45

6.4K 844 1.1K
                                    

"Hastaneden içeri girdim, annemi arıyorum. Sonra bir baktım, Bayan Fischer orada. Bil bakalım neden gelmiş." Hafif çiseleyen yağmurda, tek şemsiyenin altında tiyatro binasına doğru yürürlerken Louis Harry'ye birkaç saat önceki olayı anlatıyordu.

"Menapoza girdiği için deme düşer bayılırım."

"Mmm, daha iyisi."

"Söylesene!" Harry yürümeye devam etse de gözlerini yoldan ayırıp Louis'ye çevirmişti.

Louis de ona bakarak sırıttı. "Botoks yaptıracakmış."

"Aman Tanrım. Hayır. Evet. Bu mükemmel. Yüce İsa!" Harry kahkaha atarken kendini öyle bir kaptırdı ki, önündeki elektrik direğini görmedi. Louis son anda onu belinden yakalayıp kenara çekerek çarpmasını önledi. "Dikkatli ol, Fischer yüzünden ölmeni istemeyiz."

"Bayan Fischer'ı botokslu görünce öleceğim ben." dedi Harry doğrulabilmek için ona tutunarak. "Biyoloji öğretmeni Bay McShane'den hoşlanıyor bence. O adam okula geldiğinden beri bizim müdirenin tarzı değişti. Düşünsene, botoksu da onun için yaptırıyormuş."

Louis güldü. "Olabilir. Sizin dedikoducu çocuğa söylesene şu botoks olayını, okula yaysın. O kadın yüzünden okulun yarısını temizledik, biraz dedikodusu dolansın etrafta."

"Hallederim. Eve dönerken hatırlat."

"Tamam."

Sonunda binanın kapısını örten kırmızı beyaz çizgili tentenin altına girdiklerinde Louis şemsiyeyi kapattı. "Tam zamanında geldik, inanabiliyor musun?"

"Yolu uzattık, yoksa erken ulaşırdık." dedi Harry. Saçlarını düzeltti ve ceketini çıkarttı. Louis onun ve kendisinin ceketiyle birlikte şemsiyeyi de emanet eşya kutularından birine koydu. Kutuyu kilitledi, üzerinde 12 yazan anahtarı pantolonunun cebine attı.

İkisi birlikte tiyatro salonuna doğru ilerlerken görevli adam onları durdurdu. Louis biletleri adama verdi, görevli onlara oturacakları yerleri gösterdi.

Henüz gösteri başlamamıştı ama ışıklar kapatıldığına göre başlamak üzereydi. Harry Louis'nin kolunu tutup onun kendisini yönlendirmesine izin verdi. Salondaki koltukların yarısından çoğu doluydu ama içeridekilerin geneli yetişkindi.

İnsanların arasından geçip üçüncü sıradaki yerlerine yerleştiler. Harry'nin yanında kırklı yaşlarda bir adam oturuyordu, Louis'nin yanı boştu. Önlerindeki sıralar da tamamen doluydu fakat sahnenin görünüşünü engellemiyordu.

Perdeler açılıp da sahnenin ortasındaki sandalyede oturan genç adam görüldüğünde herkes alkışlamaya başladı. Louis her zamanki gibi içinden geleni çekinmeden yaparak kolunu Harry'nin omzuna attı. Esneme numarası yapmamış olması Harry'nin gözünde artı puandı. Zaten o da çok iyi biliyordu, Louis hiçbir zaman rol yapma ihtiyacı duymazdı.

Oyun, Navarre kralı ve üç asilzadenin bir daha kadınlarla aynı odada bile bulunmayıp kendilerini ilime adama yeminleri ile başladı. Daha onlar yemin edeli çok olmamıştı ki, Fransa prensesi ve nedimeleri ziyarete geldi. Kral ve üç asilzadesi; prenses ile nedimelere aşık oldu ve asıl komedi ortaya çıktı.

Harry özellikle Berowne isimli karaktere bayılmıştı. Başı Louis'nin omzundaydı, her sahneye tatlı tatlı kıkırdıyordu. Bazen kahkahasını bastırmak için yüzünü Louis'nin tişörtüne gömüyordu, böyle anlarda Louis sahneyi tamamen bırakıp onu seyrediyordu.

İlk perde kral ve dostlarının, kadınlar için kavga etmesiyle sona erdi. Oyuncular birer birer sahneden uzaklaşırken seyircilerin de bir kısmı salondan çıkmaya başladı.

Ama Harry kıpırdamadığı için, Louis de ayağa kalkmadı. "Oyunu beğendin mi?" diye sordu. Elbette beğendiğini biliyordu, o şirin kıkırtılardan belli oluyordu zaten.

"Bayıldım! Çok eğleniyorum. Armado'yu oynayan adam çok güzel İspanyol taklidi yapıyor. Ayrıca Berowne'un women deyişi her seferinde çok komiğime gidiyor!" Bunu söylerken yine o anları aklına getirip güldüğünde Louis tebessüm etti. "Beğenmene sevindim. İçecek bir şey almamı ister misin?"

Harry başını kaldırmadı, ayrıca omzundan sarkan eli tuttu. "Hayır, iyiyim böyle." Yine kendi kendini utandırıp kızarma krizine sokuyordu ama Louis ona sürekli tatlı şeyler söylerken kendisi geri duran taraf olmaktan bıkmıştı. Ne vardı canım, belki birazcık ondan etkileniyor olabilirdi?

"Tek başıma gelsem çok sıkılırdım, iyi ki birlikte geldik." dedi Louis ona sardığı koluyla Harry'yi iyice kendisine çekerken. Ne sıfatla böyle sarılarak oturduklarını bilmiyordu ama hiç de şikayetçi değildi.

Harry "Beni sırf canının sıkılmaması için mi çağırdın?" diye sordu gözlerini ona çevirerek. Başı hala onun omzundaydı, kirpiklerinin altında parlayan yeşil gözleri merakla bir cevap bekliyordu.

Louis onun yüzüne eğilirken "Hayır." dedi. "Seni çağırdım çünkü seninle olmak istedim."

"Öyle mi?"

"Öyle."

"Sevindim." Harry ona bakıp tebessüm edince Louis biraz daha eğildi ve dudaklarını onun yanağına bastırdı. Santim santim yanağından çenesine kadarki yeri öptü. Harry bu sırada boştaki elini onun beline sarıp Louis'nin diğer elini de tuttu. Bunu bir izin olarak kabul eden Louis bu sefer onun dudaklarının üstüne hafif bir öpücük bıraktı.

Harry buna yine tebessümle karşılık verdi. "Dudaklarımı sevdiğini söylemiştin."

"Seviyorum." Louis dürüstçe itiraf etti. "Belli olmuyor mu?"

"Oluyor." Harry istemsizce kıkırdadı. "Jaquenetta ve Armado mu olduk şimdi?"

Az önce izledikleri oyundan örnek verince, Louis tiyatro salonunda olduklarını hatırlayarak etrafına bakındı. Koltuklar tekrar dolmaya başlamıştı, belli ki ikinci perde başlayacaktı.

"Tam olarak değil." dedi Louis. "Armado ve Jaquenetta bizim gibi bir yıl birbirini öldürmeye çalışmamıştır. Sonra... Jaquenetta senin yaptığın gibi aniden Armado'yu öpmemiştir."

"Armado da keyifle karşılık vermemiştir." diyerek kendini savundu Harry.

Bunun üzerine Louis gülerek onun yanağını öptü. "Jaquenetta senin kadar güzel değildir."

Oy sayısı düşmek, Shipper Writer üzülmek, Shipper Writer'ın yazma hevesi kaçmak...

MISANTHROPE CHERRYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin