25💌

21.6K 2K 846
                                    

Hayat cidden çok zor.

Geometriden bile zor.

Zeka sorularından bile zor.

Mühendislik derslerinden bile zor.

Benim gibi bir genç için daha zor.

Bir kız çocuğu olunca daha zor.

Fakirler için çok daha zor.

İnsan olmak çok zor.

Kolay hiçbir şey yok.

Elimdeki elli lirayı sıkarak yürürken mağazaların önünden geçiyordum. İçinden birine girsem yüzüme bakma ihtimalleri vardı. Onlara bu halde görünmek istemediğim için içeri giremiyordum. Ama ayakkabım iyice eskimişti. Sonradan dayak yeme pahasına kendime bir ayakkabı almak istiyordum.

Bir ayakkabı mağazası önünde durup kendime uygun bir şeyler bakarken içeriden bir çalışan geldi.

"Nasıl yardımcı olabilirim hanımefendi."

"Ben bakıyorum."

Yüzümü eğdikçe yere, o da eğdi beni görmek için.

"Eğer birkaç fikir söyleyebilirse..."

"Ben bakıyorum dedim."

Terslediğimde geri içeri girdi ama bu sefer de içerideki yetkiliye söyledi. Benden şüphelenmiş olacaklar ki her ikisi benden tarafı gelmeye başladığında bu mağazadan alışveriş yapamayacağımı anladım ve yürümeye devam ettim.

Arkamdan bakarlarken cidden sinirim bozulmuştu.

Yeni bir mağazaya geldiğimde aynı muamele ile karşılaştım. Bu sefer güvenlik görevlisi kapüşonumu açmamı istedi.

Onunla tartışmaya girmemek için yoluma devam ettim.

Bir ayakkabı bile alamıyordum kendime. Bu lanet dünya için çok fazlayım galiba.

Yeni bir mağazaya gelip durduğumda aynı şeyeler olacağını düşünüp ilerlemek için adım atacaktım ki aşina olduğum hışırtı sesi geldi yakından. Tam arkamda durduğunda "İçeri gir, yardımcı olacağım," dedi.

Arkamı dönmeden öylece bekledim bir süre.
Beni takip mi etmişti?
O halde hangi muameleye maruz kaldığımı da görmüştü.
Neden? Neden peşimdesin?
Bu seferlik...sadece bu seferlik itiraz etmedim ve zaten tüm rezilliği ile hayatıma giriş yapan bu adamın dediğini yaparak mağazaya girdim. Peşimden geldi.

"Siz müdahale etmeyin lütfen, kendisi seçecek ayakkabısını."

Söylediği cümle ile kimse peşime takılmadı.
Kimse kim olduğumu görmek için kapüşonumu da açtırmadı.
Kimse rahatsız da etmedi.

Eski model olduğu için fiyatı yarıya inen spor ayakkabılardan bir tanesini gözüme kestirdiğimde elime aldım ve kasaya gidiyordum ki önüme gelip elimden ayakkabıları aldı.

"Sen dışarıda bekle."

Yüzümü yerden kaldırmasam da mağaza çalışanlarının bana şaşkınlıkla baktığına emindim. İkilettirmeden dışarı çıktığımda birkaç dakika geçti. Sonrasında ise hışırtı sesi gelmeye başladı.

Yanıma gelip elindeki ayakkabı kutusunu bana uzattığında "Param vardı benim," dedim.

"Biliyorum."

"O halde neden bana dilenci gibi davranıyorsun?"

Yüzüne baktığımda bana ciddiyetle bakıyordu.

"O parayı tut elinde. Zamanı gelince senden isteyecektir. Bunun için de darp edilmemelisin."

"Sana ne?"

Sustu. Yüzüme bakmaya devam etti.

"Sana ne bayım sana ne?"

Yolun ortasında birbirimize bakmaya devam ederken gelip geçenler de bize bakıyordu.

"Öğretmensin diye tüm insanlığın senin öğrencin olduğunu falan mı sanıyorsun? Karının benim peşimde olduğundan haberi var mı?"

"Eşimin neden haberi olsun?"

"Onu aldatmıyor musun şu an?"

Sertçe omzumdan dürttü.

"Bunu..." dedi "kendime gelmem için yaptın," diye tamamladım.

Sarsıldığım için bir iki adım geri gitmiştim. Kendimi topladığımda kapüşonumu yeniden başıma geçirdim.

"Ben kendimdeyim bayım, asıl sen kendine gel!"

Herhangi bir şey söylemeden ona çarparak yürümeye başladığımda arkamdan bağırdı.

"Ne halde olduğumu hiç mi merak etmiyorsun?"

Durdum bir kere daha. Ne dememi bekliyordu? Beni kurtardığın için minnettarım. Çok teşekkür ederim. İyi ki varsın falan mı?

"Etmiyorum!"

Arkamı dönmeden bağırdım.

"Nasıl etmezsin? Ben seni merak ediyorum."

Arkamı döndüğümde bana bakıyordu. Sağ dizinde kan izi vardı ve alnı ile elmacık kemiği de kanamışsa benziyordu.

"Neden merak ediyorsun beni? Kendine gel bayım!"

"Bir insan nasıl kendini kurtaran birinin durumunu merak etmez?"

Yoğun şaşkınlıkla bunu sorduğunda aynı zamanda hüzünlüydü de.
Ona doğru bir birkaç adım attım.

"Benim gibi biri merak etmez. Sabah kahvaltısında karnını çayla doyuran, salatalık ve domatesin tadını unutan, her sabah annesinin pişmanlık sözleri ile kahrolan, sarhoş babasının dayağını yiyip kim olduğu belirsiz bir adam tarafından takip edilen benim gibi biri! İşte benim gibi biri merak etmez tamam mı?"

Ben bunları söylerken sırasıyla gözlerinin doluşunu, çenesinin titreyişini, elmacık kemiklerine süzülen yaşı seyrettim.

Nedense ağlayışı kalbimi sızlatmıştı.

Çok içten bir iki gönül şehri yıkılmışçasına çaresizlik vardı yüzünde.

Hâlâ anlamış değilim ama senin benimle olan bu bağın beni endişelendiriyor bayım. Tanımadığın biri için niye ağlıyorsun, niye endişeleniyorsun, niye merak ediyorsun?

Onu o halde daha fazla görmemek için arkamı döndüğümde "Yarın yine parkta olacağım," diye bağırdı.

Duydum.
Duymamazlıktan geldim.
Duymamak için elimden geleni yapsam da zihnimde yankılanmıştı.

Kendime tek bir kelimeyi sorarak yürümeye devam ettim.

Neden?

CEVAP 1979Where stories live. Discover now