1|🍷

29.6K 1K 805
                                    

Hey! Yep yeni bir kurguyla daha karşınızdayım.

Umarım bu kurgumu seversiniz, iddalı konuşup mükemmel bir kurgu olacak diyemem ama seveceğinizi umuyorum.

Sizi seviyorum, kendinize cici bakın!

Birde her kitabımda dediğim gibi, yazım hatalarına kafayı takmış insancıklar varsa, yorumda duyar kasmasınlar ve şimdiden kitabı terketsinler.

Çünkü, uyarış şeklim hiç nazik olmayacak.

Bir de kitabın içinde oldukça küfür ve yetişkin içerikli sahneler vardır. Rahatsız olan okumasın lütfen.

Saygılar efenim ♡

Baslangıç tarihlerinizidr şööyle alayım.

İyi okumalar 🍷


"Şu kıçını az öteye çek." kalçama gelen darbeyle, Mina'ya bakıp kaşlarımı çattım.

"Aa, manyağa bak be! İstediğim gibi yayarım kıçımı, sanane." diye bağırıp, dudak büzmüştüm.

"Heran, aşkım bana bir bardak su getirsene ya." diye mutfağa bağırdım.

"Kaldır kıçını al!" hiç nazik olmayan bir cevap aldığımda, göz devirip derin bir nefes verdim.

"Annem neden beni bu salaklarla dolu dünyaya getirdi anlamıyorum, beni bu kadar mı seviyorsun anne?!" isyan ettiğimde, Mina ve Sera halime gülüp başlarını iki yana sallamışlardı.

"Sende salak olduğun için olabilir mi?" demişti Heran elindeki suyla bana doğru gelirken.

"Aşkımsın ya." elindeki suyu alacakken, kendisi içip orta sehbanın üzerine koymuştu. "Ya da vazgectim, köpesin sen." suratımı asıp, koltukta iyice yayılarak bacak bacak üstüne attım.

"Sen neden insan gibi oturamıyorsun?" Mina, asla bana bulaşmaktan kendini alıkoyamazdı.

"Sen neden insan gibi konuşamıyorsun, sevgili; gerizekalımalköpekinsan." ayağıyla, ayağıma vurup telefonunu eline almıştı.

"Çok salaksınız, keşke ölseniz." diyip koltuktan kalkıp, yukarı adama çıktım.

Üzerimi değiştirip aşağı inmiştim.

"Sayın ekselanslarının kraliçesi, acaba ne zaman iş aramaya çıkacaklar?" Heran bana bakarak konuştuğunda, dil çıkartıp mutfağa ilerledim.

Su içip tekrar salona ilerledim.

"Ben gidiyorum, biraz iş görüşmesi yapacağım. Malum, çoğu şirket peşimde köpek." diyip kapıya ilerlediğimde, Sera konuşmuştu.

"Atkadaşlar, üç dediğimde inanıyoruz.

1

2

6" birlikte kahkaha attıklarında, hallerine göz devirip orta parmak çekerek evden çıkmıştım.

Sera, Heran ve Mina. Oldukça deli, birazda manyak, çok az bir şeyde psikopat olan ev arkadaşlarım.

İki yıldan beri bu eziyet aletleriyle aynı evde oturuyordum.

Okumak için gelmiştim Seoul'e, fakat okul bittikten sonra geri dönmek yerine bu evde hep beraber kalmaya devam etmiştik.

Okul bittikten sonra, yiyip içip yatmıştım sadece. Bir kaç ajansla görüşmüştüm fakat, klasikleşen şeyi, yani; geri döneceğiz diyip dönmemişlerdi.

Bende pek önemsememiştim açıkcası.

Dış kapıdan çıkarak etrafa bakındım, yan tarafta koca bir araba vardı. Sanırım, yandaki boş eve biri tanışınıyordu.

Önümden geçen taksiyi, peşinden koşarak durdurup binmiş ve adresi vererek arkama yaslanmıştım.

Umarım bu ajans artık bana geri dönerdi.

🍷

"Of be, ne yoruldum ha." kapıyı ayağımla kapatıp, elimdeki hayvan ağırlığındaki poşetlerle mutfağa ilerledim.

"Krizlerin geldi yine." Heran mutfaktan çıkarken kalçama vurup, gülmüştü.

Arada tutardı abur cubur krizlerim.

"Kahve isteyenler?" bağırıp, güldüğümde kızlardan cevap gecikmemişti.

"Ben!"

"Ve ben!"

"Ve de en önemlisi, ben!" Heran'ın dediğine gülüp, şeytani yüz ifademi takınarak gülmüştüm.

"Kıçınızı kaldırıp yapın o zaman, gerizekalılar." içeride kudurduklarına emindim, ev arkadaşlarımı kuduttmayı hobi haline getimiştim.

Çok eğlenceli amk.

"Çok gıcıksın, mikrop seni!" Mina'nın sinirli sesini işittiğimde, kahkaha atmıştım.

"Kudurun köpekler!" diyip tekrar kahkaha atmıştım.

Kahvemi yaparak, mutfaktan çıkacağım sırada, kapıda dikilen cadı varlıkları gördüm.

Pis pis sırıtıyorlardı.

"Hey! Ne var? Sadece şaka yaptım." diyip güldüğümde, üzerime doğru gelmeye başlamışlardı.

"Gelmeyin, yakarım kendimi." diyip elimdeki kupayı yukarı kaldırmıştım.

"Götün yiyorsa yapsana." diyip gülmüştü, Sera.

"Zaten niye kendimi yakıyım, mal." diyip dil çıkarttım ve bahçeye koşmaya başladım.

Elimdeki kupayı kenarı bırakıp, bahçe kapısını kapattım, ama üçüne benim minnak ve narin güçüm yetmiyordu.

Bahçe kapısını açtıkları gibi, bedenimi kucaklarına almışlardı.

Heran ve Sera ayaklarımdan, Mina ise omuzlarımdan tutuyordu. Havuza doğru yanaşıp, bedenimi ip sallar gibi sallamaya başlamışlardı.

Bir iki dakika sonra bedenim soğuk suyla buluşmuş ve çığlık atmamı sağlamıştı.

"Sizi gerizekalılar, ulan ya dost diye yılan beslemişim koynumda. Yazıklar olsun!" diye bağırıp, havuzdan çıkmıştım.

Sinirle suratımı buruşturup, yukarı odama çıkmıştım. Islak olan üzerimi çıkartıp, banyoya ilerledim. Kısa bir duş alıp çıkarak pijamalarımı giymiştim.

"Ben uyuyorum, sizi salak-şapşallar!" diye bağırıp yatağıma girmiştim.

🍷

Bölüm sonu!

next-door neighbor ° kth Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt