8💌

26.3K 2.4K 202
                                    


Evden çıktıktan sonra kısa bir süreliğine kütüphaneye uğramış sonra da tek arkadaşım olan Ömer'in yanına gelmiştim. Ömer'le ilk tanıştığımız günü hatırlamıyorum. Ne zaman, nerede ve nasıl tanıştığımıza dair tek bir anım bile yok. Tek bildiğim, onun bana her şeyde yol gösterici olması. Oldukça zeki biriydi. Aynı okula gidiyorduk ve maddi durumu da gayet iyiydi. Onun gibi birinin benimle neden arkadaşlık yaptığını anlamasam da daha garibi benden başkasıyla takılmamasıydı.

Onun da tıpkı benim gibi genelde insanlarla fazla işi olmuyordu. Benden başka kız arkadaşı yoktu ve erkek kuzenlerinden başka görüştüğü erkek arkadaşı da yoktu. O da en az benim kadar kendini yalnızlaştırma peşindeydi sanki. Gerçi ben bunu pek isteyerek yapmıyordum, hatta çoğu defa birinin varlığına çok ihtiyaç duyuyordum ama zamanla çevremdekiler dağılmış, yalnızlık almıştı yerini. Şimdilerde kendi kendime takılmaktan ötesine geçemiyordum.

Ömer'le birlikte okulun bir sokak ilerisindeki parkta oturmuş Ömer'in aldığı birkaç atıştırmalığı yiyorduk. Park; eski çınar ağaçları, eski çam ağaçları ve eski diğer tür ağaçlarla çevrelenmişti. Köklerinin bile dışarı çıktığı bu yıllanmış ağaçlar buraya her geldiğimizde beni eskiye götürse de bu sefer bambaşka şeyler düşünüyordum.

Ömer dersle alakalı bir konuyu anlatmaya devam ederken benim aklım posta kutusundaydı. Evden çıktıktan sonra zarfı içine atıp gelmiştim ve merak ediyordum cevap geldi mi diye. Geldiyse ve benden başkası alırsa? Ya da gelmediyse... Artık gelmeyecekse? O halde aldığım o cevaplar da neyin nesiydi?

"Sence de yanlış değil mi?"

"Hı?"

"Ritmik hareketler diyorum yanlış değil mi?"

"Hangisi?"

"Sabahtan beri ne anlatıyorum ben Handan? Dinlemedin mi hiçbirini?"

Gözlerimi iki kere açıp kapayarak çocukluk arkadaşım, tek arkadaşım, dostum ve kankam olan Ömer'e daha dikkatli bakmaya başladım. Sinirlenmişti ama ne kadar sinirlenirse sinirlensin iletişim kurabileceğim tek insandı.

"Baksana Ömer."

"Ne var?" Onca şeyi anlatmasına rağmen sinirlenmişti. Yine de sormaya devam ettim.

"Acaba...geçmişten haber almamız mümkün mü?"

Önündeki laptopla ilgilenirken göz ucuyla bana baktı.

"Nasıl bir haber?"

Sorumla ilgilendiği için daha çok cesarete geldim. Oturduğum yerde kıpırdandım ve daha çok ayrıntı vermeye başladım.

"Ne bileyim," dedim omuzlarımı silkelerken.
"bir mesaj, soru ya da cevap."

"Ne diyorsun sen Handan ya?"

Yüzünü buruştururken bana delirmişim gibi bakıyordu. Sinirli olduğu için böyle yapıyor olmalıydı. Bu sefer farklı bir şekilde sormayı denedim.

"Biz dostuz değil mi seninle?"

Gözleri hızla beni buldu.

"Lafı nereye getireceksin merak ediyorum. Zaten yarım saattir anlattığım hiçbir şeyi dinlememişsin sinirliyim sana. Öyle evet dostuz, ne olmuş?"

Gönlünü almak için çaba harcamadan "Babamdan nefret ettiğimi biliyorsun," dedim. Biliyordu. En ince ayrıntısına kadar hem de...

Laptopun kapağını sertçe kapattı. Tüm dikkatini bana vererek kollarını önünde bağladı ve gözlerini kısarak koyu sarı kaşlarını çattı. O böyle ciddileşince gerçekten tedirgin oluyordum. Yine de devam ettim.

"Eğer içimdekileri yazıya dökersem rahatlayacağımı söylemiştin."

"Eee?"

"Yazdım ben de."

"Rahatlamadın mı peki?" Pek merakla sormuş gibi değildi. Daha çok tuhaf tavrımdan ve onu dinlemeyişimden ötürü bir baskı ile sormuştu.

"Hayır, başka bir şeyler çıktı ortaya," dedim dudaklarımı ıslatarak.

"Nasıl şeyler?"

"Ömer, mektubuma 1979'dan cevap geldi."

Böyle pat diye söylemiştim ama ne kadar doğru yaptığım tartışılırdı. Biraz daha ip ucu verse miydim? Ya da belki de zarfları ona göstermeyi denemeliydim.

Ömer önce ifadesizce bakmaya devam etti. Sonra gözlerini iki kere kırptı ve Beni alaya alan bakışı ile gözlerini devirirken "Bak, canın sıkkın biliyorum da, sinirini neden benden alıyorsun?" diye sordu.

"Ne 1979'u oyun mu oynuyorsun? 1979'da atari oyunları bile yoktu. Ne o, ne yılı, milat falan mı? Asır başlangıcı mı? Taş devri mi? Ne?"

Gözlerimi devirirken Ömer'den mantıklı bir açıklama gelmemesi beni şaşırtmamıştı. Bu çocuk hep böyleydi. Sinirlendiği zaman illa bir kılıf uydurur ve lafı dolandırarak sonunda benimle dalga geçerdi. Etrafından neden bu kadar az arkadaşının olmasını da buradan anlaşılabilirsin. Gerçi benim de ondan başka arkadaşım yoku. Zaten benim de pek sağlıklı bir kişiliğe sahip olduğum söylenemezdi.

📮

İnstagram hakugu

CEVAP 1979Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin