20▪

220K 8.8K 1K
                                    

Merhaba! Nasılsınız?

Size bahsettiğim maratonum başladı ve gerçekten sadece yeni bölüm atmak için buralardayım bir süre

Yorumlarınız ve beğenileriniz için çook teşekkür ederim 

Facebookta ekleşelim :D ; AB Blackmavi

 ❤️ Seviliyorsunuzz ❤️


"İris hanım söylemiş."

Gözlerinin içine bakıncaya dek tek bir tepki vermemiş ve konuşmamıştı. Bir anda ayağa kalktığında korkuyla sıçramamak için delicesine sıktım kendimi.

"Toplantıyı birkaç saat ertele."

Hızla başımı sallarken yanımdan geçip pencerenin önünde durdu. Derin derin nefesler alıp vermesi sinirinin yatışması istediği içindi. İris onun en çok değer verdiği insandı ve onu kırmak istemediğini anlayabiliyordum.

"Benden istediğiniz başka bir şey yoksa..."

Sözünü bitirmemi beklemeden bana yandan bir bakış atıp konuştu.

"Çık, Hazan."

Kapıyı açıp çıkarken yarısını gördüğüm yüzüne baktım yeniden. Kaşları hala çatıktı. Baş ve işaret parmağıyla burun kemerini tutmuş, gözlerini kapatmıştı.

Eylül'e toplantıyı ertelemesini söyleyip odama kapandım. Ben yokken neler olduğunu tek tek inceleme fırsatı bulabilmiştim sonunda. Aslında çok yoğun bir hafta geçirmişler fakat AD şuan o kadar önemliydi ki diğerleri hiçbir şeymiş gibi görünüyordu gözüme.

Onları ikna etmenin bir yolunu bulmalıydık ama nasıl? Biz yurtdışında birkaç mağazası olan, Türkiye standartlarına göre oldukça iyi bir şirket olsak da AD tüm dünyaca bilinen ve tanınmış çok önemli bir şirketti. Biz onun yanında küçücük kalıyorduk ve dünya genelinde adımızın duyulması bu konuda çok fazla önemliydi.

Ama nasıl? Onları nasıl ikna edebilirdik?

"Hazan abla?"

Koluma dokunan ellerle irkilip bilgisayardaki bakışlarımı Eylül'e çevirdim.

"Özür dilerim, korkutmak istemedim."

Eylül'e kibarca gülümseyip öneminin olmadığına dair başımı salladım.

"Yemeğe gidecek misin diye sormak istemiştim."

Bileğimdeki ince siyah kordonlu saatime baktığımda biri gösterdiğini gördüğümde kaşlarım havalandı. Ne çabuk ilerlemişti zaman.

Eylül'ün soru dolu bakışlarına çevirdim gözlerimi yeniden. "Sen gidebilirsin. Benim işim henüz bitmedi."

Gülümseyip başını salladı ve tam odamdan çıkacakken yeniden bana döndü.

"Şey, bu arada telefonun neden Zahir beyde?"

Yenide hatırlamış gibi mırıltılar döküldü dudağımdan. Nasıl unutmuştum telefonumu onda?

"Hatırlattığın için teşekkür ederim. Daha geç olmadan sen yemeğe git hadi."

Odamdan çıktığında ben de ayaklandım. Saat baya ilerlemişti. Sanırım artık sakinleşmiştir umuduyla odasının önünde durdum ve kapıyı çaldım. Cevap gelmeyince kapıyı yavaşça araladım ve içeri adımladım.

Onu sabah bıraktığım gibiydi. Hala yüzü duvar boyu kaplı pencereye dönüktü. Tek fark telefonuyla konuşuyor olmasıydı.

"Burası benim şirketim! Bana ait! O kadar çok istiyorsan kendi şirketinde oda aç abine!"

MÂHÎHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin