Kader

857 115 9
                                    

Herkese merhaba! Sınavlarım başlayana kadar bir bölümcük sıkıştırmak istedim ve sizlere şaşıracağınız tatlı mı tatlı bir bölüm yazdım.

Bolca yorum yapmayı ve dualarınızda bana da yer vermeyi unutmayın! Sevgilerimle..

5.02.20

...

"Seher'i kaybetmemin üzerinden  1 hafta geçti. Koskocaman bir hafta. Buraya gelişimin üzerinden geçen 7 aydan daha hızlı geçen büyük bir boşluk..."

Derin bir nefes bıraktım. Kafamı duvara yasladım. Tavanı izliyordum.

"Allah beni sevmiyor mu Şeyma?"

"Allah beni sevmiyor mu Şeyma?"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Kısa süreli bir sessizlik oldu. Bir adım kadar yanıma kaydı.

"Seviyor elbette neden sevmesin?"

"Peki neden o kadını benden aldı?"

"Ölüm kaderdir."

"İnsan düşünmeden edemiyor. Ölüm kader, evlilik kader, yaşamak kader, tanışmak kader! Peki benim kaderim neden bu kadar kötü? Ben ne yaptım?"

Telaşla yanıma oturdu. Gözyaşlarım süzülürken yüzümü ellerinin arasına aldı.

"Ah güzelim. Sakın ola isyana gitmeyesin. Allah bir kapı kapıyorsa bin kapı açar. Sen bilemezsin. Vakti zamanı elbette vardır. Güzel şeyler olacak demek her zaman istediklerimiz olacak demek değildir. Senin istediğin sana şerdir. Bilemezsin."

Dudaklarım büzüldü.

"Aylardır kendi peşimden koşuyorum. Kendi gölgemi kovalıyorum.Ama asla yetişemedim."

"Olabilir. İnsan hayatı engebeli bir dağ yolu gibidir. Düzlüğe çıktım sanırsın ama zirve daha da uzaktadır. Kendini koyverme. Hadi toparlan."

Gözyaşlarımı parmağıyla temizledi, sırtımı sıvazladı. Bu sırada Şeyma'nın annesi içeri girdi.

"Siz ne yapıyorsunuz burada? Kızım akşama kına gecen var sen hala oturuyorsun. Terziye git elbiseni al, yüzüğün bol geliyormuş git değiştir. Bir sürü işimiz var."

Cebinden bir miktar para çıkarıp Şeyma'ya uzattı. "Dilruba hazır sizi bekliyor aşağıda."

Şeyma'ya fısıldadım.

"Ben gelmesem."

"Olmaz!"

Israr edemedim. Şu hayatta üç kişiye karşı hüküm koyamıyorum. Biri gerçekten kalben yardım etmek isteyen Şeyma, biri boyalı pamuk elli Fatıma annem, biri de kalın gövdeli ağacım Cihangir...

Aşağıya indiğimizde bizi Dilruba karşıladı. Elleri cebindeydi ve rüzgardan uçuşan şalı yüzünü yalıyordu. Kaşlarını çattı.

"Nerede kaldınız?"

MERYEMWhere stories live. Discover now