bir süre sessiz kaldı Çiğdem Hanım.

Duyduklarım ve hissettiklerim o kadar karmaşık hale gelmişti ki hayretler içerisindeyim. Sevim Hanım'ın beni sevmediğini ve istemediğini anlamak için çok zeki olmama gerek bile yoktu. Her fırsatta bunu söz ya da bakışları ile belli ediyordu zaten. Hiç bilmediğim bir mevzu değildi zaten. Rıza ile aynı sınıfta okuyorduk liseyi. O okulun popüler ve zengin çocuklarından. Her daim kendinden emin ama uçarı tavırları da eksik olmayan bir gençti. Ona aşık olmuş muydum öncesinde diye sorarsanız aşık olmak bir tarafa ben onunla ilgili hayaller kurmayı bile kendime hak görmezdim. Tüm okul onun hali vakti yerinde bir ailesinin olduğunu, hayata eğlenmek ve etrafla dalga geçmek olduğunu bilirdi. Benim ne hayal kuracak zamanım ne de enerjim vardı. Adımın okuldan bir erkek ile anılması demek okul hayatımın hemen bitip, hızlıca evlilik hayatımın başlaması demekti. Babam ' Başımı öne eğecek en ufak bir şey yaparsan okuldan alır, ilk karşıma çıkan görücüye veririm!' diye yollamıştı okula. Yani istesem de yapamazdım. Ya okuyacak ya da evlenecektim başka şansım yoktu. Alında babam okuyan insanları sever ve değer verirdi. Kendisi okula gitmemiş olmasına rağmen hiç bir çocuğunun eğitimine engel olmayıp, aksine desteklerdi. Erkek çocukları için pek bir kural kaide olmamasına rağmen kızlar için kurallar belli idi. Ya okursun ya da koca yolu beklersin! Bu durumda olan biri için hayal etme şansım da hakkım da yoktu o yıllarda. Rıza her bulduğu fırsatta bana olan sevgisini dile getirir ve ona bir şans vermemi isterdi. O şansı verirsem benim çok fazla bir şansım kalmayacağını anlatamadım bir süre Rıza'ya. Ben reddettikçe o daha hırslandı, gözünde büyüttü, ilk dönemlerde nasıl olsa kabul eder bu kız beni iken, çetin ceviz olmuştum gözünde. Nasıl anlatırdım ki seninle olmam demek okuldan ayrılmam demek diye...

Yorumlarınızı bekliyorum arkadaşlar.

AÇELYA ZAMANI (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now