"Hyung, tek başına yemek yemeye gitmek yerine benimle pratiğe gelmeye ne dersin diye düşünüyordum, bittikten sonra yeriz."
Taehyung dersinden çıktıktan sonra onu çağıran biri vardı, bu kişi elbette Jeongguk'tu. Diğeri ona boş zamanı olduğunu söylemişti, bu yüzden sınıfının önünde onu beklemeye karar vermişti.
"Bilmiyorum, dans edişini göremem ki," dedi Taehyung, gitmek istemiyor değildi, sonunda son dersinden çıktıktan sonra yemeye bir şey alıp eve gitmeyi planlamıştı. Jimin onu hiç dans pratiklerine çağırmamıştı ve onlar pratik yaparken orada olmaya izni var mıydı onu bile bilmiyordu.
"Endişelenme, hyung, bir yolunu bulacağım, güven bana," Jeongguk ona güven verdi, Taehyung hiç olmazsa oradayken müzik dinleyebileceğini biliyordu, yine de en iyi kısmı kaçıracaktı.
Yeni insanlarla tanışmaktan korkmuyordu ama çok insan olacaktı, sonuçta sadece Jeongguk, Jimin ve Hoseok'u tanıyordu. Diğeri geri kalanlarına elbette onu tanıtırdı ve onlar bunu dile getirmese de, Taehyung kendi kendilerine kör bir oğlanın onları görememesine rağmen neden orada olduğunu soracaklarını biliyordu.
"Sadece- rahatsız etmek istemiyorum-"
"Hyung, ben seni davet ediyorsam bu her şeyin yolunda gideceğinden emin olduğum içindir."
Taehyung bunun ne anlama geldiğini bliliyordu, kimse soru sormayacaktı, kimse onu rahatsız etmeyecekti, Jeongguk bunun yaşanmayacağından emin olacaktı, bu yüzden o da onayladı ve Jeongguk ciddi ortamı bozarak mutlu olduğunu belirten bir ses çıkarttı. Taehyung kıkırdadı, Jeongguk'un elini tuttuğunu fark etmedi bile, fakat biraz sonrasında yürürken farkına vardı, Jeongguk elini çekmediği için Taehyung kendi kendine gülümsedi.
Jeongguk haklıydı, onu takımın geri kalanına çabucak tanıtmıştı, Taehyung sadece birkaç ismi ezberleyebilmişti ve bunlar Jeongguk'un yakın arkadaşlarından bazıları olan Yugyeom, Minghao, Mingyu idi, diğerleri de duyduğu her ismin karışımlarıydı, isimleri öğretmesi için Jeongguk'a sorması gerekti, doğru olmayan isimle birisine seslenmek istemiyordu. Herkes onu mümkün olan en samimi yolda selamladığında Jeongguk oturması için onu su şişelerini ve havlularını koydukları banka yönlendirmişti. Şimdi orada oturuyordu, tahtadan bankın üzerinde bacaklarını birleştirmişti böylece dans ederken ona birisi yaklaşırsa bir engel oluşturmazdı.
Dans ettikleri müzik çok güçlüydü, bas sesi o kadar kuvvetliydi ki Taehyung aynaların sallandığını hissedebiliyordu. Hoseok ana dansçı olmakla birlikte koreografilerinden de sorumluydu, bu yüzden hareket ederlerken birini düzelttiğini veya pa pa pa sesleriyle zaman verdiğini duyuyordu. Taehyung onları göremiyordu fakat yine de farklı bir yolda dans edişlerini, parkede çıkan ayak seslerini, bir şarkı bittiğinde nasıl sesli nefes aldıklarını, bir kere daha denemek üzere birbirlerini nasıl desteklediklerini hissedebiliyordu.
Taehyung yakın olduklarını hissedebiliyordu, onları göremese de senkronize olduklarından emindi, sonuçta boş yere üniversitenin en iyi takımı değillerdi.
Taehyung ne kadar uzun süre pratik yaptıklarını bilmiyordu ve grubu rahatsız etmemek için telefonundan saatin kaç olduğunu öğrenmek için ses çıkarmak da istemiyordu ama bir saatten fazla olduğuna emindi, normalde bir buçuk saatten fazla dans etmediklerini biliyordu çünkü o zaman aşırı yorulup hata yapmaya başlıyorlardı.
Taehyung'un yine bilmediği son şarkıdan sonra, Hoseok 'bugünlük bu kadar, iyi iş çıkardınız çocuklar' dedi ve rahatlama sesleri bunu takip etti. Taehyung herkesin ona, ya da muhtemelen, şişelerine ve havlularına yaklaştığını duydu. Burnunun çok iyi iş çıkarması pek yardımcı olmuyordu.
YOU ARE READING
i'm fine, if you ask
FanfictionHer gün uyanıp gözlerini açtıktan sonra karanlığı görmeye devam etmek Taehyung'un kimsenin başına gelmemesini dilediği bir şeydi, bu en kötüsüydü işte, her sabah tekrar ve tekrar bunun bir rüya değil de gerçek hayatı olduğunun farkına varıyordu. Art...
