26-Künye (Düzenlenmiş Bölüm)

6.8K 339 4
                                    

"Akşam akşam benden kek yapmamı istediğini söyleme." Diyerek gözlerini şaşkınlıkla açtı. Mican'ın yanağına hızlıca bir öpücük kondurup masum çocukların attığı bakıştan atmaya başladı. Kek yapmayacak olsa bile bu bakıştan sonra yapmaya başlayabilirdi. Sinirlenip minik kek kalıplarını tezgâhın üzerine koydu.

"Neyse yapalım bakalım." Diyerek omuzlarını düşürdü. "Seni sevdiğinden yapıyorum demiyorsun da." Diyerek gülümsedi ve kafasını Mican'ın boynuna gömdü. Küçük kızlar gibi kıkırdamaya başlayınca neden güldüğüne bakmak için başını kaldırdı ve eşsiz beyaz incilerle karşılaştı. Bu genç doktor Giray'a fazla mı mükemmel geliyordu ne? İnsana sevdiği hatasız gelirdi.

"Neden güldüğünü sorabilir miyim doktor hanım?"

"Hastaneden taburcu olurken de beni öpmüştün aklıma o geldi."

"İstersen tekrar öpebilirim." Mican'ın arkasından çekilip kalçasını tezgâha yasladı ve kollarını çaprazladı, kamuflajın ceketini çıkarmış, daracık olan yeşil tişörtü de kaslarını belli edercesine duruyordu. Boynundan sarkan ama tişörtün içinde gizlenen künyesi olmalıydı diye düşündü. Tişörtün içinden çıkardı ve incelemeye başladı. Rütbeliler künye takmazdı ki.

Giray ATAHANLI

1988- İZMİR/ÇİĞLİ

AB Rh +

"Giray rütbeliler künye takmaz neden sen takıyorsun?" Bu sırada künyeyi elinde evirdi çevirdi.

"Çanakkale'de şehit olan askerden ne farkım var ki benim? Bende onlar gibiyim. Ondan dolayı kendime özel künye yaptırdım, onlardan farkım olmasın diye." İçtenlikle gülümsedi Mican. Sevdiği adam böyle yüce bir görevde yer alıyor olması onu hem mutlu ederken hem de üzüyordu. Ona zarar gelmesin istiyordu. Onu kaybetme düşüncesi bile aklını yitirmesine neden olabilirdi ama amansız bir kurşun ne zaman kime geleceğini seçemiyordu. Belki onların sonu mutlu bitecekti. Evlenecekler ve aynı Mican'a benzeyen çocukları olacaktı. Bunu zaman gösterirdi. O anı telefonun sesi bozdu. Hemen masaya uzanıp aldı ve açtı.

"Efendim Sümeyra." Acaba kötü bir haber mi vardı? "Telefonu hoparlöre al Giray'da duysun." Telefonu hoparlöre aldı ve elinde tutmaya başladı. Giray Mican'a baktığında bilmiyorum dercesine dudak büzdü. "Dinliyoruz." İkisi de Sümeyra'nın söyleyeceği şeylere dikkat kesilmişlerdi. "Gözümüz aydın Savaş uyandı. Patatesleri hazırla Giray üsteğmenim."

"Uyandı mı çok şükür. Şimdi durumu nasıl peki?"

"Uyandı ve neredeyim diye sordu. Beş dakika konuştuk yoğun bakımdan çıktım hocaya haber vermek için. Tekrar geldiğimde uyumuştu, şimdi hala uyuyor. Gidip hocaya beni ispiyonlamazsanız çok sevinirim. Ne de olsa yasakları çiğniyorum." Savaş'ın uyanmış olması Giray'ın omzundan büyük yükü kaldırmıştı. Şimdi kardeşi için kötü planlar yapabilirdi.

"Tamam, canım çok teşekkür ederiz. Savaş uyandığında olacakları bir güzel anlatırsın. Giray'ın ne kadar korktuğunu da söyleyebilirsin."

"Onun yüzünden açığa alındığımı da belirtirsen çok sevinirim Sümeyra." Giray'ın açığa alınmış olması onun için şu anlık bir şey ifade etmiyordu. Sonuçta silah arkadaşı uyanmıştı varsın dünya yıkılsın umurunda olmazdı. "Emredersiniz üsteğmenim. Bu arada Arslan annende kalacakmış canım beklemeyin diye bana mesaj attı." Sözde Mican'larda kalacak olan Arslan eve dahi uğramaz olmuştu. Varlığıyla yokluğu birdi. Çaldığı müzik grubu için çok sıkı çalışıyorlardı. İyi bir grup olmak için ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorlardı. Giray bu söylenen söze gülümsedi ve Mican telefonu kapattı, masaya koydu. Hazırladığı kek karışımını kap kek kalıplarına koydu ve kadeh kaldırır gibi kaldırdı.

Yeşil BeyazWhere stories live. Discover now