35

6.3K 652 1.1K
                                    

"Yamuk kesmişim ya!" Harry bir kez daha makası doğru kullanamadığı için somurtarak renkli kartona baktı.

"Suratını asma hemen." dedi Louis gülerek. "Ver, düzelteyim."

"Louis bir saattir benim yamuklarımı düzeltiyorsun. Sen kessen ben yapıştırsam olmaz mı?" Elindeki şekilsiz kartonu ona uzattı. "Böyle çok vakit kaybettik."

"Ama önce daha yamuk kesiyordun, düzeldi biraz. Biraz daha uğraşırsan tamamen düzgün kesmeye başlayacaksın. Normalde çok yapmıyorsun galiba böyle şeyler?"

Louis kartonun eğik kısmını düzeltmek için yeniden keserken Harry başını salladı. "Pek böyle babama yaptırırım."

"Olmaz böyle, sen de alış biraz. Hadi ben çatıyı yaparken  şu mukavvadaki pencere kısımlarını da sen kes."

"Hayır bak cidden kesemem. Maket bıçağını kullanmayı bile bilmiyorum."

Louis oflayarak sandalyesini geriye ittirdi, ayağa kalktı. "Otur şuraya."

"Ya Louis-"

"Otur dedim kiraz."

Onun ısrarcı olmaya devam edeceğini anlayan Harry kendi sandalyesinden kalkıp onun yerine oturdu. Louis masanın üzerindeki dağınıklığı bir kenara yığdıktan sonra mukavvayı alıp onun önüne koydu, maket bıçağını uzattı. "Al bakalım."

Harry falçatayı ondan aldı almasına ama kendi elinin üstünde Louis'nin elini hissetmeyi hiç beklemiyordu. Şaşkınlıkla gözleri açıldı, başını Louis'ye çevirdi.

"Korkma, elini tuttum diye hamile kalmazsın." dedi Louis gülerek. Bıçağın ucunu çıkarttı, mukavvaya çizdiği karenin ucuna getirdi. "Sıkı tut, çizgiden ayrılma. Dünyanın en kolay şeyi."

Harry onun dediğini yaparken "İyi ki önce senin ödevini yaptık, yoksa beni düzeltmekten sana sıra gelmezdi." dedi. Sonra Louis'nin desteğiyle kestiği kareye baktı. "Aa, yaptım."

"Bak, bu kadar. Artık işten kaytaramazsın. Şimdi sen tüm pencereleri kes, ben çatıyı halledeyim."

"Owen bu Pazartesi dönüyor." dedi Harry işini yapmaya devam ederken. "Sence bize bulaşır mı?"

"O salak artık bizim yanımızdan bile geçmez. Yeterince gözü korktu. Cooper ondan daha salak, o bizim yaptığımızı anlamadı bile. Güvendeyiz rahat ol."

"Cooper'ın olayını gruptan okurken kahkaha attım. Onun zil sesini osuruk sesi yapacağını sanıyordum, bana da sürpriz oldu."

Louis "Son anda aklıma geldi." dedi. Harry'nin sırıtıyor olduğunu görünce o da güldü. "Kabul et ama, çok komikti."

Harry dudaklarını birbirine bastırsa da gülmeyi engelleyemedi, böylece ikisi de kahkaha attı. Maalesef, Cooper cidden salağın tekiydi. Harry onu zeki sanıp da ondan hoşlandığı için kendisinden utanıyordu.

O, pencerelerin hepsini kesmeyi bitirdiğinde Louis de çatıyı tamamlamıştı. İkisi birlikte ayağa kalkıp okul maketinin dört duvarını silikon tabancasının yardımıyla birleştirdi.

"Çatıyı bu kuruyunca yapıştırırız." dedi Louis. "Sonra renkli kartonlar kaplayacağız, kapıyı yapıştıracağız. Bu kadar."

"Çok teşekkür ederim, seni epey yavaşlattım ama senin sayende, benim yapabileceğimden çok daha kısa sürede bitti."

Louis "Rica ederim." dedi. "Sunumun hazır mı?"

"Hazır. Sadece maket kalmıştı, o da bitti sayılır." Harry işe yaramayan malzemeleri toplarken Louis de boş bir poşete karton ve mukavva artıklarını doldurmaya başladı.

İkisinin sessizliği, odanın kapısının tıklatılması ve Harry'nin annesi ile babasının içeri girmesiyle son buldu.

"Aa, erken gelmişsiniz." dedi Harry şaşkınca. Annesi gülümsedi. "Evet tatlım, ablan bir arkadaşının geldiğini söyleyince selam verelim istedik."

"Merhaba efendim." Louis özgüvenle elini kadına uzattı. "Ben Louis."

"Memnun oldum Louis, benim adım Anne, bu da eşim Robin."

"Memnun olduk, delikanlı. Hoş geldin." Anne'den sonra Robin de onunla tokalaştı.

"Teşekkürler efendim, ben de memnun oldum." Louis yavaşça Harry'ye yaklaştı. "Gerisini kendin halledebilir misin? Ben gideyim artık."

"Biz geldik diye mi gidiyorsun?" dedi Anne. "Ne güzel ödev yapıyorsunuz, kal. Sonra birlikte yemek yeriz."

"Teşekkür ederim Bayan Styles ama çok geç olmadan eve dönsem iyi olur."

Harry kendini tutmaya çalışsa da başarılı olamayıp "Gitme işte." dedi. "Annen de nöbetteymiş zaten, burada yersin yemeğini. "

"Öyle mi?" diye sordu Robin. "O zaman yemeğe kal. İstersen sonra ben seni arabayla bırakırım evine."

"Size zahmet olmasın?"

"Olmaz, neden olsun?" Robin gayet içten bir şekilde gülümserken Anne de başını salladı. "Kesinlikle. Hadi siz dersinize devam edin, ben sizi yemeğe çağırırım."

O itiraz edemeden Anne de Robin de odadan ayrıldı. İkisi gider gitmez Louis Harry'ye döndü. "Sen niye ısrar ediyorsun? Bırakın gideyim işte."

"Sensiz bitiremem ben bu maketi, otur oturduğun yerde." Harry onun omuzlarına bastırarak sandalyeye oturttu. "Tuvalete gidip geleceğim."

"Tamam." Louis pes ederek kartonları önüne çekti. "Kurumuştur bu, kaplamaya başlıyorum."

"Tamam, geliyorum hemen." Harry onu orada bırakıp annesiyle babasının yatak odasına ilerledi. Zaten iki oda arasında çok fazla mesafe yoktu.

Kapıyı tıklattı, içeriden "Gel."diye seslendiklerinde başını içeri. "Selam."

"Gel canım, bir şey mi oldu?"

Harry önce konuşmakla konuşmamak arasında kaldı fakat buraya kadar gelmişken aklından geçenleri söylemeye karar verdi. "Şey, Louis benim arkadaşım."

"Evet, tanıştık ya." dedi Robin gülerek. Bir yandan da gömleğini çıkartıyordu.

"Onun... Babası vefat etmiş ve hiç kardeşi yok. Annesi de hemşire, ayrıca bugün nöbetteymiş. Yani eve giderse yalnız kalacak-"

"Burada kalmasını mı istiyorsun?" diye sordu Anne. "Eğer öyleyse, elbette kalabilir. Ablanın da senin de arkadaşlarının burada kalmasını sorun etmiyoruz, biliyorsun."

"Evet, evet. Teşekkür ederim. Ama ben teklif edersem kalmaz. Yemekteyken onu siz ikna etseniz olur mu? Sizin teklifinizmiş gibi."

"Tabi ki. Sorun değil."

"Harika, teşekkürler." Harry neşeli bir şekilde kapıyı açtı. Onları rahat bırakmadan hemen önce "Ailesiyle ilgili şeyleri anlattığımı da çaktırmayın." diye tembihlemeyi ihmal etmedi.

Kendisi çok sevgi dolu bir ailenin çocuğuydu. Ayrıca ailesine de çok bağlıydı. Belki de bu yüzden Louis'nin babasının öldüğünü ve hiç kardeşi olmadığını öğrendiğinde çok üzülmüştü. Şimdi bir de annesi nöbetçiyken onun yalnız kalmasını istememişti.

Evet, birkaç hafta öncesine kadar öldürme planları yaptığı kişiye aniden böyle bir yakınlık göstermesi tuhaf görünüyor olabilirdi ama Harry o Louis ile bu Louis aynı kişiymiş gibi hissetmiyordu. Bu onun mesajlaştığı Şeytan'dı, eşek şakaları yaptığı Louis değil.

Aynı şey Louis için de geçerliydi. O da Harry'yi düşman ilan ettiği Harry gibi değil, Kiraz gibi görüyordu. Baştan tanışmış gibilerdi. Veya alternatif evrende yaşıyorlar gibi. Tek fark; Şeytan ve Kiraz'ın, Louis ve Harry'nin aksine daha iyi anlaşmış olmalarıydı.

Ayrıca Kiraz, Şeytan'ı zeki bulmaya ve onun zekasından etkilenmeye başlamıştı.

MISANTHROPE CHERRYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin