hizmetçinin masalı

29 2 2
                                    

Yolu denizlerden geçiyordu, koca bir geminin içinde kaptanın yıllar önce ölmüş yakın dostunun oğlunu canlandırıyordu. Dikkat çekmeden insanların, avlarının arasına karışmayı öğrenmişti.

Ve şimdi, ondan dış görünüş olarak on yaş büyük bir kadının yanındaydı.

Kadının üstünde erkek kıyafetleri vardı, çoğu yerde görülse kadının yakılmasına kadar gidecek bir durumdu bu ama gemideyken işine yarıyordu.

Annesi ve babası olmayan çocuğa üzülmüş ve avcının ağına yakalandığından habersiz bir şekilde çocuğun odasına gelmişti. Elinde bir bardak süt vardı.

Avcı, sütü içmekle kalmamış bir de kadından bir masal dinleme şansını yakalamıştı. Gülümsedi. Kadın yatağın kenarında oturuyordu.

"Masal bu ya, bir kız varmış eskiden. Bir varmış bir yokmuş. Ama en çok, yokmuş."

Kadın da hayatı boyunca hizmetçilik yapmıştı, onun mutlu hikâyeleri yoktu. Devam etti konuşmaya.

"Onun masallarında Rapunzel saçlarını hiç uzatmamış, beyaz atlı prens hiç gelmemiş. Külkedisi baloya hiç gidememiş, Peri Anne'si var olmamış."

Kimse avcının varlığını bilmiyordu, avlarından geriye bir şey kalmadığı için de ne bir efsanesi vardı ne bir masalı. Yine de uyduruk karakterlerin olduğu masalları sessizlik içinde dinledi.

"Pamuk Prenses elmayı yedikten sonra hiç uyanmamış, Teneke Adam kendine kalp bulamamış. Ne Hansel ve Gretel pastadan yapılmış evi görmüş ne de Alice, Harikalar Diyarı'nı. Gülün tüm yaprakları dökülmüş ve Canavar asla insana dönüşememiş."

Gemi, denizkızlarlarıyla ve onları av olarak gören ejderhalarla dolu okyanusta sallanarak giderken gece bastırmıştı. Küçük bir gemide avlanmak avcı için riskli olabilirdi ama kendisine masal anlatan kadının anılarını öyle merak ediyordu ki...

Kadın tüm bunlardan habersiz anlattı masalın sonunu.

"Annesinin yaptığı kurabiyeleri anneannesine hiç götürememiş Kırmızı Başlıklı Kız çünkü yokmuş. Bir varmış bir yokmuş ama en çok, yokmuş. Kötü kurt hep ormandaymış, küçük kız ormandan hep korkmuş çünkü iyi kalpli avcı yıllar önce gitmiş. Küçük kız masalları hiç sevmemiş."

Avcı tüm bunları aslında biliyordu ama hizmetçinin sesiyle hepsi daha da güzelleşmişti. Kadındaki annelik iç güdüsünü lehine kullanarak küçük bir sarılma kazandı avcı ve sevimli olduğunu düşündüğü bir gülümsemeyle konuştu.

"Masal için teşekkür ederim, kıyıya çıktığımızda ne yapacaksın?"

Kadın planlarını anlatırken tek yaptığı üzerine atılmış olan ağa daha çok dolanmaktı. Haberi yoktu, avcı bu güzel hikâyeyi anlatıp çok daha fazlasını saklayan avına mutlulukla gülümsedi.

Masalı, hizmetçinin anılarında tekrar tekrar dinledi anı avcısı ve yetmedi birkaç kere de anlattı. Kadın fakir olmasına rağmen mutlu bir yaşam sürmüştü ve avcının uzun zamandır yaşadığı en güzel anılara sahipti, bu bedendeyken aşık olacak ve aşığı olduğu şeyi de yine bu bedendeyken öldürecekti.

Eski Dünya Yadigârı: "Avcı"Where stories live. Discover now