38💌

17.5K 1.8K 173
                                    

~Yine ben geldim. Yine sana geldim. Tuhaf bir şekilde sanki yaralarımı iyileştircekmişsin gibi hissediyorum. Ehven, ben çok kötüyüm. Sana ihtiyacım var. Bu satırları yazarken ağlıyorum. Hatta gözyaşlarım kağıdı ıslatıyor şu an. Eğer sana ulaşırsa bilki çok acı ile kavrulan yüreğimden akan gözyaşlarıdır bunlar.
Bugün arkadaş denilen kişilerden tarafından darp edildim. Babamın attığı dayağın acısı ve darbeleri henüz geçmemişken yenilediler Ehven. Okula biraz daha gidemeyeceğim sanırım. Keşke burada olsan. Keşke yanımda olsan. Bana yardım etsen. Sana o kadar çok ihtiyacım var ki.~

Ağlaya ağlaya yazdığım satırlardan sonra kağıdı katlayıp beyaz bir zarfın içine yerleştirdim. Tuzlu gözyaşlarımın ıslattığı yaralarım acırken, az çok tedavi ettiğim yerler de kendini yavaştan hissettirmeye başlıyordu.

Zarfı tamamen kapattığımda camdan dışarı bakmaya devam ettim. Belki de aynı saatte, aynı yerde, aynı noktaya bakıyorduk Ehven ile. Onun zamanında bahar vardı, benimkinde kış. Onunkinde yaşam vardı, benimkinde ölüm. Onunkinde mutluluk vardı, huzur ve sevgi vardı, benimkinde işkence, acı ve bitap düşen kalbim.

"Allah'ım yardım et."

Çenem titreyerek ağlamaya devam ederken, cidden tükendiğimi hissediyordum. Tüm bedenim acı ile kıvranıyor, ruhum iyice harabeye dönmüşçesine buğulanıyordu.

Elimden geleni yapmama rağmen asla eskisi gibi olmayacak darbeler almaya devam ediyordum. Belki de ısrar etmeye gerek yoktu. Sonuç olarak kaderimde bu varsa yaşanmalıydı.

Niyetim iyice bozulmuştu. Evde annem olmadığı için şanslıydım. Gelip yaralarımı kamufle etmiş biraz da dinlenmiştim. Babam denilecek adam da yoktu evde, yine içmeye gitmiştir kesin.

Elime aldığım zarfla odamdan çıkmadan önce okul üniformamın hâlâ üzerimde olduğunu gördüm.

Önemli miydi? Elbette ki hayır.

Bir karar vermiştim biraz önce ve öldükten sonra üniformamın üstümde olması da çok önemli değildi zaten. Üzülürse bir annem üzülürdü o kadar.

Odamdan çıkmak üzereyken arkamı döndüm ve son kez baktım bu dört duvar arasına. Birkaç sene öncesine kadar böyle kasvetli değildi. Böyle canımı yakmıyordu. Böyle ezmiyordu bu atmosfer.

Bakışlarımı önüme getirdiğimde kapıyı da kapattım.

Evin içine bakmak istemiyordum. Zira eski bir anı canlanmıyordu gözümde. Hep aynı kabus dönüp duruyordu bu kutu gibi olan zindan yuvasında.

Annemin yerlerde sürüklendiği, benim acımasıca dövüldüğüm, her türlü küfür ve hakaretin leş yuvası gibiydi.

Evin içinde gezinmedi bakışlarım ve dış kapının kolunu çevirmemle ayakkabılarla buluştu ayaklarım. Kapı sertçe kapandığında hiçbir şeyin bir daha eskisi gibi olmayacağını Adım gibi biliyordum.

Biliyordum ama engel olmuyordum. Bazen çabaların nafiledir. Sanırım o noktaya gelmiş bulunuyorum.

CEVAP 1979Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin