"Evet."

"Sen büyüyorsun, her an evlenip gidebilirsin ve sen evlenirsen ya da başka bir şehirde çalışmaya başlarsan annen yalnız kalacak."

"Doğru."

"Mark ve annen nasıl anlaşıyorlardı?"

Louis gözlerini kaçırdı, etrafına bakındı. "İyi gibiydi. Şakalaştılar, güldüler..."

"Mark kötü bir insan mı?"

"Sanırım değil."

Harry eğilip onun dudaklarının üstüne hafif bir öpücük bıraktı. "O zaman sorunumuz yok. Haksız mıyım?"

"Evlenirlerse annem çalışmayı bırakacak galiba." dedi Louis. Bunun üzerine Harry gülümsedi. "Daha da güzel! Artık geceleri nöbetlerde kendini harap etmeyecek ve seninle daha çok vakit geçirecek."

"Mark'ın bir kızı var." Louis bu detayı hatırlayınca yüzünü buruşturdu. "Ortaokula gidiyor. Evlendikleri zaman Mark'ın evine taşınmak istiyorlar. Çünkü o ev hastaneye daha yakın ve tabi bir de şu kızın okuluna. Ayrıca daha genişmiş. Bana evin fotoğraflarını bile gösterdiler. Beni o eve alıştırmaya çalışıyorlardı, değil mi?"

Harry Louis'nin yerinde olsa gerçekten bunalıma girerdi. Hayatlarına yeni dahil olan bir adam her şeyi, her düzeni değiştiriyordu ve bu çok zorlu bir süreçti. Yine de Louis üzülmesin diye olumlu taraflardan bakmaya çalışmalıydı.

"Hey, yeni eve taşınmak eğlencelidir. Belki daha büyük bir odan olur! Hem de eğer hastaneye daha yakınsa alışveriş merkezine de daha yakın demektir. Sürekli çıkar gezersin, istediğini yaparsın."

"Bu ev babamın evi!" diye çıkıştı Louis. "Burada büyüdüm ben. Bu çatıda komşularımızla yılbaşı partileri yaptık. Bu evde paten sürmeyi öğrendim. Bu evin duvarlarında resim çizdim." Gözlerini sevgilisine çevirdi. "Bu evin mutfağında beni öptün Harry, bu evin balkonunda gün doğumunu izledik. Benim iyi kötü tüm anılarım burada. Bu evi satmalarına izin veremem."

"Ya evi satmalarına gerek kalmazsa?" diye sordu Harry tek kaşını kaldırarak. Louis onun dediği şeyi anlamaya çalışır gibi bakıyordu.

"Anlamadım?"

"Sana çok uçuk bir fikir sunabilir miyim Louve?" dedi ama cevabını beklemeden konuşmaya devam etti. "Sence ailelerimiz birlikte yaşamamıza izin verir mi?"

"Ben-" Louis şaşkınca ona baktı. "Bu..."

"Biliyorum, çok abartılı bir teklif." dedi Harry. Kendini tamamen Louis'nin üstüne bıraktı, kollarını onun göğsüne yaslayıp yüzüne yaklaştı. "Ama çok güzel olmaz mı? Yani ne bileyim... Off, saçmalıyorum, değil mi?"

"Hayır. Tanrı aşkına!" Louis istemsizce gülmeye başladı. "Mükemmel olurdu. Sabahları birlikte hazırlanıp okula giderdik ve akşamları da saçma sapan filmler izleyerek salonda uyuklardık. Haftasonları balkonda kahvaltı yapardık..."

"Ama imkansız." dedi Harry başını onun göğsüne bırakırken. "Küçüğüz diye izin vermezler ki. Faturaları ödemek, evin temizliği, yemekler... Bunlarla uğraşamayız."

Louis "Deneyelim mi?" diye sordu. "Ben annemi ikna edebileceğime inanıyorum. Ve... Baban beni seviyor, bana güveniyor. Belki Robin ikna olursa annen de tamam der?"

"Olabilir aslında. Ablam ayrı eve çıkmak istediğinde babam eğer iyi bir ev arkadaşı bulursa gidebileceğini söylemişti. Tabi Gemma sonra üşendi ama ona izin verildiyse belki bana da verilir!"

"Üstelik bu ev sizin eve çok yakın." diye belirtti Louis. "Hadi annemi arayalım."

"Şimdi mi?"

MISANTHROPE CHERRYWhere stories live. Discover now