day-2

3.4K 499 232
                                    

Evet, gelelim sıradaki göreve. Okuduğunuz gibi ilk madde başarılıydı, buna ne kadar başarılı denilebilirse...
༼ಢ_ಢ༽

Olayın üstünden tam olarak ikiye gün dört saat geçmişti ve ben yeniden okuldaydım. Artık ikinci adıma geçmem gerekiyordu ama tamamen kırılmış cesaretim ve boş beynim ile başbaşaydım. Ne yapmam gerektiği hakkında bir fikrim yoktu. Ama dünyanın en iyi arkadaşına sahiptim, Jisungie~

"Suratına sinek raketi ile vurulmuş gibi duruyorsun. Kalk, gidiyoruz."

Ne düşündüğünüzü biliyorum ama o beni seviyor, tamam mı?! Bunu onun ağzından duydum, sadece bu onun sevme şekli.

Beni kolumdan tutup kaldırmıştı. Sınıftan dışarı sürüklendiğimde şaşkınca suratına bakıyordum sadece.

"Nereye gidiyoruz."

"Lavaboya, ilk önce domuza benzeyen tipini düzeltiyorsun. Ardından da kantine iniyoruz. İkinci adıma geçiyoruz bebeğim. Sanırım biraz teşvik edilmen gerekiyor. Bilirsin, hayat mottom ya seve seve ya da... kötü şekilde."

Birlikte lavaboya gitmiştik, aynaya bakarak sırada sürünmekten dolayı dağılmış saçlarımı düzelmiştim. Elimi yüzümü hızlıca yıkandıktan sonra silkelenmiştim.

"Ne yapacağız? Yani, ben onlarla nasıl yapacağımı bilmiyorum.."

"Sadece bana uyum sağla."

Jisung'u takip edip onunla birlikte kantine inmiştim. Yemek sırasına girip iki tepsi aldığımızda anlamazca bakıyordum ona. Jisung kantinden doğru düzgün yemek yemezdi bile. Tuhaf yaratık.

"Sen kantinden yemezsin ve ben aç bile değilim, neden yemek alıyoruz ki?"

"Bazen birşeyi yapmak için onun asıl sebebine gerek yoktur Felix, abla bunları. Aç olmayabiliriz belki ama hala bu tepsileri koyup oturabileceğimiz bir masa lazım. Belki de masa arkadaşları~?"

Bifden beynimdeki ampul yandığında irileşmiş gözlerimle Jisung'a bakmıştım. Gördüğüm en şeytan insan olabilirdi.

Not: Hala fikrimi değiştirmedim!!

Yemekleri aldıktan sonra hızlıca Jisung'un ilerlediği köşeye ilerlemiştim ben de. Görünen tek sorun birsürü oturabileceğimiz masanın olmasıydı. En dolu masa sunbaelerin oturduğu masa olduğundan bizim de oraya oturmamız çok bariz bir işaret olurdu. Değil mi?

Ama şeytanlığından ödün vermeyen Han Jisung yine zekice bir hamle yapmıştı ve rastgele bir şekilde durmuş gibi tam da sunbaelerin masasının yanında duraklayarak bana dönmüştü. Ses tonu yakındaki kişilerin rahatlıkla duyabileceği bir ses tonuydu.

"Of, şu masaya oturamayız, o kızları sevmiyorum. Şu masadakiler de dik dik baktılar. Hiç mi düzgün yer olmaz bir kantinde?"

En sonunda iç çekerek arkasını dönmüş ve sunbaelerin masasına bakmıştı. Masadakilerin gözlerini ona diktiğini farkettiğinde konuşmaya başlamıştı.

"Masanız boş mu acaba? Bu kantinde düzgün bir masa bulmak çok zor da."

Masadakiler onu onaylandığında bana dönmüş ve kaşla göz arasında göz kırpmıştı. Ona inanamayarak yanına gitmiştim ve birlikte masaya oturmuştum.

"Keyfinize bakın bizden rahatsız olmayın."

"Ne rahatsızlığı, uhm asıl siz rahatınıza bakın. Ben bir tane daha kek alacağım isteyen var mı?"

Sorduğu soruya cevap bile beklemeden masadan uçarak uzaklaşan çocuğa baktım. Minho sunbaeydi. Neden bu kadar heyecanlanıp hızlı konuştuğuna anlam veremesem de pek umursamamıştım.

Öhm, ya şimdi ya hiç Felix!

Madde 2-) Arkadaşları ile arkadaş ol

"Merhaba, ben Felix~"

"Merhaba."

Uzattığım elimi sıkmadan, hatta yüzüme bile bakmadan cevap veren kişiyi süzmüştüm. Hyunjin sunbaeydi. Tamam, okulda ünlüydü ama saygısızlık yapmıştı! Sinirlenmiştim!!

"Salak, çocuk selam verdi sana. Dünyaya dönsene!"

Yanında adını bilmediğim çocuğun sertçe dürtmesiyle Hyunjin sunbae irkilerek kafasını telefonundan kaldırmıştı.

"Ha, ne? Ah şey özür dilerim! Ne demiştin?"

Daldığı için düzgünce cevap vermediğini farkettiğimde gülümsemiş ve tekrarlamıştım sözlerimi.

"Adımın Felix olduğunu söylemiştim."

"Ah, memnun oldum. Ben de Hyunjin. Üzgünüm, telefona dalmışım da."

"Yang Jeongin'e."

"Sus."

"Tamam."

Aralarında geçen kısa konuşmalara pek anlam veremesem de gülümsemiştim yine de.

"Ben de Seungmin~ memnun oldum. Arkadaş platonik bir aşk acısı çekiyor da, lütfen anlayışla karşıla~"

Hyunjin Seungmin'in sözleriyle omzuna sertçe vurmuştu, Seungmin de onu ittirmişti. Tam aralarında bir kavga başlayacakken Minho sunbae geri gelmişti. Sanki bir eli yüzü düzelmişti?

Not: O zamanlar anlamamıştım ama sanırım Jisung'dan etkilendiği içinmiş. Seungmin öyle söyledi yani. Ben pek anlamlandıramadım. Ne alaka ki yani?

"Bebekler gibi davranmayı bırakın. En azından iki dakika size bakıcılık yapmak istemiyorum."

Elindeki keki ısırmış ve bana elini uzatmıştı. O sırada da Jisung ile diğerleri bir tanışma seramonisine girmişti.

"Ben Minho. Memnun oldum."

"Felix, bende memnun oldum~"

Benim elimi çekmemin ardında Jisung elini uzatmıştı. Minho tuttuğunda Jisung konuşmaya başlamıştı ve iddia ediyorum, (bunu ben bile anladım ki) normal bir ses tonu değildi bu.

"Han Jisung."

Minho sunbae sadece kafasını sallamıştı ve kekini yemeye dönmüştü elleri ayrıldığında.

Uzun bir süre masadakilerle konuşmuştuk. Hepsi çok eğlenceli çocuklardı, sonuçta Changbin'in arkadaşları~

Seungmin herkesle dalga geçmeyi seven birisi gibi gözüküyordu. Ondan Hyunjin'in Yang Jeongin'e aşık olduğunu öğrenmiştim. Jeongin Seul'de başka bir okulda okuyordu ama onu biliyordum. Yazdığı ve söylediği şarkıları internete yükleyerek ünlü olmuştu.

Hyunjin'in cidden tatlı söylenmeleri vardı. Aşkını inkar edememesi yüzünden uwu olmuştum. Onu mıncırmak istiyordum.

"Keşke Changbin hyung da burada olsaydı, eminim onunla da çok iyi anlaşırdınız. Bugün hastalandığı için gelemedi."

İsmini duymak bile kalbimi hızlandırıyordu. Şuan karşımda olsa inme inebilirdi.

"Eminim anlaşırdık..."

Üçümüz sessizleşmiştik ama masadaki diğer ikili konuşmaya devam ediyordu. Minho sunbaenin parlayan gözlerine ve Jisung'un klasik çekici haline baktım. Herkes Han Jisung'a hayrandı. Kıskanıyordum!

Bir süre daha konuşup yakınlaşmıştık. Bir çok ortak hobimizin olduğunu öğrenmiştik.

Bundan sonraki birkaç gün daha gönlümün efendisi Changbin hastalığından dolayı gelememişti okula. Bizse teneffüslerimizi ve yemek aramızı birlikte geçirmeye başlamış, yakınlaşmıştık. Sanırım bu maddeleri tamamlarken aynı zamanda güzel arkadaşlıklar kazanmaya başlamıştım.

Madde 2-) Arkadaşları ile arkadaş ol
Başarılı ✔️

19.01.20
Day 2

Lütfen challange'a katılan kişiler beni kitaplarına yoruma yada bölüme etiketlesinler veya bu bölüme yorum atsınlar herhangi bir kitabı kaçırmak istemiyorum~

the fifteen stuff to way love (changlix)Where stories live. Discover now