bölüm 5 «hayal kırıklığı»

4.7K 405 152
                                    

"Baekhyun, Eun'u al ve babamların evine git!" Chanyeol hyung kolumdan sürükleyip beni içeri ittiğinde söylemişti. Gözlerimden yaşlar süzülürken Baekhyun hyung kocasına itaat edip kucağında uyuyan Eun'la evden çıkmadan önce bana üzgünce bakıyordu. Belki onlara yalan söylediğimi başından beri biliyordu ve gelip benim anlatmamı bekliyordu. Onunda gözlerinde gördüğüm hayal kırıklığıyla dudaklarımdan bir hıçkırık firar etti. Kesinlikle her türlü sözü hak ediyordum. Bana bağırmalılardı gerekirse hak ettiğim için vurmalılardı ama o bakışı bana göstermemelilerdi. Hayal kırıklığı dolu bakışlarını görmek kalbimi bin parçaya bölüyordu. Her insan hata yapardı ama benim yapma lüksüm yoktu. Ailemi üzmeye hakkım yoktu. Onları endişelendirmeye hakkım yoktu. Babam sınırı geçtiğimi öğrense ve beni bir odaya bile kapatsa razıydım. Dediği hiçbir şeye ya da bakışlarına gücenmezdim. Lakin Chanyeol hyung... O benim hem annem hem babam gibiydi. Anne ve babamdan çok o benimle ilgilenirdi. Onu hayal kırıklığına uğratmak benim için katlanılmazdı.

Beni barın çıkışında görmesinin üzerine hiçbir şey demeden yürümeye başlamıştı ve biz dakikalar belki saatlerce eve kadar o önde ben onun arkasında yürümüştük. Sonra parka yaklaştığımızda Sehun'u beklediğim banka oturmuş bende hemen yanına kıvrılmıştım. Ölüm gibi bir sessizlikten sonra soğuk ses tonuyla "Luhan konuş!" diye yüksek sesle bağırmıştı. Koca parkta sesi yankılandığında irkilmiştim. Zaten titriyordum bağırışıyla daha fazla titremeye başlamıştım ve çoktan ağlıyordum. Chanyeol hyung esasında çok iyi niyetli ve her şeyi konuşarak halledebilen biriydi. Zorda kalmadıkça ya da damarına basılmadıkça şiddete başvurmazdı. Bazen de öyle değişik bir kişiliğe bürünürdü ki onu tanıyamazdım. Önce hiçbir şey olmamış gibi davranırdı ve sonrasında karşındaki en yakının olsa bile umursamaz bağırırdı. Şuan da o haline bürünmüştü ve ben çok korkuyordum.

Her şeyi en başından hıçkırıklarımla beraber anlattım. Bu kez hiçbir yeri atlamadım. Sehun'un beni öptüğü yerleri bile anlattım ve her kelimemle beraber sokak lambasının vurduğu ışıkla yumruklarını sıkışını fark ettim. Sonra bir anda ayağa kalktı ve elini uzattı. Muhtemelen arabamın anahtarlarını istiyordu. Cebimden çıkarıp verdiğimde elimden sertçe alıp sürücü koltuğuna geçti. Hemen yanındaki yerimi alırken emniyet kemerimi taktım. Kemeri sıkıca kavrarken gözlerimi kapadım. Nefeslerim düzensizleşmeye başlamıştı. Kalbim hiç olmadığı kadar hızlı atıyordu ve korkuyordum. Çünkü Chanyeol hyung arabayı çok hızlı kullanıyordu. Korkuyordum çünkü kaza yapabilirdik. Bu yeni bir şey değildi. Bir kere yaşamıştım ve bir ikincisini yaşamayı bünyem kaldırmazdı. Bu ilk vukuatım değildi. Ben aynı hatayı yine yapmıştım. Onlara yalan söylemiş ve kandırmıştım. Sonunda ise yine Chanyeol hyung yalanımı yakalamış, bulmuştu beni. Sürekli başıma dert alıyordum. Akıllanacağım yerde ise yine aynı şeyleri yapıyordum. Chanyeol hyunga bir söz vermiştim ve o söz şimdi aklıma geliyordu.

"Söz veriyorum, hyung. Bir daha olmayacak. Sana yalan söylemeyeceğim ve her şeyi sana anlatacağım." Bu sözü geçen sene vermiştim. Kıt hafızam ise unutmuştu. Şimdi aklıma dolan o anılarla hıçkırdım. Uslanmayan güçsüz, baş belası bir plinius'tum. Keşke bir servius olsaydım. Onlar gibi duygusuz ve acımasız olsaydım. Duyguları ve aile kavramını önemsemeyen biri olsaydım o zaman bu kadar sulu göz olmazdım. Chanyeol hyungu umursamazdım. Kimse için ağlamazdım.

"Biz önemli değiliz tamam mı?! Lanet olasıca o evlilik olmayacak! Sen o çocukla bir daha görüşmeyeceksin! Okuldan eve, evden okula gideceksin! Olmadı seni yurtdışına babamın (öz babası) yanına göndereceğim! Duydun mu beni, Luhan?!" Başımı salladım. Gözlerimden süzülen yaşları kollarıma silip Chanyeol hyungun koluna asıldım.

tvingad fru :: hunhan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin