Taehyung kafasını sesin geldiği yöne döndürdü ve sonunda cevap verecekken bir başkasının sesi onu durdurdu, "Değneğini ona geri ver yoksa bugün bir şeyini kaybedecek kişi sen olursun."
Ses tanıdık geliyordu, Taehyung bir yerlerde duyduğuna, bu yumuşak ama aynı zamanda sert sesi ilk kez duymadığına emindi, sakin ve soğukkanlı yaklaşmaya çalışıyordu fakat gerçekte durum hiç de öyle değildi. Taehyung onları durdurmak için ne söyleyeceğini düşünmeye o kadar dalmıştı ki ne duyduğundan emin olamadı, değneğinin onlarda olduğunu mu söylemişti? Nasıl ele geçirmişlerdi? Alacak kadar yakınlaşmışlarsa onları duyardı.
"Kendimi tekrarlamak istemiyorum," dedi çocuk ve Taehyung masasının yanında, belki de bir adım ilerisinde olduğunu anladı.
Çocuklar gülüyordu, Taehyung onlara durmalarını, değneğini geri vermelerini ve bunu kesmelerini söylemek istedi, fakat bunu isteyen tek kişi oymuş gibi duruyordu çünkü grup gülmeye devam etti ve olaya karışan çocuk da hareket etmeyip masasına yakın kaldı.
"Dişlerini kaybetmek mi istiyorsun?" diye sordu, sakin ses tonunu bırakmıştı, Taehyung sesinden sinirlendiğini ve daha da arttırmamaya çalıştığını anlayabiliyordu. Onun için olay çıkarmasını istemiyordu, sonuçta sadece bir değnekti, değil mi? Yarın Namjoon gidip ona başka bir tane satın alabilirdi, bu onlarda kalabilirdi ve Jimin'i ya da Yoongi'yi arayıp onu kafeden almalarını isterdi, bir bahane uydururdu, kaybettiğini ya da bir yerde unuttuğunu söylerse ona inanırlardı.
Taehyung yüzünü duvara değil de oğlana yönlendirdiğini umarak döndürdü, "Lütfen, yapma, sorun değil, ben hall-"
"Sorun. Geri verip özür dilemeleri gerek, yaptıkları şey komik değil," dedi ve Taehyung'a söylüyor olsa da, sesi diğer grubun duymasına yetecek kadar sesliydi. Taehyung'un konuşmaya vakti olmadı çünkü birisi sandalyesinden çıkarması gerekenden daha fazla ses çıkararak kalktı, Taehyung bunun sadece ayrılan birisi olmasını umarak gözlerini kapattı, fakat adımlar yanında bittiğinde durumun daha da kötüleşeceğini anladı.
Kendi suçuydu, eğer kör olmasaydı bu gerçekleşmezdi ve eğer gerçekleşseydi de kendisine arka çıkacak birisine ihtiyacı olmazdı, onlara kendilerini becermelerini söyler ve giderdi, fakat şimdi gidemezdi, değneğine ihtiyacı vardı.
"Bizi tehdit mi ediyorsun, Jeon?" Ayaklanan kişi söyledi. Birbirlerini tanıyorlardı, Jeon muhtemelen onu savunan kişinin soyadıydı. Soyadı bile tanıdık geliyordu, fakat Taehyung hala ne zaman ve nerede duyduğunu tıpkı sesi gibi hatırlayamıyordu.
"Hayır, Choi, siktiğimin değneğini ver ve sonra da gidip kendini becerebilirsin," dedi Jeon, kelimeler belirgin çıkmamıştı, muhtemelen ya dişlerini sıktığı ya da gerçekten kızmamaya çalıştığı içindi.
"Belki de burada birini becermek isteyen kişi sen olabilirsin," dedi Soohyun, Taehyung onun kim olduğunu biliyordu, biraz önce emin değildi fakat Choi bunu doğruluyordu. Kaza gerçekleştiğinde onlarla olan eski erkek arkadaşının yakın arkadaşlarından biriydi.
"Koyduğumun piçi, nasıl-" Oğlan konuşmasını kesmedi, ya da kestiyse de Taehyung duymadı çünkü sandalyelerin yere düşmesine ve birisinin duvara çarptırılmasına benzer ani bir ses çıkmıştı.
"Dedim ki, ona siktiğimin değneğini geri ver."
Bu cümle ile Taehyung kimin duvara yaslı ve kimin onu yasladığını anlamıştı. Soohyun bundan kesinlikle pişman olacaktı.
"Tamam, adamım. Şaka yapıyorduk, sakin olsan ölür müsün?" Soohyun'un sesi gergin çıkmıştı, Taehyung onun yerinde olsa o da böyle tepki verirdi, diğer oğlanın nasıl gözüktüğünü bilmese de sesi onu korkutmaya yeterdi.
Hışırdamalar ve fısıltılardan sonra, birisi değneğini eline vermiş ve bir özür mırıldanmıştı.
"Önemli de-" Taehyung başladı, fakat çocuk onu bir kere daha bölmüştü.
"Seni duyamadım," dedi, yine masasının yanındaydı.
"Üzgünüm, lütfen beni affet," dedi Soohyun, daha sesliydi, sessizliği bozmuştu. Taehyung parmaklarını değneğinin etrafına sararken kafasını salladı.
"Eğer ona yaklaşırsanız, bütün kemiklerinizin kırıldığına emin olacağım. Şimdi gidip kendinizi sikebilirsiniz."
Hareket eden sandalyelerin sesi kafeyi doldurmuştu, Taehyung grubun ayrıldığını biliyordu, kapıdaki zilin sesi de ona bunu söylemişti.
Tüm bu durum tuhaftı, Jimin ve bazen de Yoongi dışında daha önce kimse ona arka çıkmamıştı. Böyle bir şeyin gerçekleştiği her sefer etrafında ona yardım edecek kimse yokmuş gibi oluyordu, bu durum ona kötü şeyler söyleyen ya da neredeyse düştüğü için ona gülen birisini de içerse, herkes sanki hiçbir şey olmuyormuş gibi davranıyordu, bu yüzden Taehyung buna alışmıştı, ses çıkarmıyor ve olan her ne ise bitmesini bekliyordu. Çoktan Namjoon'dan sonuncu değneğini satın almasını isteyecek cesareti bulmaya çalışıyordu çünkü birisinin araya girip değneğinin ona geri gelmesini sağlamasını beklemiyordu, böyle şeyler ona çok olmuyordu.
Taehyung hareket etmedi, parmakları biri alır ya da kendi kaybeder diye korktuğundan değneğine yapışıktı, sandviçinden sadece iki ısırık almış olsa da ayağa kalkması ve gitmesi gerektiğinin farkındaydı, fakat bacakları hareket etmiyordu, işbirliği yapmak istemiyorlardı. Yüzünü bir şekle sokmuş olmalıydı çünkü hala yerinde durduğu anlaşılan oğlan konuşmuştu. "İyi misin? Bir şeye mi ihtiyacın var?"
Taehyung kafasını salladı, zaten yeterince şey yapmıştı, fakat belki de ismini sorabilirdi. Bu yüzden sordu o da.
Adı Jeon Jeongguk'tu ve Taehyung hala her şeyin tanıdık geldiğini düşünüyordu, ismi de sesi de, fakat onun kim olduğunu anlayacak şeyi hatırlayamıyordu.
"Ben Kim Taehyung. Bana yardım ettiğin için çok teşekkürler, Jeongguk-ssi," kafasını eğerken söyledi.
Diğeri kıkırdadı, "Teşekkür etmene gerek yok, piç gibi davranıyorlardı, doğru olan şeyi yaptım."
"Herkes yapmazdı," dedi Taehyung çünkü doğruydu, bunu neredeyse kimse yapmazdı.
"O zaman ben herkes değilim sanırım," Jeongguk ses tonunu düşük tutarak hemen cevap verdi.
"Evet, sanırım."
"Üzgünüm ama dersime yetişmem gerek, birisi seni rahatsız ettiğinde beni arayabilmen için sana numaramı versem nasıl olur?"
"Bence işe yarar."
KAMU SEDANG MEMBACA
i'm fine, if you ask
Fiksi PenggemarHer gün uyanıp gözlerini açtıktan sonra karanlığı görmeye devam etmek Taehyung'un kimsenin başına gelmemesini dilediği bir şeydi, bu en kötüsüydü işte, her sabah tekrar ve tekrar bunun bir rüya değil de gerçek hayatı olduğunun farkına varıyordu. Art...
third
Mulai dari awal
