79-Gerisi Bende!

Beginne am Anfang
                                    

"Lan aldılar, içeride doktorlar var bilmiyorum işte lan bilmiyorum!"

Namık ve Bulut'u birbirlerinden uzaklaştırdıkları sırada doktor çıkmıştı müdahale odasından ve kalabalığın dağılmasını rica etmesinin ardından "Yakını kim?" diye seslendi.

Namık, Eren ve Bulut aynı anda "Ben" diye karşılık verdiklerinde doktor sabırla sıktı dudaklarını ve "İyi, üçünüzü de şöyle alayım" dedi ve kendi odasının olduğu tarafı işaret ederek ilerledi.

Odaya geçtiklerinde Bulut hiç beklemeden "Ne... Ne oldu Allah aşkına iyi deyin?" dedi.

Namık da bekleyemedi, doktorun oturmasını beklemeden "Kendine geldi mi?" dedi.

Doktor sandalyesine oturmasının ardından üçüne de oturmalarını işaret etti ve "Göğsüm ağrıyor falan dediği oldu mu bu delikanlının?" dedi.

"Yoo.. Yok olmadı. Olmadı değil mi?"

"Olmadı. Ben de duymadım"

"Ben de duymadım, ni-niye sordunuz nedir durum?"

Doktor soğuk kanlılıkla üçüne birden kısa bakışlar atmıştı ve ağır ağır açıklamaya başladı.

"Bu delikanlı kötü bir şey mi yaşadı? Bir yakının ani ölümü, ne bileyim herhangi yoğun strese sebep olacak şeyler?"

"Baygınlık geçirdi değil mi sadece? Oluyordu çünkü öfke nöbetleri falan he?"

"İsminiz nedir?"

"Namık"

"Namık Bey, üzülerek söylüyorum ki yakınınızın bir defa kalbi durdu, uzun uğraşlar sonucu hayata döndürmeyi başardık ama şiddetli bir kalp krizi geçirdi, genelde bu şiddette oluşan kalp krizleri kendini tekrarlayabiliyor."

"Ne demek şimdi bu?"

"Bu birkaç saat önemli, krizin şiddeti riski de arttırıyor maalesef. Herhangi bir hastalığı var mıydı?"

Üçü de ayrı ayrı doktora odaklanmış, söylediklerini dikkatle dinliyorlardı. Namık bir an için kalbi durdu kelimelerine takıldı. Riskin hala devam ettiğini söyleyen doktora korkuyla baktı ve eli sürekli olarak titreyen telefonuna yaklaşmak istemedi. Meraklanan Cevdet'in kaçıncı aramasıydı bilmiyordu. Ekrana bakarak doktorun söylediklerini düşünüyordu ve çaresizce koridordaki sandalyelerden birine oturup başını eğdi.

Sağ tarafına oturan Bulut'a baktığında yanağına süzülen yaşlarını sildi ve biraz daha doğrularak oturmaya başlayıp "Ne oldu? Allah aşkına söyle?" dedi.

"Annesi... Annesi gerçeği bul demiş. Anneannesine geldik. Abi yemin ederim bilmiyorum. Kadına sordum kimsesiz olduğunu söyledim diyor. Ne demek o diyorum bir bok anlatmıyor"

"Kimsesiz mi?"

"Aynen."

Namık, ellerini sabırla dudaklarının üzerine bastırarak düşünmeye devam etti. Annesinin hangi gerçekten bahsettiğini anlamaya çalışırken yeni bir oyunla tekrardan şansını denemiş olabileceğini düşündü fakat kafası tamamen karışmış durumdaydı ve ne düşünürse düşünsün içine sinmiyordu.

Saçlarımdan Bileğine   Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt