day-8

2.5K 387 153
                                    

Evet bugün büyük gündü! Sonunda, uzun zamandır gösterdiğim en büyük cesaret belirtisini gösterip onu sinemaya davet edecektim. Evet, bunu yapacaktım!

Madde 8-) Onunla sinemaya git

Jisung defterime bu maddeyi eklendiğinde inanamayarak ona bakmıştım. Bunu yapabileceğime asla inanmıyordum ama gerçekleşen 7 maddeden sonra... Sanırım daha çok cesaretlenmiştim.

Birlikte kafeye gittiğimizi ve yaşananları anlattığımda Jisung kıkırdayıp durmuştu. Bana Changbin'in benden etkilendiğini söylediğinde resmen şok içinde ona bakmıştım. Ve tabiki domates gibi kızarmıştım.

Onun benden etkilenme düşüncesi bile beni yakıyordu.

Odamda bir ileri bir geri yürürken Jisung'un kafama attığı yastık ile geriye sendelemiştim. Yere düşen yastığımı alırken bağırmıştım ona.

"Hey! Bunu niye yaptın!"

"At artık şu mesajı. O kadar zor değil."

"Nereden biliyorsun! Sen yap kolaysa!"

"Tamam."

Jisung cebinden telefonunu çıkardığında birkaç saniye duraklamıştım. Cidden yapacak mıydı?

Jisung telefonuyla birkaç şey yaptıktan sonra arkasına yaslanmış ve bana bakmaya başlamıştı.

"Onu evime çağırdım."

"Ne! Changbin'i mi!?"

"Ne? Hayır salak, seninki ile ilgilenmiyorum. Ben Lee Minho'yu eve atmaktan bahsediyorum."

"Hyung! Çok terbiyesizsin!"

"Aigoo benim bebeğim eve atmanın ne olduğunu mu öğrenmiş~ Neyse, ben eve gidiyorum. Karşılamam gereken biri var. Sende daha fazla bekletmeden mesajı at. Yoksa gün bitecek."

O çıkış kapısına ilerlerken ben yatağıma oturmuş ve tuttuğum nefesimi vermiştim. Kararlıydım. Yapacaktım! Elimde duran telefonun ekranını açıp mesaj kısmına girdim.

Lix:
Sunbae 13.11
Umm 13.11
Birlikte sinemaya gitmek ister misin? 13.12
İstemezsen anlarım tabi 13.12

Sunbae 💞:
Tabi Lix 13.14
Seninle sinemaya gitmek isterim 13.14
Kaçta orada olacağız? 13.14

Lix:
Bir saat içinde? 13.14

Sunbae 💞:
Tamamdır 13.15
Orada görüşürüz! 13.15

Sevinç içinde bir süre yatakta zıpladıktan sonra hızlıca üstümü giyinmiştim. Mutluluk içinde annemin yanağına bir öpücük kondurmuş ve evden çıkmıştım.

Otobüse binip sinemanın önünde inmiştim. Bir süre sonra da Changbin sunbae gelmişti. Sıra filmi seçmeye gelmişti.

"Korku filmine gidelim?"

"OLMAZ- yani, olmaz. Pek sevmem ben."

"Tamam Lix sakin ol, demedim say."

O güldüğünde ben de gülümsemeye çalışmıştım. Neden sürekli kendimi rezil ediyorum???

"Romantik filmler bana göre değil."

Onu da elediğimizde sadece bir seçenek kalmıştı. Posterde gördüğümüz animasyon ile birbirimize bakmıştık.

Ve evet, animasyona girmiştik.

Animasyon komikti ve ben eğleniyordum. İkimiz de sürekli gülüşüyorduk. Tabi birşeyler de yiyip içiyorduk. Ortamızda duran mısıra elimi daldırdığımda -oldukça klişeydi evet ama- o da elini uzatmıştı ve ellerimiz birbirine değişmişti.

Elleri...çok yumuşak!

Değen ellerimiz ile ona dönmüştüm. O da bana bakıyordu. Utangaçca gülümsemiş ve elimi çekmiştim. Yeniden animasyona döndüğümde göz ucuyla onun avcuna doldurduğu mısırları ağzına attığını görmüştüm.

Yanında olduğum her saniye heyecanlanıyorum. Kalbimi hala kontrol edemiyorum. Bu olaylar yaşanalı uzun zaman oldu ama yine de aynı duyguları hissediyorum. O mükemmel birisi. Bana bu özel duyguları yaşattığı için ona minnettarım.

Seni çok seviyorum Changbin.

Hayır, tamam. Ağlamıyorum. Geçti.

Öhöm. Hikayeye dönelim.

Filmin finaline kadar zaman sessizlik içinde geçmişti. Finale doğru herşey karamsar bir hal almıştı. Ölmek üzere olan ana karakter onu iyiletirecek kişiye varamadan yığılmıştı yere.

Gözlerim dolarken animasyonu izlemeye devam etmiştim. Sevdiği herkes yanına gelmişti. Herkes onun için ağlamaya başlamıştı. Bir süre sonra ise aşık olduğu çocuk gelmişti. Yere çöküp sevdiğini almıştı kucağına, o da ağlamıştı. Defalarca öpmüştü sevdiğinin yüzünü.

Ve mucize gerçekleşmişti. Ana karakter yeniden canlanıp hayata dönmüştü. Herkes çığlıklar atıp sevinmişti. Aşk yeniden kazanmıştı.

Ben ise memnum değildim. Gözyaşlarım aktığı için burnumu çekerken Changbin hyung bana dönmüştü. Bilmiyordu ki ağlamamın nedeni duygusallık değil de sinirdi.

"Yah, niye ağlıyorsun~ Güzel bitti işte. Karakter kurtuldu."

"Hiç güzel bitmedi bir kere!"

Ben ona bağırıp burnumu çektiğimde şaşkınca bana bakmaya devam etmişti.

"Bu güzel felan değildi! Ne yani, ona değer veren tüm arkadaşları, ailesi onun için ağlıyor ama o hepsinden daha az tanıdığı bir adam sayesinde mi hayata geri dönüyor?! Onlar gerçek sevgiden felan anlamıyor!"

Ben yeniden burnumu çektiğimde Changbin bir süre daha şaşkınca bana bakmış, ardından gülümsemişti.

"Haklısın."

Birlikte salondan çıkmıştık. Çaktırmadan bileti almış ve saklamıştım. İlk biletimizi atamazdım.

"Sen gördüğüm en sevgi dolu insansın Lix. Kimsenin senin gibi olmasını bekleyemeyiz."

Ona gülümsemiştim. Kocaman gülümsemiştim hem de. O da bana gülümsemişti. Geçirdiğim en güzel saniyelerdendi.

Eve nasıl gittiğimi hatırlayamıyorum bile. Tek bildiğim o günün çok güzel geçtiği.

Madde 8-) Onunla sinemaya git
(Mutluluk verici şekilde)
Başarılı ✔️

25.01.20
Day 8

Normalde hep öğlen atardım bu sefer akşam atıyorum...

Ben: bölüm atmam gerek

mionessi: bize gelsene

Ben:

mionessi:

Ben: neyse ya sonra yazsam da olur

the fifteen stuff to way love (changlix)Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum