19. Bölüm // E&Y //

Začít od začátku
                                    

'' Eğer bir gün aramızda bir yanlış anlaşılma olursa sadece birbirimize danışarak hareket edelim. Bizden başkalarının bu meseleye karışmasına izin vermeyelim. Ve ne olursa olsun birbirimizi üzmeyelim Yetkin. Kaybetmekten, vazgeçmekten korkuyorum. Bana bunu yaşatma! ''

Yetkin, Eva'nın sözlerine şaşırırken kaşlarını da çatmıştı. Bu acımasız duyguların aşklarına karışmasına izin vermezdi, veremezdi. İlk kez böylesi bir duyguya hapsolurken kendini eski acımasız adama da çeviremezdi.

'' Sen merak etme güzelim. O gönlünü her daim ferah tut. Aşkımız sadece bize ait. Buna birinin dahi karışmasına göz yummam. Bana güven Eva'm. Seni üzmem, üzemem. Seni üzdüğüm an kendimi de bitirmiş olurum. Ben senin nefesinle can bulurken seni nasıl nefessiz bırakırım ? ''

Eva'nın elini sımsıkı tutup gözlerinin kahveliğine takılı kalırken sevdiğinin gönlünü de ferahlatmaya çalışıyordu. Buraya kadar gelen aşklarını bundan sonra hiçbir şey bozamazdı!

Yetkin'in yanılması, Eva'nın hüsrana uğraması çat kapı gelen bir misafir gibi olacaktı çok yakında. Ama bunun geri dönüşü olmayacağı gibi merhemi de işe yaramayacaktı. Hayat her daim sürprizlerle dolu olduğu gibi acılarını da yanından ayırmazdı. Mutluluğun üzerine serpilen hata dolu anlar bazen tüm geçmişi bazen de tüm sevgiyi alır götürürdü. Çoğu kez hayat seni bambaşka bir yöne iterken unutamazsın yaşadıklarını. Ama bu tercihe düşenler de bilir ki Vazgeçmek de bir tercih işidir vazgeçememek de... Bunun en iyi örneği içimize işlenecek acı olaylarda saklıdır.

Yetkin'in sözleriyle rahatlayan Eva, derin bir nefes alıp başını gökyüzüne çevirdi.

'' Yıldızlar gibi kaymayalım biz de. Onlar bir boşluğa savrulurken biz hayatın çıkmazına hapsoluruz. Aşkımız hep böyle parlasın, ışığını hiç kaybetmesin. ''

Tedirginliğini son kez dile getirirken gözlerini de yıldızlardan çekmiyordu. Gözleri sözleri kadar cesaretli değildi çünkü... Yetkin, Eva'nın hislerini anlamaya çalışırken gözlerini gökyüzünde buldu. Sevdiği kadının tedirginliğini anlarken bu durumu çok fazla önemsemiyordu.

Ayrılmayacaklarından emin olduğu gibi aşklarından da emindi genç adam. Böyle kendilerinden eminken ayrılığın ya da kötü olayların kendilerine vurmayacağını düşünüyordu. Ne köreltici bir düşünceydi ki bu yaşadığı dünyanın bir oyundan farksız olmadığını bilmiyordu.

....

Her zaman güzel şeyler açmazdı kapımızı. Bazen hüzün, bazen ayrılık, bazen de hasret tüm rüzgarıyla kapımızın açık kalan yerinden içeriye sızardı. Cem, tükenmiş bir halde kendini koltuğa atarken bir kez yaşadıkları gözlerinin önünden süzülüp geçti. Sahi neydi onu bu kadar üzen, bu hale getiren ?

İçindeki sıkıntı koca bir dağ olup kalbinin atmasına yer bırakmazken sıkıntıyla anını ovuşturdu. Saçları uzamış, sakalları çıkmıştı şu birkaç günde.

Geçmişinde yaşadığı anı yeni yeni peşini bırakmışken son yaşadığı olayla tekrar eski haline dönüş yapmıştı. Sevmek, sevilmek onun işi değildi. Zor da olsa kabullenmişti genç adam bunu. Ne zaman sevmeye karar verse vurgunu yiyordu kalbinin en hassas noktasına. İki kere iki dört etmişti ve şimdi üç kere üçüm dokuz etmesine gerek yoktu. Onun bir kez daha aynı hatayı tekrarlayıp üçüncü kez darbe yemeye niyeti yoktu. Bundan sonra sadece ve sadece günlük ve heveslik kızlarla takılacaktı. Aşkın tüm gücü ve kudreti ondan ebediyen uzaklaşmıştı.

Yattığı yerden doğrulup sarsak adımlarla odasına geçtiğinde kendini duşa soktu. Bedeniyle beraber tüm geçmişini, acılarını ve darbelerini silme vakti gelmişti. Silinmemeye ant içmiş anılar aklına durmaksızın üşüşürken bu durumu çekecek durumda değildi.

Son kez kendini bu hala sokan Cem, nefretle duşunu alıp, tüm izleri anılarından silmeye çalıştı. Hayat ona yeni bir kucak açmışken, genç adamın bundan haberi bile yoktu. Tam her şey bitti derken asıl olay ve unutulmayacak anılar bu zaman diliminde yaşanacaktı.

.....

Eva, huzurla yerinden kıpırdarken gözlerini açmamak için direniyordu. Sanki gözlerini açarsa yaşadığı o unutulmaz dakikalar gördüğü rüyaların sahibi olacaktı. Bundan korkarak birkaç dakika daha yatağında oyalandı. En sonunda elini boynuna götürerek yaşadıklarının tamamen gerçek olduğunu kanıtladı. Aşkının, sevildiğinin ve bir ömürlük beraberliğinin simgesini boynunda taşıyordu. Ne şimdi ne de daha sonra asla çıkmayacaktı bu kolye boynundan.

Keyifle gözlerini açıp kar beyazı yatak örtüsünü üzerinden çekerken aklı hala dün ki konuşmalarındaydı. Söz vermişti sevdiği adam ve Eva her şeyiyle güveniyordu genç adama. Ruhunu ve kalbini rahatlıkla Yetkin'e verirken artık aşklarının da büyük bir basamağa adım attıklarından haberdardı. Yalnız atladığı, dahası unuttuğu bir şey vardı.

Aşk ve güven zor bulunan bir duygu iken en kolay kaybedilen de iki misafirdi....

Son...

Beklettiğim için özür dilerim. Vizelerim ve İstanbul'a gelişim biraz zorladı yeni bölüm yazmama. Umarım beklediğinize değen bir bölüm olmuştur. Beğeni ve yorumlarını çok merak ediyorum. İnşallah bu sefer +30 beğeni ve bolca da yorum gelir.

Bu arada tüm okuyucularımı Hatice Kurtaran'dan Hikayeler adlı grubuma bekliyorum.

Vazgeçebilir Misin ?Kde žijí příběhy. Začni objevovat