6.Bölüm (Kurallar)

4.6K 274 394
                                    

Kemiklerim ağırıyor!
Söz verdiğin herşeyin ağırlığını taşıyorum.
Boş sözlerin ağırdı!

Bu bölümü canım Yesimynr 'a armağan ediyorum iyi ki varsın canım benim ❤

İthaf isteyen olursa bölüm sonunda belirtebilirsiniz!

Selam yine biz geldik 🤭

Bölüm Şarkısı: Yalnızlık Senfonisi

Keyifli okumalar diliyorum ☀️


Şimal

Karanlıktan korkmuştur her çocuk küçükken ben korkmadım! Çok koştuğumda annem bağırmadı arkamdan, koşma kızım terlersin diye. Ben annemi en son 8 yaşımda duydum. Sesi silindi gitti kulaklarımdan yüzü ah o yüzü göz kapaklarıma çizilmiş bir resim gibi kaldı akıl süzgecimde. Tek bir resmi vardı elimde kalan  o da yok şimdilerde. Bir kavga seansımızda alıp şömineye atmış ellerim yana yana çıkarmaya çalışırken dayaktan hastanelik edilmiştim.

14 yaşında bir kız çocuğu kaçsam kaçamazdım ondan, sığınacak tek limanımdı Acar ailesi. Haldun amcam babamdı Yekta evet o şuan yüzümdeki eğreti gülümsemeyi görmenizi isterdim artık abi bile diyemeyeceğim kadar uzak bana yada daha da yakın.

Hastane odasında ellerimde sargılar yatağımın bir tarafında uyuklayan canım arkadaşım Yağmur diğer tarafında Yekta gözünü dahi kırpmadan bana bakıyordu.

"Şimal iyi misin? Korkma bak ben buradayım."

En güvendiğim kişilerden biriydi bir zamanlar zaten bir elin parmaklarını geçmezdi ki tanıdığım sevdiğim insanlar. Nice sözler sıralamıştı bana o odada hepsi havada asılı duran. Güven, hayır o beni terkedeli uzunca bir zaman oldu. Az evvel yabancısın dediğim adam tam karşı koltuğumda bana bakıyordu.

4 saattir uçaktaydık helikopter yolculuğu kısa sürmüşse de özel Acar uçağı tekrar gökyüzüne çıkmış yol alıyorduk nereye olduğunu bilmeden. Çatıdaki konuşmadan sonra tek kelime etmedim oda bişey demedi zaten. Biz karşılıklı koltuklarda oturmuş aynı sessizliği paylaşıyorduk.

Karşılaştığımızdan bu yana anca bir gün oluyordu. Yüzündeki o siyah örtünün yabancısıydım, eskiye nazaran daha heybetli duruyordu. Gözleri işte tek aynı olan onlardı. Değişmemiş ancak daha derin ve karanlık duruyordu. Birden gözlerine bakayım derken oda bana baktı gözlerden elektrik çarparmıydı?

Ben çarpıldım. İçimden bir ürperti geçip giderken tek kaşı ustalıkla havaya kalktı.

"Açsan bişeyler isteyeyim daha 8 saat daha devam edecek yolculuk."

Sesi kısık ama etkiliydi. Tam gözlerimi kaçıracakken dank eden şeyle dikleştim yerimde.

"8 saat daha mı? Nereye gidiyoruz biz?"

"Amerika'ya gidiyoruz!"

Ne işimiz vardı bizim orada? Bu balayı saçmalığı için onca yol gidilirmiydi hiç? Sorularım adresine varamadan tekrar duydum sesini.

"Aç değilsen uyu yorgun görünüyorsun yok uyumayacaksan sessiz ol ben uyuyacağım."

Benimle bu tarz konuşması sinirime dokunuyordu. Bu kez susamadım ve tam kapanırken zindan karası gözleri dikkatini çekti söylediklerim.

GARDİYAN Where stories live. Discover now