ejderhanın gözyaşları

212 38 16
                                    

Ejderhalar vardı, en az insanlar kadar gerçekti onlar ve gerçekliği tartışılır olan insan, zamanın başında ejderhaları avlardı. Daha sonra ejderhalar ateşi öğrenmiş, onu yemiş ve evrilmiş, insanları geride bırakmışlardı. Kendisinden güçlüye zarar veremeyen aşağılık insan da ejderhaları avlamayı bırakıp onlara yaranmaya, törenlere ve ejderhalara kendi türlerinden olanları sunmaya başlamıştı.

Artık avcı av, av ise kutsal olmuştu.

İnsanların ejderleri dost gibi görmesinin üzerinden asırlar geçmişti. Geçmişteki düşmanlıklar unutulmamış, nesilden nesile anlatılmıştı ve gerekli dersler alınmıştı.

İnsanlar onlardan üstün olan ırkı avlamakla uğraşmak yerine müttefikleri olacak, dünyayı herkes için daha küçük hâle getireceklerdi.

Getirmişlerdi de, ilk Vikingler'den sonrası da atalarına uymuş ve ejderlerin onlara hükmetmelerine izin vermişti.

Ateşe ve ateş püskürtenlere tapmak kolaydı ama bir kısmı ateşi kutsal yerine düşman saymıştı. Eski alışkanlıklar kolay kolay bırakılmıyordu.

İşte o harici kısımdaki insanlardan biri, bir gün, en sonunda küçük bir kız, ateşten yaralanmış bir kız onların sırlarını öğrendi.

Ejderin Gözyaşı.

Her kim bir ejderin gözyaşına sahip olursa o da ejderha kanından sayılırdı ve ejderhalar arasında yer bulabilirdi.

Küçük kız bir şekilde, belki tesadüfen belki seçilerek onların sırlarına erişmişti.

Jeanne.

Bembeyaz saçlara ve simsiyah bir tem rengine sahip olan küçük kız, parçalanmakta olan bir ailede dünyaya gelmiş ejderhaları avlayan sayılı insanlardan biri olan babasını asla sevememişti.

Adamın para kazanmak, evine yiyecek getirmek için yaptığı tek şey ejderhaları öldürüp onların yağlarını satmaktı çünkü.

Bir gece yola çıkar, gizli denizlerden ve patikalardan gidip aylar sonra elinde fıçılara doldurulmuş ejderha yağlarıyla geri dönerdi. Birlikte yola çıktığı adamların yarısı ölmüş olurdu.

Asla açık açık işini yapamaz ve daha iyi bir tanesini de bulamazdı, aslında zavallı adam babasından bu işi öğrenmiş ve karşı koyamamıştı. Tabii günlerden bir gün işleri planladığı gibi iyi gitmedi ve hem kendini hem de neredeyse tüm ailesini ejderhalara yem etti.

Kurtulan tek insan o küçük kızdı, o zamanlar adı sadece Jeanne olarak bilinen kızın şansı yaver gitmiş ve derisi kızla renkteş olan ejderha onu öldürmekten son anda vazgeçmişti. Tek bir saniyeyle ateş, kızın sadece yüzünün bir kısmını yakmıştı.

Ölmemesi iyiydi ama zaten yaşadığı topluma göre fsrklı olan teninin yaninda bir de yüzüzümdeki yanık izi yaşamasını zorlaştırmıştı.

Bir ejder sürüsüyle karşılaşmadan önce ayağına diken bile batmamış olan yaralı kız, ilk gün acıdan öldüğünü sanmıştı, ağlayarak kendine geldiğinde evinin, ailesinin külleri etrafta rüzgârla dağılıyordu. Ölmeyecek kadar şanslı ama yalnızlıkla savaşmaya başlayacak kadar da şanssızdı.

Ilk kez erderle tanıştığında sadece on yaşında olan kız bir şekilde hayatta kalmış, sekiz sene boyunca iş bulabilmek için oradan oraya sürüklemişti. İyi de olmuştu, kötü de... Hırsızlık da yapmıştı hemşirelik de, bedenini de satmıştı ekmek de, zaten birkaç yılın ardından sadece yaşamaktı amacı. Başka bir hayali yoktu, ne ev ne bir aile ne de ihtiyacından fazlası...

Ve bir gün kader onu kurtarıcısıyla karşılaştırdı, yüzünü yakan o küçük ejderha da büyümüştü. Kömürden siyah derisi ve yeşil gözleri vardı, kızı hatırladı ve kız da onu.

Yüzündeki izi ve ses tonunu...

Kızda farklı bir tavır vardı, ejderhayı ne bir ilâh ne de bir düşman olarak görüyordu. Sadece merak vardı içinde, müttefik belki doğru kelime olabilirdi.

Ve ejderha, kıza gözyaşlarını verdi.

Jeanne, böylece insanlardan ayrılıp ejderlere karıştı ve güç onu tüketti. Yeni bir hayali vardı artık, kendi babası gibi olan insanları, ejderha avcılarını avlamaya başladı. Kendisine kötülük yapan herkesten adım adım intikam aldı ve bu da içindeki öfkeyi bitirmedi.

Pislikle dolu olan dünyaya yukarıdan baktı ve onu küçük görmeye başladı, tek istediği o aptal, acınası gezegene çeki düzen vermekti.

Neyse ki bunu başarması için önünde hiçbir engel yoktu, ejderhanın ateşi ve gözyaşları onda oldukça yenilmezdi.

Bilmediği şey karşısında duramayacağı bir avcı onun için geliyordu ve avcının istediği şey ejderhanın kıza verdiği gözyaşlarıydı.

Eski Dünya Yadigârı: "Avcı"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin