bölüm 25 «inanmayış»

1.4K 130 27
                                    

"Yalan söylüyorsun büyükanne." Sehun'un ilk cümlesi bu olmuştu. İnanmayacağını biliyordum. Lavinia'nın nasıl biri olduğunu ben anlatsam asla inanmazdı. Lakin büyükannesine inanacağına emindim. Beni yanıltmıştı. Gerçekten Lavinia'ya kör kütük aşıktı. Gözü kör olmuştu. Beni geçtim bebeğini bile düşünmüyordu. O derece ona bağlı olması hastalıktı. Artık kendime değil Sehun'a da üzülüyordum. Lavinia'yı isteyerek sevmiyordu belki de aralarındaki mühür onları bağlıyordu. Mühür gibi kutsal bir şeyden nefret edeceğimi hiç düşünmezdim.

"Sana yalan söyleyebilecek son insanım Sehun. Bunca zaman sustum. Ama artık konuşma vaktim geldi. Sen benim torunumsun. Ve torunumun üzülmesine dayanamam. Lavinia ile aranızda olan mühürü bozmak için her şeyi yapacağım çünkü o sandığın gibi biri değil." Oh büyükannenin dediklerini dinliyor gibi değildi. Konduramıyordu belki de Oh büyükannenin Lavinia'yı kötülemesini. Arada bana bakıyor sonra gözleri doluyordu. Ben gerçekten ciddiyim. Bıkmıştım artık. Madem biz olamıyorduk. Her şeyin bitmesi daha iyiydi.

"Sana ne desek boş biliyorum Sehun ama ben Luhan'ın arkasındayım. Madem Luhan yerine Lavinia'yı seçiyorsun gerçi bir seçim yapmış değilsin. En kısa zamanda Luhan'dan boşanıyorsun ve onun yüzünü dahi görmüyorsun." Sehun şaşırmış bir şekilde Oh büyükanneye bakarken ben ne diyeceğimi bilemiyordum.

"B'ben yapamam büyükanne. Seçim yapamam. Beni anlamıyorsunuz bile benim yerimde olsanız siz ne yapardınız? Lavinia ile olan mührü bozmak istemiyorum mu sanıyorsunuz ben her an istiyorum. Luhan'ın yanında onun değişen duygularını bebeğimizin karnında büyüyüşünü görmek istemiyorum mu sanıyorsunuz ama yapamıyorum ikisini de bırakamıyorum şimdi söyleyin bana ben ne yapayım?"

"Yapacak şey çok basit ikisinden de vazgeçeceksin." Adam çok haklıydı. İkimizden de vazgeçecekti. Üzülecektik ama alışacaktık da.

"Bu imkansız!" Demişti Adam ona yumruk atmadan önce. Yana savrulan yanağını görünce acımışmıdır diye düşünmekten alamadım kendimi. Yine onu düşünmeden edemedim.

"Bana bak Oh Sehun bu yumruğu atmamın nedenini sana daha sonra söyleyeceğim. Eğer sessizlik yeminim olmasa seni şurada tekme tokat döverdim. Dua et yaşanmadan olabilecek şeyleri söyleyemiyorum." Adam'ın söyledikleriyle afallamıştım. Yumruk atışı iyi yönde miydi yoksa kötü yönde miydi merak etmiştim. Keşke şimdi söyleyebilseydi ve içimdeki kuşku geçseydi.

"Yeter! Sensiz olmayı da seninle olmayı da öğrendim. Keşke karnımdaki bebek yüzünden seviyor olsaydım seni unutmam kolay olurdu. Ne yazık ki seni o olmadan da seviyordum. Onu henüz hissetmemişken. Hiç empati yapmadın değil mi? Benim yerimde olmayı hiç düşünmedin. Düşünseydin bana bunları yaşatmazdın. Sen beni hiç sevmedin ki Sehun. Sevseydin kıyamazdın bana. Lavinia'yı seviyorsun çünkü bana kıyıyorsun. Ben artık bu evliliğe devam etmek istemiyorum. Çünkü beni sevmeyen bir adamla evli kalmaya dayanamıyorum." Sözcükler bir bir dökülmüştü ağzımdan. Söylerken canım çok yanmıştı. Ama doğruları söylemiştim. Artık bir son vermeliydik. Madem onu seviyordu ona gitmeliydi.

"B'ben..." diyebilmişti. Haklı olduğumu o da biliyordu.
"Seni seviyorum Luhan." Nedense hiç inandırıcı değildi. Devamında Lavinia'yı sevdiğini de söyleyeceği için inandırıcı gelmemişti.

"O sandığın gibi biri değil. Bunu öğrendiğinde çok pişman olacaksın." Gerçekten çok pişman olacaktı ve bana geri döndüğünde onu kabul edeceğim için kendimden nefret edecektim.

"Neden hepiniz onu kötülüyorsunuz anlamış değilim! Büyükanne sen bile onu kötülüyorsun!" Cidden çok sesli gülmüştüm. Gülmemse sinirdendi. Artık sinirden kafayı yiyecektim. Bir insan bu kadar mı kör olurdu!

tvingad fru :: hunhan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin