31. DEDİĞİM DEDİK BİRİ

2.5K 145 2
                                    

"Benim Emir Açın Kapıyı!"

Emirin sesini duyunca ikisi rahatladılar ama Ben hala tedirgindim. Normalde biri yaklaşınca kapıdakilerin Mahmutu arayarak haber vermeleri gerekiyordu ama kimse telefon etmemişti. Bu eve yaklaşabilen kimsede yokken kapının vurulması bizi doğrusunu söylemek gerekirse germişti.
  
       
Mahmut elinde Silahıyda kapıya doğru gitti. Bizde mutfaktan çıktık. Mutfak kapısından Evin kapısına  bakıyorduk. Mahmut Kapıyı  açmak üzereydi.
      
        
"Emir Kim Kumru tanıyor musun?" Diye sordum.
  
     
O ara Mahmut Kapıyı açınca geri çekildi. Bizde Kanepelerin olduğu tarafa doğru yürüyorduk. Gözümüz kapıdaydı.
   
     
"Emir senin abin abla." (Kumru)
  
     
İçeriye  ilk tanımadığım biri girdi sanırım bu bahsettikleri kişi emirdi.
Sonra da Fırat girdi. Her zaman ki gibi yine yakışıklıydı. Üzerinde Gri bir takım vardı. Onu cidden çok özlemiştim. Gözlerini bana çevirince göz kırptı. Yanımıza gelince Fıratın boynuna atladım hemen.
    
       
"Hoşgeldin." Dedim. Bana kısa bir şekilde sarılıp uzaklaştı.
   
      
Ne olduğunu anlamadım.  Ben onu bu kadar özlemişken  neden bana kısa sarıldı... Yüzüm düşünce Emiri işaret etti. Sanırım Emir yüzündendi.
     
          
"Abinden önce Fırata koşacağını bilseydim Fıratı getirmezdim Serçe!" (Emir)

  
Beni kendine çekip kollarını belime dolayınca kala kaldım öyle.
  
  
"Geri çekilir misin. Fırat bakacağına yardım mı etsen?"  Dedim.
Emiri kendimden uzaklaştırmaya çalışırken Emir kendini geri çekti.
         
    
Fıratın yanına geçip koluna girdim biraz gerisinde durdum hatta.

"Serçe?" (Emir)

"Adım Serçe değil Nur!" Dedim.

"Güzelim iyi misin sen?" (Fırat)

"Iyiyim ama seninle sonra konuşacağız." Dedim.

"Üzerine gitmeyin şuan." Dedi Kumru ve yanıma geldi. "Gel biz kahve yapalım o zamana kadar belki kendine gelirsin abla."
 
   
Elimden tutup çekiştirince Mutfağa doğru yürüdüm. " Ben kendimdeyim zaten Kumru. " Dedim.
  
  
Mutfağa girince Kahve için gerekli seyleri çıkarıp Kumruya uzattım.
 
         
"Sana az şekerli yapayım mı?"

"Olur. Fark etmez. " Dedim.
       
   
Masadaki kahvaltılıkları toplamaya başladım. O ara salondan erkeklerin sesleri geliyorlardı. Masayı toparlayınca Kumruya döndüm. Eline Tepsiyi aldı.

"Diğer tepside bizimkiler. Onu sen alır mısın Abla."

"Tamam."
     
    
   
Bende arkasından mutfaktan çıktım. Biz gelince Mahmut ayağa kalktı. Sanırım evden çıkacaktı.

"Mahmut sana da yaptık. Önce kahveni iç sonra çıkarsın." Dedim.

"Yok efendim ben çıkayım size afiyet olsun." (Mahmut)

"Yaa eline al öyle çık o zaman. Hadi." Dedim. Benim zorumla kahveyi alıp öyle çıktı evden.

"Sen bu adamla her zaman böyle misin?" (Fırat)

"Böyle misin derken?"

"Biraz yakın!" (Fırat)

"Burada yanımda olan tek kişi Mahmuttu Fırat. Onunla yakın olmam seni rahatsız ettiyse beni buraya göndermeyecektin o zaman!" Dedim.

"Seni ben buraya göndermedim Nur. Baban öyle uygun gördü. Güvenliğin için sesimi çıkaramadım." (Fırat)

"Kabul etmeyip yanında da tutabilirdin o zaman. Neyse bu konuyu yalnızken konuşalım. " Dedim.
    
      
Arkama yaslandım  ve Kahvemden bir yudum aldım. Fırat sinirliydi ama kavgayı uzatmak istemiyordu. 
Emir dedikleri kişiylede şuan konuşmak istemiyordum.
   
    
Beni bir eve tıkmışlardı. Tamam güvenliğim için olduğu söyleniyordu ama ben böyle bir şey istemiyordum.
Fırata döndüm tekrar.

SERÇEWhere stories live. Discover now