S E K İ Z

10.5K 607 409
                                    

Karşımda ki kız korkuyla geri çekildiğinde Yiğit'e baktım. Kasları belirginleşmiş, çatık kaşları derin bir şekilde çatılmıştı. Sık nefesler alıp verirken büyük ve sert adımlarla kıza yaklaşmaya başladığında hiç hareket etmiyordum.

"Size ne dedim ben?!" boğazı yırtılırcasına bağırıyordu. Buna rağmen hiçbir tepki vermiyordum.

"Onunla konuşmayacaksınız demedim mi?! Onun yüzüne bakmayacaksınız, sesini duymayacaksınız demedim mi ben?!" dişlerini kırmak istercesine çıktığından dolayı sesi boğuk ve tıslar şekilde çıkıyordu. Kadınlar başlarını öne doğru eğdiklerinde hışımla Yiğit'e döndüm.

"Ne sanıyorsun kendini sen? Karşındakiler bir kadınken sesini yükseltebilme hakkına sahip olduğunu mu düşünüyorsun?" Benden bu çıkışı beklemiyor olacaktı ki kaşları şaşkınlıkla havalandı. "Dilini keserim senin, Yiğit!" Dişlerimin arasından çıkan sinirli sesim ile kaşlarını çattı.

"Şimdi gidin, hepinizle görüşeceğim." kızlar korkuyla çıkışa doğru giderken sinirli gözlerini bana çevirdi.

Dümdüz bir şekilde ona bakıyordum, hızlı adımlarla önümde durduğunda siniri geçmemişti.

"Onlarla neden konuşuyorsun?!" beni kırmak istemediği belliydi.

Omuzlarımı silkip tabureye yeniden oturduğumda kolumdan sertçe çekildim.

"Sabrımı sınama! Neden konuştun?!" sırıttım.

"Yoksa Yiğit'çik sinirlenmiş mi?" gözlerimi hafifçe açıp gözlerinin içine alayla baktım.

"A-aa tüh! Çok korktum." gözlerinde ki sinir gidip yerini hoşuna gittiğini belli eden bir ifade doldu.

"Küçük Yiğit sinirlenmiş..." alayla sırıtmaya başladığında gözlerimin içine bakıyordu.

"Hem de ne sinir? Seni görünce bir kalktı, anlatamam." uçkuruna düşkün pezevenk.

Bozuntuya vermeden suratımda ki sırıtışı sildim. "İstersen indirebilirim." Derin bir nefes alıp yutkunduğunda adem elması hareket etti.

"Yumruğumu." dediğimde yüzümün dibine girdi.

"Her hareketini biliyorum, reflekslerim kuvvetlidir. Her şeyi sana ben öğrettim." gözlerimi devirdim.

"Tek başarın bu mu yani? Küçükken birkaç şeyi bana öğretmek. " elini belime yerleştirip beni kendine çekerken yüzümü onun göğüslerine çarptı.

Burnuma dolan koku fazlasıyla ferah ve güzeldi.

"Yiğit." kafamı ona doğru kaldırdığımda bana bakıyordu.

"Söyle kızılım." parmak uçlarıma kalkıp boynunu kokladım.

"Defne yaprağı kokuyorsun." gülümsedi.

"Daha bebekken annem beni defne yapraklarının üstünde yatırırmış..." Az önce bağırıp çağırmamış gibiydi, dengesiz herif.

"Hep böyle misindir? Bir gün aşık, diğer gün kalpsiz gibi. Hep böyle dengesiz misindir sen?" burnumun ucuna ufak bir öpücük bıraktı.

"Herkese karşı dengesizim." gözlerimi yavaşça araladım. "Sen herkes değilsin." gözlerine baktım.

Çakır gözleri sevgi dolu bakıyordu, gözbebekleri büyümüştü.

Kaşları gevşemiş, bakışları derinleşmişti erkek güzelliği ona cuk diye oturuyordu. Parmağı ile burnuma hafifçe vurdu.
"Yaptığım şeyleri sorgulamayı kes." sırıttım.

Ateş'in KızılıWhere stories live. Discover now