18.Bölüm

1K 102 13
                                    

Son sınavdan çıkmanın verdiği rahatlıkla kaldırımda yürüyordum. Her an yağmur yağacakmış gibi gökyüzünü gri bulutlar kaplamıştı. Her okul çıkışı yaptığım gibi okula ışınlanmak yerine Berk'in yanına gitmeye karar verdim. Onunla okula kadar yürümek bana iyi geliyordu. Okulun önüne gidip beklemeye başladım. Gruplar halinde insanlar çıkıyordu okuldan. Üçlü kız grubundan biri beni gördüklerinde yavaşladılar. Sarışın olan konuşmaya başladı. Göya yanındakine söylüyordu ama benim duymamı istediği belliydi.
"Benim bildiğim erkekler kızları okulda bekler ama bu kız Berk'in peşinden hiç ayrılmıyor," dedi alayla. Ona bakmıyordum bile. Bana karışmak ona düşmezdi.
"Ne buluyor şu kızda hiç anlamıyorum. Güzel bile değil."
Sarışın kız konuşmaya devam ediyordu. Göz ucuyla giydiği siyah kısa eteğe baktım. Biraz havalansa fena olmazdı. Dudaklarımı yukarı kıvırıp parmaklarımı hareket ettirdim ve kıza doğru bir rüzgar gönderdim. Kızın eteği açıldı. Rüzgardan kapatamıyordu bile. Arkadaşları kapatmaya çalıştı ama olan olmuştu artık. Kahkaham Berk'in elini omzuma koymasıyla kesildi.
"Birlikte okula gideriz diye düşünmüştüm," dedim gülümseyerek. Üzgün gibiydi. Yürümeye başlayınca önüne geçtim.
"Kötü bir şey mi oldu?" Dedim korkuyla. Dudaklarını yaladı.
"Az önceki yaptığın doğru değildi. Güçlerimizi kötülük için kullanmamalıyız. Yoksa mavi gözlü adamdan ne farkımız kalır?"
Kendimi savunmaya geçtim.
"Benim yaptığım mavi gözlü adamın yaptıklarının yanında solda sıfır kalır. Hakkımda kötü konuştu ben de cezalandırdım. Benim yaptığımı da kimse görmedi zaten. Sorun yok."
Kaşlarını çattı.
"Hep öyle başlamaz mı zaten? Canını sıkan birine yapılan ceza niyetinde basit bir kötülük. Bu basit kötülük masum insanlara döner sonra. Belki de mavi gözlü adam da ufak bir kötülük yaparak o kadar kötü olmuştu."
Derin bir nefes aldım. Kollarımı göğsümde kavuşturdum.
"Kıskandım işte. O kızın senin bende ne bulduğunu söylediğinde kıskandım. Kız çok güzeldi çünkü. Küçükken yetimhanedeki kızların elinde görüp özendiğim barbie bebekler kadar güzeldi. Söyledikleri canımı yaktı. Ben de dayanamadım," dedim ağlamaklı sesimle. Berk gülümseyip beni kendisine çekti.
"Gidelim o zaman," dedi hâlâ gülümseyerek. Başımı omzundan kaldırıp yüzüne baktım.
"Nereye?" Dediğimde elimi öptü.
"Şu çok özendiğin bebeklerden bir tane almaya. Bilirsin hayallerini gerçekleştirmeyi severim."

Berk'in dediği gibi rastgele bir dükkana girip bebek aldık. Dükkan sahibinin şaşkın bakışlarının karşısında gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Bebeklere bakarken yetimhanedeki kızın bebeğine en çok benzeyen bebeği seçmiştim. Sarı saçlı ve pembe elbiseli. Parayı ödeyip dükkandan çıktık.
"Hayalin gerçek oldu mu küçük kız?" Dedi gülümseyerek. Güldüm.
"Biraz geç oldu ama oldu sonuçta."
Gözlerine baktım. Gözleri bile gülümsüyordu.
"Cehennem gibi geçen yirmi yıldan sonra seninle karşılaşmak cennete benziyor," dedim ona sarılıp. Cevap vermek yerine saçımı öptü. Okula girerken kendimi çocuk gibi hissettim. Elimde bir bebek, yanımda sevgilim ve içerde beni bekleyen ailem. Hiç yaşayamadığım mutlu çocukluk hayallerime benziyordu.

"O poşette ne var Derin?" Diyen Rüya'ya bakıp gülümsedim.
"Çocukluk hayalim. Berk sayesinde kavuştum."
Diğerleri büyük bir o çektiler.
"Bizimkisi de bana boks eldiveni alsın," dedi Rüya gözlerini devirerek. Bunun üzerine güldük. Saat geç olduğu için uyumamız gerekiyordu. Yatağıma uzanınca bebeğimi poşetten çıkartıp yastığıma koydum. Sıla bana bakıyordu.
"Benim de çocukluk hayalim bebeğe sahip olmaktı. Bu gece yanında yatabilir miyim?"
Gülümsedim.
"Tabi ki."
Ben bir tarafta, Sıla bir tarafta, bebek ortada uyuduk. Hayatımda geçirdiğim en özel ve en güzel gecelerden biriydi.

Dolabımın kapağını yavaş kapatmaya gayret ederek Sıla'nın dolabına yöneldim. Kazaklarım ya kirliydi ya da pantolonuma uygun değildi. Sıla'nın dolabından pembe bir kazak bulup giydim. Nihayet cuma günü olmuştu ve biraz tatil yapabilecektim. Kahvaltı için alt kata indim. Dersi olanlar uykulu gözlerle yemek yiyorlardı. Benim dersim öğlene kadardı. Hızla yemek yiyip okula gittim. Ders esnasında Berk'ten mesaj geldi. Paten kaymaya gideceğiz diye. Paten kaymayı bilmiyordum ki. Yine de izlemek güzel olurdu diye düşündüm. Ders bitimi okula ışınlandım. Bizimkiler beni bahçede ellerinde patenlerle bekliyorlardı. Eylem gülerek elindeki pateni bana uzattı.
"Bunlar senin," dediğinde gözlerimi devirdim.
"Siz burada düzenli olarak paten kaymaya gidiyor olabilirsiniz ama benim yetimhanede ve hastanede böyle imkanlarım yoktu."
Gülüşleri yüzleri donduğunda biraz ileri gittiğimi fark ettim.
"Kısacası hiç paten kullanmadım ve korkuyorum," dedim ortamı yumuşatmak için. Deniz koluma girdi.
"Denersin en azından. Merak etme, özel güçlerimizi kullanırız."
Dudağım yukarı kıvrıldı. Bu fikri sevmiştim.

Kıvılcımların Dansı-IIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin