9-Atahanlı (Düzenlenmiş Bölüm)

11.9K 554 4
                                    

Mican eşyalarını toplamış,şefleriyle,arkadaşlarıyla vedalaşmıştı.Alışmıştı buraya, gidecek olmak zor geliyordu ama yapacak bir şeyi de yoktu. Albaydan babamı ziyarete gidiyorum diye izini koparan Giray babasına iyi olduğunu bizzat kendisi gösterecekti. Mican hava alanında uçuş saatinin gelmesini beklerken kapıdan içeri giren havalı adamı gördü. Olmaz diye geçirdi içinden yoksa o da mı İstanbul'a gidiyordu? Tesadüfün bu kadarı da olmaz değil mi? Giray gelip yanına oturdu. Tanımaması için çaba sarf eden Mican'ın bu gereksiz tavırlarını görüp yanına gelmişti. Seni dünyanın öbür ucundan bile tanırım Mican Hanım diye düşündü.

"Nasılsın Mican nereye?" diye sordu güneş gözlüğünü çıkararak. O denli havalı bir duruş sergiliyordu ki subay olduğuna inanmayabilirdi.

"İyiyim. İstanbul'a oradan iş teklifi aldım. Yeni bir hastanede işe başlıyorum." Diye gülümseyerek yanıtladı.

Giray mavi bir tişört,gri kapşon ve kot pantolonuyla kusursuz görünüyordu.Üstüne giydiği kapüşonla soğuğa meydan okuyordu.Yeni çıkmaya başlamış sakalları,uzamış saçlarıyla sportif birprofil çizmişti.

Mican ise beyaz kazağı,üstüne giydiği siyah montuyla koyu mavi dar paça pantolon giymiş, yan yana oturdukları hava alanındaki koltuklarda uçuş saatinin gelmesini bekliyorlardı.Dışarıdan görenler onları bir çift sanabilirdi oysaki gerçek bambaşka bir kapıya açılıyordu. Onlar ne sevgiliydi, ne de arkadaş.Birbirlerini birçok kez hayatlarını kurtarmışlardı.Uçuş saatinin gelmesini beklerken Mican bacağını sallıyor bu işkencenin bir an önce bitmesini bekliyordu.

Düşüncelerini ince sesiyle hoparlörden yankılanan kadının sesi böldü.Evet şu anda uçak hava alanına inmişti.Hızla yerinden kalktı Mican,elinde küçük bir çanta vardı.Diğer eşyalarını nakliyatla İstanbul'a göndermiş annesinin evinde bekliyordu.

Mican önden Giray arkadan yürüyordu.Ya İstanbul'u seviyordu ya da buradan ayrılmak istiyordu.Bu kadar hızlı gitmesini bu iki seçenek açıklıyordu.Uçağa binmiş,koltuklarına yerleşmişlerdi.Mican cam kenarında Giray'sa onun yanında oturuyordu.Kemerlerini bağlama zamanı geldiğinde elleri titriyordu genç doktorun.Kendi kemerini takan Giray kafasını yana çevirdiğinde Anka kuşunun kemerini takamadığını gördü.Çok gariptir ki elleri titriyordu.

"Mican iyi misin?"Kafasını kaldıran doktor Giray'a baktı.Anlamış mıydı uçaktan korktuğunu.Yoksa elleri titrediğinden dolayı mı fark etmişti."Evet, ne oldu ki?"Uçaktan korktuğunu söyleyemezdi.Tüm gün boyunca onunla dalga geçmesi kaçınılmazdı Giray'ın."Kemeri takamadıysan yardım edeyim."

"Yok ben hallederim."Giray hızla Mican'ın elini tuttu.Kemerden elleri uzaklaştırdı.Bir şeyi ben yapacağım diyorsa o yapardı.Bu her zaman böyle olmuştu üsteğmen için."Bırak ben yapayım."Kabul etmek zorunda kaldı.Titreyen ellerini ona yapamayacağını gösteriyordu."Tamam."Kemeri taktı ve önüne döndü üsteğmen.Nesi vardı bu kızın diye düşünmeden edemedi.Elini ve bacağını eş zamanlı titretmeye başlatınca ona döndü ve kaçınılmaz olan soruyu sordu.

"Sen uçmaktan korkuyor musun?"Çok dikkatliydi Giray.Onun uçmaktan korktuğunu şıp diye anlamıştı.Ama Mican ayak diretmekten kendini alamadı."Ne?Saçmalama.Yok öyle bir şey.Hem uçmaktan kim korkar ki?Uçmak çok güzel bir şeydir.Martılar,güvercinler bunların hepsi çok güzel uçuyor."Konuştukça daha da dibe batıyordu Mican.Daha fazla saçmalamayıp sustu.Hem nasıl anlamıştı ki uçmaktan korktuğunu... "Kemerini takamamalar,ellerini ve bacağını titretmen,bunlar sadece bir noktaya çıkıyor."Mican'da korku kendini yavaş yavaş göstermeye başlamıştı.Heyecan basmıştı doktoru bu yüzden solunumu baskılanmıştı.

Yeşil BeyazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin