43💌

16.3K 1.7K 87
                                    

"Peki o binaya neden çıktınız?"

"Şey, ben..."

Karşımdaki polise ne demem gerektiğini düşünürken parmaklarımı inceledim bir süre.

"İntihar. İntihar edecektim."

Polis alttan bakışları ile beni süzdükten sonra bir şeyler yazdı.

"Sonra bağımlılar geldi. Öğretmen Bey de o zaman geldi ve beni kurtardı. Ancak kendisi zarar gördü."

Polis yazmaya devam ettikçe o anı hatırlayarak üzülüyordum. Birçok yeri benimle alakalıydı ve sanırım öğretmenin bu durumda olması benim suçumdu. Ömer'in dedikleri de aklıma gelince kendine geldikten sonra öğretmenle konuşup artık görüşmeyeceğimi söyleyerek özür dilemeliydim.

"Peki Handan Hanım bağımlıların yüzünü tarif edebilir misiniz?"

Derin bir nefes alarak düşündüm. O an o kadar hızlı olup bitmişti ki, net bir şeyler söylemek çok zordu. Yine de aklımda kalan her şeyi anlattım.

Polis yazacağı şeyleri yazdıktan sonra bana iki yere imza attırdı. İmzamı attıktan sonra bir kere bana şefkatle bakmayı ihmal etmedi.

"Henüz çok gençsin kızım. İyi ki öğretmen bey varmış ama o olmasaydı şimdi seni kaybetmiş mi olacaktık? Lütfen gücünü topla ve hayatta kalmaya çalış."

Söylemesi kolaydı ama kime ne anlatacaksın? Şimdi adım kadar emindim ki babam evde annemi dövmüş bir şekilde uykuya dalmıştı. Eve gittiğimde aynı şey bana da olacaktı. Şikayet mi? Kim yardım edecekti? Yıkılan direncimi kim toplayacaktı?

Polise teşekkür ederek dışarı çıktığımda Ömer'in duvara dayanmış bir şekilde bana baktığını gördüm. Kollarını göğsünden indirerek gülümsedi.

"Seninki uyanmış. Ziyaret etmek ister misin?"

Öğretmenden bahsediyordu sanırım.
Ona cevap vermeden yürümeye başladığımda yanımda yürümeye başladı.

"Ne sordular?"

Yine cevaplamadım.

"İntihar etmek istediğini söyledin mi?"

Cevap vermedim.

"Şu tuhaf mektuplardan bahsetseydin, kesin seni içeri tıkarlardı."

Tebessüm ederek karşılık verdiğimde yüzüne bakmamıştım. Beni güldürmeye çalışıyordu ancak bunda pek başarılı olduğu söylenemezdi elbette.

Tebessümüm kısa ömürlü olarak yüzümden silindiğinde yürümeye devam ediyorduk.

"Ben de geleyim yanınıza. Şu öğretmen midir neyse ona bir bakacağım. Niyetini tam anlayamasam da en azından kimdir necidir bir soracağım."

"Ömer!"

"Hiç itiraz istemem Handan. Ben de geliyorum o kadar."

Ömer önden yürümeye başladığında öğretmene kötü bir şeyler söylememesini diledim. Hem benim hayatımı kurtarıp hem de kötü şeyler duymak zorunda kalmasını istemiyordum. Zira sanki bu insana karşı daha şefkatli olmaya başlamıştım. Keşke bunu, o bu hale gelmeden anlayabilseydim.

CEVAP 1979Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin