21▪

208K 8.4K 810
                                    

30bin şerefine yeni bölüm sizlerle

Umarım severek okursunuz!

Hadi bay :)

"Anne."

Tek nefeste dudaklarımın arasından bir tek bu kelime çıkmıştı. Neden istiyordu bunu benden? Ben ona ne yapmıştım da bana bunu söyleyebiliyordu?!

"Hatta Hakan'ı da al yanına."

Bakışları kucağındaki ellerine düşerken kendini onaylarcasına mırıltılar çıkartıp başını hızla aşağı yukarı salladı. Ne demek istediğini anlayamıyordum gerçekten.

"Anne, birden bire neden bunu söylüyorsun?"

Gözleri narin ellerinden gözlerine yükseldi ve bir anda sertleşti. Kaşlarını çatıp büyük bir öfkeyle konuştu.

"Bir de nedenini mi soruyorsun?! Dayak yemekten bıkmadın mı ha?! Git diyorum sana işte! Biliyorum, Hakan için buradasın. O yüzden onu da al git diyorum ya. Bembeyaz bir sayfa açın kendinize, yeniden başlayın."

Sesindeki sertlikle birlikte gözlerindeki öfke de konuştukça azaldı ve son cümlesinde yok oldu. Gidebilir miydim gerçekten? Hem de Hakan'la. Yeni bir hayat... Peki ya annem?

"Anne, sen de gel. Hep birlikte gidelim. Olmaz mı?"

Elleri bluzunun eteklerini tuttu, sıktı. Başını iki yana salladı hemen.

"Olmaz."

"Neden?"

"Ben gelirsem peşimize düşer, bulur bizi."

Nasıl bu kadar peşin hükümlü olabiliyordu? Başka şehre giderdik. Başka bir işe girerdim. Hem o sarhoş adam bizi o halde nasıl bulabilirdi ki?

"Biz sensiz nasıl gidelim anne?"

Bana yaklaştı ve kollarımı tuttu. Kollarımı sıkıca tutuyor ama acıtmıyordu.

"Dediklerimi anlamıyor musun?! Dayanamıyorum artık! Bak bana! Ben kendimi bile koruyamazken seni nasıl koruyacağım? Bu çatının altında bile koruyamıyorken yabancısı olduğum yerde nasıl yaparım?! Siz giderseniz eğer, izinizi kaybettirene kadar onu oyalayabilirim. Ben gelirsem buna olanağımız olmaz! Geç olmadan, Hakan gelir gelmez gidin!"

Kollarımı ellerinden kurtardım ve sıkıca tuttum ellerini. Güzel ellerinde geçmeyen yara izleri vardı. Babamın neden bu kadar acımasız bir adam oluşunu sorgulamayı uzun zaman önce bırakmış olsam da bu elleri görünce içten içe yeniden sormuştum.

Annem, benim için çok fazla şeye göğüs germişti. Bu haksızlıktı! Yüreğim sızlıyordu.

"Beni koruyup korumaman umurumda bile değil. Sadece bizimle gel. Bambaşka bir şehirde açarız o yeni sayfayı. Bizi bulmasına izin vermem."

Elleri avuçlarımdan kaydı ve benden uzaklaşıp titreyen irislerini salonda gezdirdi. Görebiliyordum, korkuyordu.

"Daha önce kaçmadım mı sanıyorsun? Bizim geleneklerimiz göreneklerimiz bellidir. Kız, beyaz gelinliğiyle evinden çıkar, beyaz kefeniyle dönerdi ancak evine. Bir ihtimal dedim. Annem babamdı ne de olsa. Bana sahip çıkarlar, kol kanat gererler dedim ama yanılmışım. Onlara gittiğim gece, sabaha karşı tekrar verdiler onun ellerine. Hapsetti beni eve. Sana hamile kalınca ancak biraz da olsa güvenini kazanmış, bahçeye çıkar olmuştum. Şimdi komşularıma çaya, kahveye gidebiliyorum. Dilediğimce çarşı pazar alış verişlerimi yapabiliyorum. Benim özgürlüğüm bu kadarcık. Yeniden gidersem, bulduğunda o ufacık özgürlüğümden de mahrum kalacağım. Bunu istemiyorum!"

MÂHÎHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin