Dear Elizabeth Bishop,

200 19 2
                                    

a/n: yine kitaptan alıntı yaptım


Sevgili Elizabeth Bishop*,

Bugün edebiyat dersinde senin şiirini okuduk ve bu sayede ilk defa derste söz aldım. Okulda ikinci haftayı yeni yarılamıştım ama bu süre boyunca not almak veya pencereden dışarıyı seyretmekle geçiriyordum. Ama bugün aniden ismimi başkası ağzından duydum.

Bayan Nora gözlerini dikmiş bana bakıyordu. "Okur musun lütfen, Louis?"

Hangi sayfada olduğumuzu bile bilmiyordum. Etrafa yanan yanaklarımla baktığımda Zayn uzanıp önümde duran fotokopinin sayfasını açtı. Tekrar teşekkür ettiğimde başıyla onayladı. Şöyle başlıyordu:

"Öğrenilmesi güç bir şet değildir kaybetme sanatı. Görünürde o kadar çok şey niyetlidir ki kaybedilmeye hiç de bir felaket sayılmaz onların kaybolmaları."

Okurken o kadar gergindim ki güzel okumak ve eğlence konusu olmamak için o kadar çok uğraşıyordum ki başta ne demeye çalıştığını anlayamadım. Ama sonrasında anlayıverdim.

"Her gün bir şey kaybedin

Kabul edin anahtarları kaybetmenin telaşını

Boşuna harcanan saati

Öğrenilmesi güç bir şet değildir kaybetme sanatı.


Daha çok, daha çabuk kaybetmeye alıştırın kendinizi

Yerleri, isimleri, tasarladığınız yolculuk planlarını

Nasılsa bir felaket sayılmaz bunların unutulmaları.


Annemin saatini kaybettim

Sonra bak, en son evim

Ya da ondan önceki sevdiğim iki evim de gitti

Öğrenilmesi güç bir şey değildir kaybetme sanatı.


İki şehir kaybettim, iki güzel şehir

Topraklarım vardı uçsuz bucaksız

İki nehrim, varlığım koca bir kıtaydı

Arıyorum hepsini ama bir felaket sayılmaz kaybolmaları.


Seni bile (o şakacı sesini, sevdiğim davranışını) yadsıyacak değilim. İşte apaçık ortada

Öğrenilmesi çok güç bir şey değilmiş kaybetme sanatı

Her ne kadar (yaz işte!) bir felaketi andırsa da yaşanması."**

 

Şiir beni sarsmıştı, sonlara doğru sesim titrekleşmiş ve kısılmıştı. Bayan Nora tekrar gözlerini dikti. "Ne düşünüyorsun?"

Zayn dönüp şöyle bir baktı, elini kaldırıp konuştu. "Tabii ki yalan söylüyor. Kaybetmek o kadar da kolay değildir." 

Bayan Nora yeni bir soru sordu. "Neden bazı şeyleri kaybetmek diğerlerini kaybetmekten daha zordur?"

Zayn cevap verirken gayet rahattı, sesinin tınısı 'Bu sorulur mu canım?' der gibiydi. "Sevgi yüzünden," dedi. "Sevdiğiniz şeyleri kaybetmek daha zordur."

Düşünmeden elimi kaldırdım. "Size çok yakın olan bir şeyi kaybettiğinizde biraz da kendinizden bir şeyler kaybetmiş olursunuz. Bu yüzden şiirin sonunda bunu yazmak bile zor gelmiş şaire. Bunu hatırlamakta bile zorlanıyor çünkü artık kendisinin ne olduğundan tam olarak emin olamıyor."

Bütün gözler bana çevrildiğinde zil çaldı. Çantamı toplayabileceğim kadar hızlı toplayıp Zayn'e baktım. Onun da beni bekliyormuş gibi bir hali vardı. Ama o sırada Bayan Nora beni yanına çağırdı. "Nasıl gidiyor?" dedi basitçe.

"İyi galiba," dedim gergince.

"Eğer konuşacak birine ihtiyaç duyarsan..." dedi ama hemen lafını böldü.

"Ah," dedim. "Aynen. Teşekkürler."

Sonra hızla sınıftan çıktım. Aslında çok fena hissettim. Çünkü bu konunun açılması bile beni bu kadar üzüyorken onunla nasıl konuşabilirdim ki? Kulaklarımın uğultusu eşliğinde okuldan çıktım.

Sevgilerimle, Louis.


* : (1911-1979) Amerikalı şair ve öykü yazarı.

** : Çeviri Cevap Çapan'a aittir.

sometimes i just can tell to deathsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin