day-12

2.3K 365 170
                                    

Bu benim için artık garip değil, ama yine de o zamanlar çok heyecanlıydım. Changbin sunbae sabah beni aradığında yatağımın üstünde zıplamaya başlamıştım.

Madde 12-) Onun evine git

Evet, sunbae beni evine çağırmıştı. İlk önce çokça sevinmiştim. Mutlulukla evin içinde bir o tarafa bir bu tarafa yürümüştüm. Daha sonra ise o evde Changbin'in ailesi olacağı aklıma gelmişti ve birden tüm mutluluğum yerini strese bırakmıştı.

Not: Alınmayın anneciğim ve babacığım, sadece karşınızda kötü birşey yapmak istemediğim için! Sizi seviyorum!

Yine de hazırlanarak Changbin sunbaenin evine gitmiştim akşam. Beni yemeğe çağırmışlardı. Gitmeden önce aldığım tatlıyı güzel bir poşete koymuştum. Eli boş gitmek olmazdı~

Evin kapısını çalıp beklemeye başlamıştım. Derin nefes alıp veriyordum sakin kalabilmek için. Birkaç saniye sonra kapıyı annesi açmıştı. Ah, anneciğim~

Not: Öz anneciğim, senden güzel kimse olamaz merak etme~

"Hoşgeldin tatlım~ Gelmeni sabırsızlıkla bekliyorduk."

Beni içeri davet etmişti ve sarılmıştık. Gerçekten çok tatlı ve bakımlı bir bayandı. Kafede gördüğüm zamankinden bile daha hoştu.

Elimdeki poşeti uzattığımda gülümseyerek elimden almıştı.

"Çok teşekkürler Felix. Ne gerek vardı."

Beni içeri oturtmuştu. O sırada Changbin sunbae koşarak merdivenlerden inmişti. (Evet sevgilim zengin. Evlerinde o kocaman taşlı avizelerden var...) Islak saçlarından anlaşıldığı üzere duş almıştı.

Ah, çok tatlı.

Mutfaktan gelip yanıma oturan adamla saygıyla eğilmiştim. Babasıydı.

"Merhaba efendim!"

"Merhaba Felix. Hoş geldin. Oğlum senden baya bahsetmişti."

Birbirimize gülümsemiştik. Changbin de diğer yanıma oturmuştu o sırada.

"Hoş geldin~"

Bir süre ailesi ile sohbet etmiş ve sonrasında yemek masasına oturmuştuk. Annesinin yemekleri çok lezzetliydi. Zaten daha önce de tadına bakmıştım. Masada da sohbet eşliğinde yemeğimizi yemiştik.

Yemekten sonra ailesi başka bir yere söz verdiklerini ve gideceklerini söylemişlerdi. Yani evi bize bırakmışlardı. Anne baba sizi bir kez daha seviyorum.

Onlar gittiğinde Changbin hyungun odasına çıkmıştık. Yatağa oturmuştum. Ne yapsak diye düşünüyorduk. Aklıma gelen fikirle dudağımı büzmüştüm.

"Sunbae..?"

"Efendim Felix?"

"İçki içebilir miyim?"

Hyung anlamamış şekilde baktığında ensemi kaşımıştım.

"Tüm arkadaşlarım içiyor, ben daha önce hiç içmedim. Tadını merak ediyorum."

Hyung güldüğünde ben de utangaçca gülümsemiştim. Aşağı inip buzdolabından bira getirmişti. Kore'de herkes yemeğin yanında su gibi içki tüketiyordu. Benim hiç içmemiş olmam tuhaftı.

Yatağının üstünde otururken hyungun içkinin yanına getirdiği atıştırmalıkları önümüze koymuştuk. Sunbae internetten bir dizi açmıştı izlememiz için.

Atıştırmalıkları ve biralarımızı açmıştık. Changbin hyung çoktan ilk yorumunu almıştı bense kutuyla bakışıyordum.

"İçmeyecek misin?"

Kutuyu yavaşça dudaklarıma götürmüş ve bir yudum almıştım. Pek de hoş olmayan tadını aldığımda yanan boğazımla öksürmüştüm.

"Kesinlikle beklediğim gibi değil bu!"

Sunbae gülmüş ve içip yemeye devam etmişti. O bu tada alışkın gibi görünüyordu.

İçki şişesine bakıp bir yudum daha aldım. Tadının güzelleştiği felan yoktu. Sadece alışıyordum. Beğenmememe rağmen içmeye devam ediyordum. Çoğu şeyi sevdiğimizden dolayı değil isminden dolayı yapıyorduk zaten.

Oiyy, bu lafı söylerken kendimden etkilendim! (Yazar: Bunu Mark Lee'nin sesiyle okuyanlar saygılar.)

İzlediğimiz şey ilk başladığımızda güzeldi ama gitgide saçmalamaya başlamıştı. Yani benim için, çünkü Changbin sunbae gayet eğleniyor gibi duruyordu. Benim ise uykum gelmeye başlamıştı. Göz kapaklarının olduğundan daha ağır hissettiriyordu. Oysa ki saat daha çok erkendi!

"Lix-ah? Bir sorun mu var?"

"Sunbae... yorgun hissetmem normal mi?"

Sunbae gülmüş ve bilgisayarı kapatmıştı. Beni tutup daha dik bir pozisyona getirdiğinde vücudumun da direncini yitirdiğini farketmiştim.

"Sarhoş olmaya başladığın için Lix. Daha yarısını içtin oysaki?"

Esnemiş ve kafamı sallamıştım. Neye kafamı salladığımı bile bilmiyordum.

Ne yaptığımı biliyordum ama neden yaptığımı bilmiyordum. Bu ne böyle be!

"Annenlere haber vermemi ister misin Felix? Bu gece burada kal."

Birkaç mırıltı çıkarmıştım ama bunların anlamını ben bile bilmiyordum. Sadece ses çıkarmıştım.

Changbin'in telefonla konuştuğunu duymuştum. Changbin bana zorla giymem için birkaç kıyafet vermişti. Giyip yatağa uzanmıştım. Ardından üstüme örtülen örtüyü hissetmiştim.

"Uyu Lix. Bundan sonra içmek isteyecek misin acaba...bebek."

Sonra uyuyakalmıştım zaten.

Evet, bu bölümden anlamanız gereken şey,

Changbin değilseniz içmemelisiniz. Sadece sütünüzü yudumlarken sarhoş taklidi yapmanıza izin veriyorum. Hadi yine iyisiniz.

Madde 12-) Onun evine git
Başarılı ✔️

29.01.20
Day 12

Son 3 bölüm :"")
Hiç eksiksiz bölüm atabildim kendime inanamıyorum. Diğer kitaplarımda da böyle olmayı diliyorum
╮( ̄ω ̄;)╭

the fifteen stuff to way love (changlix)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin