5.Bölüm

1.4K 98 11
                                    

İyi okumalar!

Geçen sene okula başladığımda –lise birinci sınıfı bu okulda okumamıştım.- Carter okulun popüler çocuğuydu ve benden bir yaş büyük olduğu için bu okulda herkes onu tanıyordu ve kızlar onu Tanrı gibi görüyordu. Evet, yakışıklıydı. Asyalı olması nedeniyle çekik gözleri yeterince dikkat çekmezmiş gibi havalı saçları ve giyim tarzıyla da ilgi odağıydı. Boynuna taktığı altın sarısı, karnına kadar sallanan kolyeler ve bereleri de herkes tarafından beğeniliyordu.  Birkaç hafta konuşmamızın ardından ise sevgili olmuştuk işte. Ama pek anlaşamıyorduk. Çıkmaya başladıktan bir hafta sonra ayrılmak istediğimi söylediğimde bana bir teklif sundu. O popülerdi ve benim de onun sayesinde tüm okul tarafından tanınabileceğimi söylemişti. Böylelikle anlaşmasak da sahte sevgili rolüyle idare ettik ve dediği gibi oldu. Popüler oldum. Ama bu sene geçen seneki kadar popüler değilim, popülerlik pek de iyi bir şey değil.

Şimdi ise  Carter ile aynı ortamlarda bulunduğumuzda geriliyorum. Hep birbirimize laf sokma ve birbirimizin açığını yakalama derdindeyiz denilebilir.

Aramızda suskunluk olduğunda kafamı ona çevirdim. Düşünüyordu ama ne düşündüğünü merak etmiyordum. Kafamı kulübenin tahtasına yasladım ve bir an önce buradan kurtulmak için dua ettim.

Tahminimce yarım saat daha geçtiğinde donmak üzereydim. İkimiz de susmuş oturuyorduk. Soğuk ve sert esen rüzgar şapkamdan çıkan saçlarımı uçuruyordu ve yüzüme karların uçmasına sebep oluyordu. Eminim burnum kıpkırmızı olmuştu.

 “Üşüdüm.” Dedim dayanamayarak. “Ve uykum geldi.”

“Uyu öyleyse.” Dedi kafasını bana çevirmeye tenezzül bile etmeden. Sinirle güldüm.

“Uyuyayım ve beni ayılara yem et.”

“Merak etme ben uyumayacağım.”

“Tabii.”

 “ Bana güven!” diye bağırdı. “Senin yanındayım ve korkmana gerek yok.”

Gözlerimi devirdim. Ardından onun sol kolunu bana doğru açmasını izledim. Ne yani sarılarak mı uyuyacaktık? Jack ile? Karların üstünde? Ah, hadi ama.

Kafamı iki yana salladım. “İnatçı.” diye fısıldadı. Sanki duymadım. Sol taraftan gelen kuvvetli rüzgar yüzünden karların yüzüme yapışmasıyla yüzümü Jack’in omzuna gömdüm. Tekrar söylüyorum, karlardan nefret ediyorum!

 Ertesi gün uyandığımızda kafamı Jack’in bacaklarının üstünde buldum. Yavaş hareketlerle tutulan boynumu oynatmaya çalışırken gözüm Jack’e kaydı. Uyanmıştı ya da…

 “Uyumadım.” Diye mırıldandı. İşte o an ilk defa kendimi mahcup hissettim. Ve yerin dibine girmek bile istemiş olabilirim.

" B-Ben.” Diye kekeledim. Ah, öyle bakma! “B-Ben teşekkür ederim, gerçekten.”

 Ve bu anı da tarihe yazın çünkü teşekkür ettim. Büyük başarı, Jack Johnson.

 Ayağa kalkıp arabaya doğru yürümeye başladığımızda eve dönebileceğimizi biliyordum. Artık kar yağmıyordu ve yollardaki karlar da azalmıştı. Yol açıktı yani. Ve hava da o kadar soğuk değildi arabanın donan suyu büyük ihtimalle eski haline dönmüştü.

 Arabaya bindikten sonra ilerlemeye başladık. Ben kullanıyordum çünkü Jack’in uykusu vardı.

 “Evin nerede?” diye sordum. Evine bırakmalıydım, annesi onu çok merak etmiş olmalıydı.

 “Sizin evin 2 cadde aşağısında, mavi beyaz ev.” Diye tarif etti. Onu onayladım ve sürmeye devam ettim.

 -1 saat sonra-

Cold Hearted | Jack JohnsonWhere stories live. Discover now