8. Bölüm Yanmam Yakarım

En başından başla
                                    

''Gel buraya''

''Nedenmiş o?''

''Ruhunda ki sorunları kökten çözmek için''

Alla alla sen önce kendi ruhunda ki sorunları kökten hallet düzelirsen bende de denersin.''

kökten derken sesimle vurgu yapmıştım.

Ona sinirce dil çıkarıp koşmaya başladım. Ben koşarken o hala yürüyordu.

''Ne o ruhunda ki sorunlar bacaklarını mı etkliyor? Yoksaa.. kasıklarına attığım tekme yüzünden mi?'' bunu söylerken yüzümde masumca bir ifade takınıp dudaklarımı büzdüm oysa kendini sıkarak

''Seni küçük ah, şimdi görürsün sen.'' bir anda üzerime koşmaya başlayınca çığlık atarak koşmaya başladım. O kadar hızlı koşuyordu ki bir an pes edicek gibi olsamda kızlar tuvaletini görünce kuvvetimi arttırdım. Kızlar tuvaletinden hızla içeri girdiğim de kapıda dikilen bir adet sinirli Asi vardı.

''Ne oldu yemedi mi canım''

''Bekle sen..'' sesinde ki sinsi ton beni ürkütmüş olsa da o orada dikilirken çıkmaya hiç niyetim yoktu.

Bir kaç saniye sonra zil çalınca bütün kız öğrenciler tuvalete doluştu. Hepsi Asi'nin ismini söyleyip sonra da çığlık atıyorlardı. Tuvalete zeytin girmek üzereyken Asi onu kenara çekip birşeyler söyledi. Artık ne söyledi bilmiyorum ama benimle ilgili olduğuna emindim. Zeytin tuvalete güle oynaya gelirken hiç beklemeden bana bir soru yöneltti

''Beni ne kadar seviyorsun?''

''Hiç sevmiyorum''

''Yaaa.. Peki tamam gidiyorum ben'' dudaklarını büzmüş bana gene köpek yavrusu gibi bakarken

''Şaka yaptım seni çok ama çok seviyorum Zeytinciğim.''

''O zaman tuvaletten dışarı çık''

''O niye?''

''Çünkü eğer çıkarsan dünyanın en mutlu insanı olucam''

''Beni sevmiyorsun değil mi?''

''Niye öyle düşündün ki?''

''Eğer bu tuvaletten çıkarsam ölü bir insan olucam da''

''Yapma ama bak sana gizli bir silah vaadediyorum''

''Neymiş o?''

''Su dolu şişe bunu yanından ayırma bebeğim''

''Offf Zeytin Offf başımın belası..''

Son bir kez hasretle sarıldım arkadaşıma, ve tuvaletten çıktım Asi aniden koluma yapışınca elimde ki şişeyi daha sıkı sıktım.

Zeyti'nin yanağına bir buse kondurduktan sonra beni sürüklemeye başladı. Neye bu kadar sinirlenmişti bilmiyorum ama sanırım kasıklarına attığım tekmeyi hatırlatınca acısını da hatırladı.

Ah, Zeytin beni basit bir öpücüğemi değiştin? Ölüme doğru gidiyordum. O Asi Karahan'dı ve ben çok ileri gitmiştim. Biraz yürüdükten yürümekten kastım beni zorla sürükledikten sonra bahçenin çok güzel bir köşesine geldik. Issızdı ve bu benim için hiç iyi değildi. Burayı ilk defa görmüştüm harika bir kısımdı renk renk çiçekler sonbahara yaklaştığımız halde hala diri görünüyorlardı. Beni sertçe çimene fırlattıktan sonra

''Şu tekme işini hatırlattığın iyi oldu'' dedi korkmuştum herşey tamamdı ama geleceğiyle oynamıştım.

''Şey.. Haketmiştin tamam mı?'' harika bu cesareti nereden buluyorum bilmiyorum.

''Öylemi? aynı şeyi sana yapsam ne hissedersin?'' yaparmıydı? bilmiyorum bu çocuk çok dengesizdi hareketleri, duyguları birbirini tutmuyordu.. Korkmuştum.

''Ne o korktun mu küçük bela?'' Ukala ses tonunu duyunca bir anda rahatladım. Çünkü sinirli değildi.

''Senden mi? Güldürme beni.''

''Sorun ne?'' Neyi kastetmişti.

''Anlamadım ne sorunu?'' yoksa aramızı düzeltmekmi istiyordu.

''Benden niçin korkmuyorsun sana soyadımı söyledim.'' Aptal kız seninle niye arasını düzeltmek istesin ki..

''Soyadının beni korkutmasımı lazım''

''Ne yani korkmuyormusun'' üzerime doğru yürümeye başladığım da içimden defalarca tekrar ettim.

Korkuyorum.. Çok ama çok korkuyorum seni dengesiz psikopat

''Korkmuyorum!'' iç sesim bana aha şimdi sıçtın derken ben korkumu belli etmemeye çalışıyordum.

''Anladım.. cazibeme kapıldın ve dikkatimi çekmeye çalışıyorsun'' Sesli bir kahkaha attım hatta öyleki yerlerde yuvarlanıcaktım gülmekten

''Ne? Sence caziben mi var?'' Ah, hayır gene sinirlenmişti. Uzandığım çimene eğilip bileğimden tuttu beni kendine yakınlaştırdı. İşte gene oluyor yanaklarımda ki yanma hissi kızardığıma işaretti.

''Ne o utandınmı küçük bela, hadi bana benden hoşlanmadığını kanıtla'' derken gözleri dudağıma kayıyordu. Yavaşça dudaklarını dudaklarıma yaklaştırdı. İşte tam o sırada elimde ki gizli silahı kullandım. Evet onu ıslatmıştım ve o şaşkın şaşkın bana bakıyordu. Hızlıca elinden kurtulduğumda ayağa kalkarak

''Ukala senin bu numaraların bana sökmez'' diye bağırdım yüzümde ki sırıtışa engel olamıyordum. Aslın da çok iyi sökmüştü ama tabiki de ona bunu söyleyemezdim.

Üzerime yürüdü bileğimden sıkıca kavradı sanırım bana vurucaktı. Bi dayak yemediğim kalmıştı zaten. Gözlerimi kapamış beklerken ikimiz de ani bir sesle irkildik

''Bir kıza vurmayı düşünmüyorsun değil mi kardeşim.?''

Al işteee bi bu eksikti. Küçük serseri bitti büyük serseri çıktı başımıza acaba bizim okulda mı okuyucak? Bu imkansız çünkü yaşı 20 ile 25 arasındaydı, en azından tipi öyle gösteriyordu. Allah'ım sen yardımcı ol yarabbim kesin benimle başa çıkamayacağını anladı takviye çağırdı. Pis sapık ne olucak. İkimiz de bütün ihtişamıyla ona bakarken elini bana uzattı ve ben elini tuttum. Nazikçe Asi'nin ellerinden çekip alırken beni. Asi'nin delici bakışlarını üzerimizde hissediyordum. Kulaklarım bile çınlıyordu artık içinden nasıl sövüyorsa. Şansa inanmam ama sanırım ihtiyacım olucak.

Evet benim güzeller güzeli ve dünya yakışıklısı okuyucularım. Hayır hayır yalakalık yapmıyorum :D Sizce bir daha ki bölümde ne olucak size küçük bir ip ucu

''Asi'nin kötü olduğunu düşünüyorsanız Abisi kötünün de kötüsü''
Multimedia Asi'nin abisi :D

BELALI SERSERİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin