..ثُمَّ إِلَيْهِ تُرْجَعُونَ..
(...sonra da ona döndürüleceksiniz...)
"benim hikayem bir adamla başladı"
Meryem... Geçmişini unutan kanadı kırık bir güvercin.Cihangir... Bir ay kadar parlak ve heybetli. Fatıma... Pamuk elli narin bir çiçek...
Kanad...
"Maryam" Bir adım attı. Bir adım geri çekildim. İki adım daha yaklaştı.
"Kaçma benden" "Konuş!!"
Sesim kulaklarıma çarptı. Daha da yüksek sesle tekrar ettim "Konuş, hadi anlat!"
Bir adım daha geldi. Gözlerindeki yaşları artık durmuyordu. "Ben özür dilerim" Bir hawaii fişek daha patladı. " Eveet! " Alkış sesleri duyuluyordu. "Neden özür diliyorsun?" "Hatırlamıyor musun?" Her cümlesinde bir fişek daha gökyüzünü aydınlatıyordu. "Hayır."
Yankılanan sese kulak kesildim.
"Ben de sizleri bir ömür boyu karı koca ilan ediyorum. Allah sizleri bir ömür afiyetle mesut bahtiyar eylesin."
"Bak her şeyi sana anlatacağım. Ama benimle sakin bir yere gel lütfen"
Elini uzattı. Önce eline uzunca baktım. Sonra parçalanmış aynadaki görüntüm gözüme takıldı.
Bu sırada düğündeki uğultu arttı. Kapının aralığından Cihangir'in hızla masalara doğru yöneldiğini gördüm. Göğsüme endişeli bir bıçak saplandı.
"Fatıma anne!"
...
"Fark edemeden bir sürü şey delip geçti aramızdan. Bir sürü kuru his. İçimizi oyan bir sürü kuş uçup geçti günler içinden. Yedi buçuk ay sonunda bize kalan sadece bir boşluk sanki. Ama ya hiç tanışmasaydık? Ben Meryem olabilir miydim?"