3|🍷

12.9K 852 985
                                    

İyi okuamalar 🍷

{Mira}

"Kızlar, evde yemelik bir şey vardır umarım." diyip gözlerimi ovuşturdum.

"OHA BE OHA! KALKMIŞ KAHVALTI YAPIYORSUNUZ, İNSAN BENİDE ÇAĞIRIRDI.

Ah, pardon insan olan çağırırdı, sizde haklısınız." diyip dudak büzerek mutfağa girdim ve dolapda olan hazır yemeklerden çıkartarak msaya dizdim.

"İliğimi sömürdünüz, iliğimi!" diyip kaşlarımı çattım, hepsi kahvaltısına iştahla devam ediyordu.

"Beni takan kim ki zaten? Ben öleyim ya." diyip, dudaklarımı sarkıttım.

"Ajitasyon yapma, gel yemeğini ye." Heran, düz sesiyle konuştuğunda sinirle bir nefes verip kaşlarımı çattım.

"Haksız mıyım?" dediğimde, Mina bana bakıp başını sallamıştı.

"Haksızım öyle mi? Vay be." diyip mutfaktan çıkacakken, Sera bana seslenmişti.

"Nereye gidiyorsun, gel kahvaltı yap." arkamı dönüp, işaret parmağımla burnumu sildim.

"Doydum." dediğimde, Heran ve diğerleri anlamazca bana bakmıştı.

"Daha yeni geldin, ne yedin?"

"Dost kazığı yedim, daha demin. Sizlerden hemde." dediğimde, hepsi göz devirip kahvaltısına devam etmişti.

"Madem çok ısrar ettiniz, geleyim bari." diyip, gülerek masaya ilerledim.

Hepsi halime güldüklerinde, omuzlarımı kaldırıp şirince güldüm.

Hızlıca yemeğimi yiyip, odama çıkarak üzerimi değiştirdim.

Çantamı ve telefonumu alarak aşağı indim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Çantamı ve telefonumu alarak aşağı indim.

"Hadi ben gidiyorum, malum doyurmam gerek TAM ÜÇ BOĞAZ VAR BU EVDE!" diye bağırdığımda, hiç biri sikine takmamıştı beni.

Sinirle nefes verip, evden çıkmıştım.

Etrafa bakınmaya başladığımda, taksi görememiştim. Beklerken, elime telefonu alıp instagram'da gezinmeye başladım.

"Merhaba?" başımı sesin geldiği yöne çevirdiğimde, bir adamla karşılaşmıştım.

Esmer ve yakışıklı biriydi.

"Buyrun?" diyip kaşlarımı havalandırdım.

"Bir daha ki ne üzerini değiştirirken, perdeni kapatmayı ihmal etmemelisin." dediğinde, kaşlarımı çatmıştım.

Ne diyordu bu herif?

"Ne?"

"Diyorum ki, üzerini değiştirirken dikkat etmelisin. Perdeni falan çekmelisin, öyle açık görünce bakmak isteyen olabilir sonuçta." dediğinde, derin bir nefes verip, gözlerimi kıstım.

"Bu arada, güzel kalçalar." diyip kaşlarını anlık kaldırıp indirdiğinde, kaşlarımı çatmıştım.

Oha amk, dikizlemiş birde gelmiş akıl veriyor pezevenk.

"Bir şey sorabilir miyim?" dediğimde, başını sallamış ve kaşlarını havalandırmıştı.

Tabiri caiz ise, dört kulağıyla beni dinliyordu. Yada öyle bir şey işte.

"Şerefsiz misiniz?" dediğimde, gülüp başını sallamıştı.

"Evet, nerden bildin?" göz devirip derin bir nefes verdim.

Etrafa bakındığımda, bir taksinin geldiğini görmüştüm. Elimi kaldırıp sallayarak taksiyi durdurdum.

Yanımdaki adama baktığımda, hala beni süzdüğünü görmüş ve yanağına bir tane geçirmiştim.

Ardından hızla taksiye binip, adresi verdikten sonra camdan esmere bakıp, orta parmak çekmiştim.

🍷

"Hep aynı şeyler, biz sizi sinri iririz." taklit yeteneğimi konuşturup, kaşlarımı çattım ve ayaklarımı sinirle yere vurarak mutfağa ilerledim.

"Ya siz ÖKÜZ müsünüz acaba?!" resmen tüm ramenlerimi yemişlerdi, daha dün almıştım ama!

"Ya amına koyayım, bari bana bir tane ayırt etseydiniz!" dudaklarımı büzüp, ağlama moduma geçtim.

"Beleş mal o kadar tatlı geliyor ki, nasıl bitti anlamadık aşkım." Mina'ya göz devirip, sinirle evden çıkmıştım.

"Beleş olunca, tabii yerler öyle." diyip ellerimi, eşofmanımın cebine sokmuştum.

"Öğütücü gibiler, anasını satayım." kendi kendime göz devirip ayaklarımı yere sürte sürte markete girmiştim.

Ramen reyonuna gidip, beş tane ramen almıştım. "Yine sen?" kalın sesi işittiğimde, arkamı dönüp kaşlarımı havalandırdım.

"Yine sen." demiştim sıkıntıyla.

Karşımdaki gevşek kırmızı baş ise, reyonlara yaslanmış dudağını ısırarak bana bakıyordu.

O nu takmayarak kasaya ilerlemeye başladım, o da peşimden geliyordu.

Kasaya geldiğimizde, elimdekileri bırakıp kasiyerin geçirmesini bekledim. O sırada gözüm yanımdaki kırmızı kafanın, aldığı şeylere takılmıştı.

Prezervatif.

Şaşırmadım aslında.

Aldığım şeyleri poşete koyup, ücretini ödedim ve marketten çıktım.

"Hey! Nereye gidiyorsun böyle hızlı hızlı?" peşimden düşmeyecekti, evet klasik.

"Ebene gidiyorum, gelmek ister misin?" dediğimde, sırıtıp kaşlarını anlık kaldırıp indirmişti.

"Sonunda seninle sevişmek varsa, neden olmasın?" sapık, gevşek, kırmızı baş.

"Bence sana en çok, sağ elinle sevişmek yakışır." dediğimde, dudağını ısırıtıp, suratını buruşturmuştu.

"Senin elinede yakışırdı aslında." göz devirip, dudak büzdüm.

"İşin güçün yok mu senin?" 

"İsmin nedir?" dediğinde, dudaklarımı gerip derin bir nefes verdim.

"Neden sana ismimi söyleyeyim?" dediğimde, gülmüş ve ellerini pantolonunun ceplerine sokmuştu.

"Yan komşumun ismini bilmek istemem, gayet doğal." dediğinde, başımı hayretle sallamıştım.

"Maalesef, sapıkları komşum olarak görmüyorum." diyip, gülümsedim ve kaşlarımı anlık kaldırıp indirdim.

🍷

Bölüm sonu!

next-door neighbor ° kth Where stories live. Discover now