Dear Jim Morrison,

76 17 0
                                    

Sevgili Jim Morrison,

İlk gece kaçışımdan şimdi döndüm. Pencere sıkışmıştı ve onu açmaya çalışırken oldukça kulak tırmalayıcı bir gıcırtı çıkarmıştı. Her şeye rağmen kendimi pencereden attığımda amcamın horultusunu işitebiliyordum.

Parti falan yoktu; Sadece arabalı sinemaya gittik. Ian hepimize bir şeyler ısmarladu. Çok geç olduğu bir şey yemek yerine naneli limonata içmeyi tercih ettim. Ben limonatamı yudumlarken Liam, Zayn ve Ian takito* yediler. Daha sonrasında da Ian ve Zayn ot içtiler.

Zayn senin albümünü teybe koyarken onları dikkatle izledim. Ian, ot içmesiyle ilgilendiğimi fark edince teklif etmeye yeltendi ama Claire sert çıkıştı, Ian'ın bana uzanan eline (sert olmayacak şekilde) vurdu. "Onu baştan çıkarayım deme," diye uyarırken gözlerinden siniri belli oluyordu. "Eğitimimizi şimdilik sadece müzikal alanda tutalım."

Ian gülüp omuz silkti, "Üzgünüm, Şekerkübü," dedi. "O ne derse, odur."

Onlar ot içmeye devam ederken teypte çalan "Waiting For The Sun"a eşlik ettim. Galiba otu arabada içtikleri için benim de kafam iyiydi. Aklıma okulda bana birkaç kez bakarken yakaladığım çocuk geldi ve gülerken ağzımdan kaçırıverdim.

"Şekerkübü abayı yakmış!" dedi Ian duyar duymaz. Böyle düşünmesine başta ne kadar sinirlensem de bütün Harry olayını bilmedikleri için hak verip sadece üzgün hissettim.

Kim olduğunu anlamak için bana nasıl göründüğünü falan sordular. Dört kişi birden aynı anda sorular sorunca biraz gerildim ve iyi kafam yüzünden ağzımda yuvarlarcasına iğrenç bir şekilde görünümünü tarif ettim. Tarifim her ne kadar berbat olsa da hemen anladılar.

Ian ıslık çalıp arkasına yaslanırken Claire birinin bana ilgi duymasının ne kadar hoş olduğundan bahsetti. Sonra aklıma Harry geldi ve çok üzgün hissettim. Gözlerim dolmak üzereyken boğuk sesimle konuyu kapatmak istediğimi dile getirdim, kimse itiraz etmedi.

Sevgilerimle, Louis.

sometimes i just can tell to deathsKde žijí příběhy. Začni objevovat