8|gözyaşları bizden çok şey götürür, sonra yarım kalırız.

61 17 4
                                    

Gece... Canım gece saklıyor yine beni. Üzerimi örtüyor, görünmez ediyor tüm iyilerimi ve kötülerimi. Sonra yok oluyorum, siliniyorum dünyadan. Hiç yaşamamış gibi oluyorum, zaten hiç yaşamayı istememişim. Hiç sevmemiş gibi oluyorum, duygularım kayboluyor, artık beni insan eden hiçbir şeye sahip değilim. Sonra beni ben yapan her şey siliniyor da, tüm her şeyim alınıyor benden. Soğuk bir mezar taşını bile arzulayamıyorum.

Gidiyorum. Belki iyi, belki kötü biri olarak ama asla ve asla iyi ya da kötü oluşum hakkında bir karar veremiyorum. İyilerimi yavaşça alıyor benden dünya; sevgimi, güvenimi, yaşama isteğimi... iyi olarak nitelendirilebilecek her şeyimi... Kötülerim yine bana kalıyor. Sonra yine tüm korkularımla, nefretimle ve kalp kırıklıklarımla başbaşa kalıyorum. Ve tamamiyle yok oluyorum.

Gecenin üzerimi örtmesini fırsat bilerek içime fazla gelen her zerre şeyin gitmesine izin veriyorum. Gözyaşlarımı rehber ediyorum onlara, varsın ki artık içimde benden çok yer edinmesinler, beni daha derin duygulara boğmasınlar, zaten ölmüş olan ruhuma sunulan beyaz gülleri soldurmasınlar diye. Ama onlar öyle anlamıyor. Gidiyorlar. Evet gidiyorlar fakat yarım bırakıyorlar beni. İçimdeki sevgiyi beraberinde götürüyorlar, gülüşlerimi çekip alıyorlar dudaklarımdan, kurup kurabileceğim tüm süslü cümlelerimle gidiyorlar. Gözyaşlarım içimdeki ölüm hasretini, öldürdüğüm güllerime olan mahcubiyetimi alıp götürmek yerine, içimde az da olsa kalan nefes alma isteğini götürüyorlar. İyilerimi... iyi olarak adlandırılabilecek her şeyimi... Sonra ben yine yarım kalıyorum, beni ben yapan her şeyimden sadece nefretim kalmış ve artık nefes almak bile istemiyorum.

Ufak tesellilerime sığınıyorum. Yok olup gitmeden önce biraz da olsa yaşadığımı hissedebilmek için kendimi avutuyorum. Kötü oluyorum, kötü bir katil oluyorum. Ve herkes katillerin kötü olduğunu düşünür, aldıkları canların onlardan neler götürdüğünün ise kimse bilincinde değildir. Ve kimse düşünmez bir bitkiyi ya da bir hayvanın canını aldığında katil olduğunu. Onlar katil olduklarını bilmez. Ama ben bilirim.

Artık içimde her saniye büyümeye devam eden nefretimi baskılayacak sevgimin kalmadığını hissediyorum. Korkuyorum. Her saniye daha da parçalandığımı hissediyorum ve daha da kötüsü, bununla başa çıkamıyorum. Sonra ne kadar güçsüz olduğum bir kere daha yüzüme vuruluyor, bir kere daha inciniyorum. Ve bu sefer katilimin getirecek olduğu beyaz güller bile kırıklarımı iyileştirmeye yetmeyecek, biliyorum.

Her şeyin ne kadar yalan olduğu bir kere daha yüzüme çarpıyor. Bir daha ve bir kere daha... Öyle olmaz dediğim her şey daha kötüsüyle sonuçlanıyor. Sonra ben, gerçek bir katil olarak çıkıveriyorum. Artık güllerin katili değil, umutların katili hiç değil, sadece ve sadece insanların katili oluyorum. Küfrediyorum, beni bu hâle getiren her şeye, bu dünyanın nadide çiçeklerini öylece boynu bükük bırakıp giden herkese, bizden kötü olanları değil de iyi olanları götüren tüm gözyaşlarına... İsyan ediyorum fakat dünya benim kelimelerimle değişmeyecek, biliyorum.

"Bilmek zorundasın."

Karanlık odaya, geceye saklanarak fısıldıyorum kelimelerimi. Hiç kimseye, başka. Beni duyup anlayabilecek herkesten kaçınıyorum çünkü ölü ruhumu hiçbir şey iyileştiremeyecek, biliyorum.

"Bu lanet dünya, senin acıların yüzünden durmaz."

Gülüyorum. Söylediklerimin doğruluğuna yanıyorum aslında. Gülüyor da olsam, büyük bir hüzün barındırıyor kıkırtılarım.

"Ve bazen hayallerinle gerçekler arasında kalan mesafeyle başa çıkamazsın."

Söylediklerimin öyle havada kalması isteyebileceğim son şey. O yüzden onları ayaklarımın altındaki yerlere bir bir bırakıyorum. Benden sonra buralarda yürüyecek olan herkesin serpelediğim tüm kelimeleri bilmesini istiyorum. Benim kadar derinden hissetsinler her şeyi, öyle mutluyum diyerek her şeye göz yummasınlar ve zamanı gelirse eğer bir gün, yerlere attığım kelimelerin ağırlığında kaybolsunlar diye.

"Boğulduğunu hissediyorsun, değil mi? Ama bu sadece başlangıç.

Ölmedin! Henüz nefes alıyorsun ve acı çekmeye devam etmen için gereken tek şey bu."

Ne için kendime güveniyorsam gecenin bu geç saatinde ıssız bir yerde öylece etrafı birbirine katarken? Ne için tüm doğrularımı ve yanlış bellediklerimi neden etrafa öylece savurup birinin bana hak vermesini bekliyorsam?

"Ölüyorum dediğinde hiçbir zaman ölmeyeceksin aslında."

Bir kıkırtı, bir gözyaşı ve güçsüzce çıkan bir cümle daha...

"Dünyaya bir şeyleri öğrenmek için geldin ve acıyı iliklerine kadar hissetmeden ölemezsin.

Hayatının hiçbir zaman önemi olmayacak."

Dead RosesWhere stories live. Discover now