SL-ÖZEL BÖLÜM 3

10.5K 633 228
                                    

"Buraya neden geldik?" Doruk'a beklentiyle bakarken sonunda ısrarlarıma dayanamayıp anlatmaya başlamıştı.

"Semih, Yaren'e evlenme teklifi edecekmiş." 

"NE?" diye bağırdığımda ellerini kulaklarına kapatmıştı.

"Sağır oldum sanırım."

"Sanırım bende.." diyen Gökhan'a bakıp gözlerimi devirdiğimde "Yiyorsa Doruk'a da yap." dedi.

"En yakın arkadaşımın yanında olmam gerekmez mi?" Kafasını olumsuz anlamda sallayan Dorukla kaşlarım havaya kalkmıştı.

"O zamanlar bir şeyler çevirdiğimizi anlardı."

Peki Yaren zeki bir kızdı. Arabadan indiğinde bende inip yanıma gelmesini bekledim. Nereye gideceğimizi bilen tek kişi Doruk'tu.

Gökhan ve Rüya'da inip yanımıza geldiğinde Doruk elime doğru uzanıp tuttu. Gülerken elimi havaya doğru kaldırıp yüzüklerimin olduğu yeri öptü. Gülmeye devam ederken omzuna doğru yaklaşıp bir öpücük bıraktım.

"Cilveleşmeleriniz bittiyse artık gidelim!" Gökhan'a sert bir şekilde baktığımda Rüya elini Gökan'ın kafasına sarmıştı. 

Doruk yürümeye başladığında ona ayak uydurmaya başlamıştım. Küçük bir gölün kenarına geldiğimizde gözlerimi kısarak etrafa baktım. İskelenin ucunda duran bir kaç tane kayık vardı.

"Biz bunlara binersek kesin düşerim." Doruk gülerek bakışlarını bana çevirdiğinde yavru köpek bakışlarımı atıyordum.

"Arkadaşının evlilik teklifini berbat mı edeceksin?" Kafamı aşağı eğip yürümeye başladığımda, Doruk bana yetişip kolunu omzuma attı.

"Nişanlını beklemeden gitme." Hatırlattığı şeyle bakışlarım elime inerken nişan yüzüğümüze ve evlenme teklifi ederken taktığımız yüzüğe baktım. Orada duruyorlardı. En azından saçma şeyler yapıp kaybetmemiştim.

Doruk kayığa binip elini bana doğru uzattığında elini tutup dikkatle bindim. Yavaş hareketlerle otururken Doruk gülerek "Düşecek olursan tutarım sakin ol." dedi.

Kaşlarımı çattığımda gülerek kürekleri alıp gölün ortasına doğru gitmeye başladı. Bakışlarımı kıyıya çevirdiğimde Gökhan ve Rüya'nında kayıklara bindiğini gördüm. Hemen arkalarında ne zaman geldiklerini bilmediğim Buse ve Ömer vardı.

Göz ucuyla Doruk'a baktığımda kürekleri bırakıp beni izlediğini gördüm. Bakışlarımı ona çevirip gülümsediğimde bana doğru uzanıp yanağımı okşadı. Elini tutup "Ee biz ne yapacağız?" dediğimde bana doğru yaklaşıp yanağımı öptü.

"Bunu yapabiliriz?" 

Gülerken "Doruk!" dedim. Ellerini havaya kaldırıp salladığında gülmeye devam ediyordum.

"Şunları yakıp göle bırakacağız." dediğinde gösterdiği yere baktım. Bir kabın içinde bir sürü mum vardı. 

"Ee bunlar nasıl su üstünde duracak?"

"Duruyormuş. Semih öyle dedi." Omuzlarını silkip cebinden iki tane çakmak çıkardı. Birini bana uzatırken alıp elimi kaba attım. Bir kaç tane mum alıp birini yaktıktan sonra yavaşça göle bıraktım. Gerçekten batmayıp suyun üstünde durmuştu. Dikkatle muma bakarken "Semih ve garip bulduğu şeyler." dedim. 

"Hadi kızım seri!" diye bağıran Gökhan'a bakıp dil çıkardığımda onların çoktan bir sürü mum yakıp göle bıraktıklarını görmüştüm. Doruk'a dönüp "Hadi onları yenelim." dedim. Doruk kafasını ciddiyetle sallayıp mumları bir bir yakıp göle bırakmaya başladı. İkimizde saçma sapan şeylere hırs yapıp böyle olabiliyorduk. Ama şu an çok tatlı görünüyordu.

SAYKO LİSEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin